İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçen katıldığı televizyon programında, "Emniyet teşkilatı içinde yeni bir paralel yapılanma tespit edildiğini" açıkladı.
Soylu, fazla detay vermediği açıklamasında; "Emniyette FETÖ sonrası yeni bir sistem kurmaya çalıştılar. Kurdukları sistem elimizde. Biz bunu tespit ettik, açığa çıkardık" dedi.
FETÖ yapılanmasının devletteki izlerinin henüz tam silinemediği bir dönemde, İçişleri Bakanı'nın geçmişi örneklediği yeni yapılanmayı duyurması, "Emniyette neler oluyor?" sorusunu ortaya çıkardı.
Soylu'nun FETÖ benzeri yeni yapılanma vurgusundan, son dönemde teşkilat içinde ağırlığı hissedilen Menzil tarikatını kastettiğini düşündüm bir an.
Ancak, Bakan Soylu'nun açıklamasına esas konu Menzil yapılanması değil maalesef! Zira bu yönde bir çalışma olması, muhataplarını fazlasıyla şaşırtırdı zaten.
Yeri gelmişken bir parantez açayım.
Aslına bakarsanız, emniyet teşkilatında geçmişte Menzil tarikatının varlığını bugünkü ölçüde görmek mümkün değildi. Ancak, bilhassa 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'nün boşalttığı kadrolara Menzilci ya da tarikattan referanslı personelin yerleşmesi dikkat çekici boyuta ulaştı.
Yani yakın geçmişte varlığı hissedilmeyen Menzilci kadroların sayısında FETÖ sonrası dönemde "ani artış" görüldü. Birden bire Menzilciler ortalığa çıkıverdi!
Unutulmaması gereken bir nokta daha var. O da FETÖ'nün "renklendirme" uygulaması. Gülen cemaati zaman içinde diğer cemaat ve tarikatlara sızarak kadrolarının önemli bölümünü gizlemeyi başardı. Böylelikle şimdilerde "kripto" olarak tanımlanan FETÖ'cülerin varlığı tespit edilmeye başlandı.
Bu bilgiler ışığında, günümüzde kadroları dikkat çekici biçimde artarak bürokrasi ve devlet yönetiminde görev alan farklı tarikat ve cemaatlerin içinde "renklendirilmiş" FETÖ'cülerin bulunduğunu söylemek yanlış olmaz. Böylelikle Menzilciler'in devletteki kadroları içinde kripto FETÖ'cülerin bulunması, ya da ortaya çıkarılması pek şaşırtıcı olmayacak.
Parantezi kapatayım.
Soylu'nun açıklamasının ardından yaptığım araştırmada, Emniyet Genel Müdürlüğü merkez teşkilatı kadrolarında görev yapan alt rütbedeki bazı polislerin, bayramdan önce Ankara Emniyet Müdürlüğü kadrosuna tayin edildiğini bilgisine ulaştım.
Tayin edilenlerin sayısı henüz iki elin on parmağı kadar değil. Soylu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca soruşturma başlatıldığını duyurdu. Ancak kimler ya da hangi grup hakkında soruşturma başlatıldığını açıklamaması, sürecin dikkat çeken diğer boyutu.
Kaldı ki; Soylu gibi siyaseti yönlendirmekte mahir bir ismin bu konuyu gizlemesi, soru işaretlerine neden oldu haliyle.
Garson'un verilerinden yeni çıkan bilgiler
Emniyet teşkilatı bir süredir hareketli günlerden geçiyor. Tayinler, terfiler, özlük hakları gibi konular hareketin sebebi değil.
15 Temmuz'dan sonra itirafçı olan ve "Garson" kod adıyla bilinen FETÖ'cünün verdiği harici bellekteki özel dosyaların açılmasıyla FETÖ'nün emniyet teşkilatındaki yaklaşık 180 bin personeli rütbe ve konumuna bakılmaksızın detaylıca fişlediği ortaya çıkmıştı.
Bu verilerle başlatılan soruşturmalarda binlerce polis zaman içinde ihraç edilmişti.
İşte bu konuda bir süre önce yeni bir gelişme yaşandı. Hareketin sebebi bu.
Garson'un teslim ettiği veri dosyaları üzerinde çalışan MİT Başkanlığı, dijital veri dosyalarındaki şifrelerin kırılmasıyla yeni verileri gün ışığına çıkardı. Yeni veriler, elbette yine polisler hakkında.
Veriler, emniyetteki FETÖ soruşturmalarını yürüten Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı'na resmi yoldan gönderildi.
Verileri elinde bulan KOM Başkanlığı'nın bugünlerde veri analizi işlemlerini yürütmesi, listelerde yeni bilgileri bulunduğu belirtilen isimleri telaşlandırdı, doğal olarak. Hemen herkes listelerdeki bilgilerin peşinde. KOM Başkanlığı, bilgileri sır gibi saklıyor.
Yirmi aktif üst yönetici var!
İddiaya göre, yeni ortaya çıkan bilgilerde halen aktif görevde olan bazı üst düzey polis müdürlerine ait bilgiler de mevcut. Bu çerçevede, listelerde 20 dolayında aktif üst düzey ismin yer aldığı emniyet çevrelerinde bilinen durum.
Öte yandan MİT Başkanlığı'nın çözümlediği verilerde, Garson'dan daha önce elde edilen bilgilerde yer alan "C kodu"yla bulunan isimler hakkında daha detaylı verilere ulaşıldığı emniyet kaynaklarınca ifade ediliyor.
FETÖ arşivinde "C" olarak görünen binlerce polis halen teşkilatta görev yaptığını hatırlatayım. FETÖ tarafından C kodu verilenler resmi kayıtlarda, "örgütte iken uzaklaşmış, örgütle bağı kesik kişiler" olarak tanımlanıyor. Yani, C kodlu personelin FETÖ geçmişi mevcut.
Dolayısıyla, emniyet teşkilatının yeniden incelenmesi gerekecek.
Bu arada yeni listelerin işleme alınması sebebiyle halen emniyetteki FETÖ'cü polislerle ilgili yürütülen soruşturmalar askıya alındı. Teftiş Kurulu Başkanlığı bünyesinde görev yapan ve FETÖ dosyalarına bakan müfettişlere yeni bilgilerin analizinden elde edilecek yeni bilgiler ve belgelerin değerlendirilmesi için "bekleyin" talimatı verildi.
Atamalara nasıl imza atıldı?
Yeni verilerin adli ve idari soruşturmalara konu olması, yeni ve farklı bir süreci de beraberinde getirecek kuşkusuz. Özellikle, aktif üst düzey yöneticilerle ilgili bilgilerin ortaya çıkması, söz konusu yöneticilerin terfilerinde ve göreve atanmalarında imzaları olan isimleri de sıkıntıya sokacak!
FETÖ'nün "C" kodu verdiği personelden büyük bölümünün halen teşkilatta yer alması ve bu isimler hakkında yeni verilere ulaşılması, her fırsatta FETÖ'yle mücadele ettiğini söyleyen İçişleri Bakanı Soylu'nun yanı sıra Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş'ı zor durumda bırakması muhtemel.
Thodex'ci Özer konuşur mu?
Thodex'in kurucusu Faruk Fatih Özer, tutuklu bulunduğu Arnavutluk'tan Türkiye'ye iade etti. Emniyette susma hakkını kullanan Özer, çıkarıldığı savcılıktaki sorugusunda 12 Haziran'daki duruşmada konuşacağını söyledi.
Özer'in hakim önüne çıkarılacağı tarih, seçimden bir ay sonra. Neler anlatacağı şimdilik meçhul.
Hakkında adli soruşturma yürütülürken, Ankara'dan kendisini ziyaret için İzmit'e kimlerin geldiğini ve hangi teklifte bulunduğunu anlatır mı acaba? Anlatırsa, SBK konusu benzeri yaşananları söyler mi? Emniyette işler yeniden karışır mı?
Bekleyip görelim, zaten fazla zaman kalmadı.
Tolga Şardan kimdir?Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus Gazetesi'nde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor. |