Tolga Şardan

10 Aralık 2024

Emniyet’teki tayinlerin perde arkası: İstanbul’a yeni müdür atandı, Adıyaman’a müdür dayanmıyor!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bir hafta arayla iki ayrı il emniyet müdürleri kararnamesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından çıkarttı. Sekiz kente yapılan atamaların en önemlisi güç dengelerinin ortasındaki İstanbul’du, kuşkusuz. Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı ve Emniyet İstihbarat Başkanlığı gibi iki görevi beraber yürütmeye çalışan Selami Yıldız, nihayet çok istediği İstanbul Emniyet Müdürü koltuğuna oturdu. Atamaların perde arkasında neler yaşandı?

İstanbul Emniyet Müdürü olarak atanan Selami Yıldız

İçişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından bir hafta arayla geçen iki ayrı kararnameyle sekiz kentin emniyet müdürlüğüne atama gerçekleştirdi.

Atamalar çerçevesinde, merkeze alınma dilekçesi veren Isparta Emniyet Müdürü Ahmet Cengiz Koçak’ın yanı sıra Iğdır Emniyet Müdürü Erden Sakarya ile Bingöl Emniyet Müdürü Şükrü Orhan merkeze alındı.

Koçak hakkında devam eden bir soruşturma çerçevesinde bizzat Emniyet Genel Müdürü Mahmut Demirtaş’tan gelen telefon sonrasında görevden affını istedi.

Iğdır Emniyet Müdür Sakarya, Iğdır Belediyesi’nde işten çıkartılan işçileri ziyarete gittiği sırada sakız çiğnerken görüntülendi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Sakarya’nın bu davranışa sosyal medya hesabı üzerinden “hiçbir yerde sakız çiğneyerek ister suçluyu veya gözaltı kararlı olan birini veya başka bir meselede bu şekilde davranmasını kabul eden bir vali de olmadım, bakan da değilim. O münferit bir olaydır, gereğini yaparım” dedikten ancak dört ay sonra Sakarya’yı görevden aldı.

Bingöl Emniyet Müdürü Şükrü Orhan ise kentte büyük sorun yaratan iki ayrı asayiş olayından dolayı merkeze çekildi. Daha önce madde bağımlısı bir gencin gerçekleştirdiği seri cinayet sonrasında başlatılan müfettiş incelemesinde polisin bir eksiği bulunmadı.

Ancak, kısa süre önce aile içi şiddet iddiasıyla gözaltına alınan bir şüphelinin polisin elinden kaçmasının ardından silahla başka bir kişiyi öldürmesi, bardağın taşmasına neden oldu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın da aynı zamanda Bingöllü olması, Orhan’ın merkeze alınmasına yol açtı Türkiye şartlarında!

Her iki merkeze almanın yanı sıra altı kente yeni atamanın yapıldığı listedeki dört emniyet müdürünün İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın göreve başlamasından sonraki atamalardan olması dikkat çekici.

Atama kriterleri ve personel seçiminin ne kadar dikkate alındığını göstergesi bu değişiklikler.

Adıyaman’a üç müdür

Özellikle Selami Yıldız’ın İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne atanmasının perde arkasına geçmeden önce aynı kararnameyle yapılan bir atamaya da dikkat çekmek gerekecek.

Şöyle ki, Menzil tarikatının merkezi olan Adıyaman’da son iki yıl içinde dört emniyet müdürü görevlendirildi. Dört emniyet müdüründen üçünün atamalarında Yerlikaya’nın imzası var.

Üç emniyet müdürü ataması yapan Yerlikaya’nın atadığı ilk emniyet müdürü Cihat Dağdeviren, yaklaşık bir yıl görev yaptığı kentten kendi isteği ile merkeze alındı. Yerine atanan ikinci müdür Ali Haluk Karakuş, kentte sadece üç ay görev yaptı. Merkeze alınan Karakuş, Emniyet İstihbarat Başkanı oldu.

Üçüncü emniyet müdürü Alper Uzman’ın kentte ne kadar görev yapacağını zaman gösterecek.

Adıyaman’da yaşanan atamalarda, bürokraside her geçen gün güçlenen Menzil tarikatının etkisinin nasıl olduğu tablosunu okumayı size bıraktım!

İstanbul’a yeni müdür: Selami Yıldız

Asıl önemli atama, Yıldız’ın İstanbul’a tayini oldu.

İktidar partisi AKP’nin gizli gündemiydi bu atama.

Süreci, linkini bıraktığım 29 Kasım’daki Büyüteç’te aktardım.

Uzun süredir Emniyet teşkilatı içinde ciddi makam mücadelesine sahne olan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı ve Emniyet İstihbarat Başkanı Selami Yıldız getirildi.

İstanbul özelinde güçlü olmak isteyen ve Yıldız’ı destekleyen iktidar yanlısı kişiler / gruplar, atama sonrasında mutlu oldular elbette.

Yıldız; bir aksilik olmadığı takdirde, yaş haddinden emekliliğine kadar geçecek üç yıl için Türkiye’nin en büyük kentindeki polis teşkilatının en tepesindeki isim olacak büyük olasılıkla.

İstanbul’da başlayıp devam eden kariyer

Geliyorum, Yıldız’ın İstanbul’a atanma sürecine.

İstanbul Emniyet Müdürü olması nedeniyle görev süresince tüm dikkatlerin üzerinde toplanacağı Yıldız, neredeyse kariyerinin tamamını İstanbul’da geçirdi.

Sadece iki yıllık doğu görevi ve üç yıllık Portekiz görevi nedeniyle kentten ayrıldı.

Polis Akademisi’nden 1990’da mezuniyeti sonrasında İstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesinde göreve başlayan Yıldız’ın o günlerdeki referansı, gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesi sürecinde adı gündeme gelen ve kendisinden iki dönem büyük olan ağabeyi Ahmet İlhan Güler’di.

İstanbul’da görevi döneminde çok kısa süreli, belki de 3 ay kadar İstanbul Emniyeti Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürlüğü, 3 yıllık Ümraniye İlçe Emniyet Müdürü ve 17/25 Aralık sonrasında da Mali Suçlarla Mücadele Şubesi’nden sorumlu Emniyet Müdür Yardımcılığı dışında hep Emniyet İstihbaratı’nda görev aldı.

Bu arada, Güler’in Şanlıurfa’dan İstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesi Müdürü olarak tayin edildiği günlerde Emniyet’teki atamaların Fetullah Gülen Grubu’nun etkisinde ( O günlerde henüz FETÖ tanımı kullanılmıyordu. Y.N.) olduğunu söylememe gerek yok sanırım.

Gülen grubunun ayrışmasında yaşananlar

Gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesi Fetullah Gülen Grubu’ndaki kadro ayrışmasını ortaya çıkardı. Bu arada Emniyet İstihbaratı’nda görev yapan Yıldız, şube müdürlüğü rütbesine terfi edince dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah tarafından İstihbarat Şubesi’ndeki görevinden alınarak Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürü olarak atandı.

İşte tam da bugünlerde İstanbul Emniyeti’nde 200 bin dolarlık rüşvet iddiası patlak verdi. İddiaların ardından Cerrah, Yıldız’ı Ümraniye İlçe Emniyet Müdürü, şubeden sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Selami Hüner’i ise, EKKM’den sorumlu yaptı.

Yıldız, Ümraniye’deki üç yıllık görevi sırasında aynı zamanda AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan’a yakınlığıyla tanınan Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can’la diyalog kurdu. Peşinden Erdoğan’ın kardeşi Mustafa Erdoğan ve eniştesi Ziya İlgen’le tanışıklığını ilerletti.

Erdoğan’ın kardeşi ve eniştesi

Hatta Yıldız, Mustafa Erdoğan’ın oğlunun geçen yıl 30 Ekim’de İstanbul’daki düğününe davetli olup katılan ender polis müdürlerindendi.

Yeri gelmişken, düğünün ertesi günü Ankara’da İçişleri Bakanlığı’na yönelik terör eylemi gerçekleşti. Yıldız, o dönemde Emniyet İstihbaratı’nın da başındaydı. O gün Yıldız, düğün nedeniyle kaldığı İstanbul’dan Ankara’ya eylemden saatler sonra döndü. Başkente dönüş saati nedeniyle Emniyet üst yönetimince eleştirildi.

Yıldız, Ümraniye’deki görevi sırasında İl Emniyet Müdür Yardımcılığına terfi edeceği günlerde 17/25 Aralık süreci yaşandı. Dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü ve İstanbul Valiliği’nce Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyeti Yerleşkesi’ne dönüş yaptı. Görevi Mali Suçlarla Mücadele Şubesi’nden sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı olarak FETÖ’yle mücadele etmekti.

Çalışkan’la arası açıldı

Bu dönemde, Yıldız’ın, sonrasında İstanbul Emniyet Müdürü olacak dönemin Terörle Mücadele Şubesi’nden sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan’la arası açıldı. Emniyet içindeki iddiaya göre; soğukluğun gerekçesi, Çalışkan’ın Yıldız’ı geçmişteki kariyeri nedeniyle, örtülü biçimde Gülen grubuna yakınlıkla eleştirmesiydi. Bu eleştiriye o dönem görevde olan bazı polis müdürleri bizzat tanık oldu.

Bu soğukluk ve kriz yıllar sonra Ankara’da tazelendi.

Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ı pasifize etmek amacıyla görevden aldı. Hedefi sistemden çıkarmak olsa da Çalışkan’ı Ankara’da Emniyet Genel Müdür Yardımcısı yapmak zorunda kaldı.

Bu arada Yıldız, önce Bursa, ardından da Adana Emniyet Müdürü yapıldı. Ancak asıl hedefinin “bir gün İstanbul Emniyet Müdürü olabilmek” olduğunu hiç saklamadı. Her ortamda dile getirdi. Zira, kendisini eleştiren Çalışkan kendisinden önce İstanbul Emniyet Müdürü olmuştu.

Bursa ve Adana’da yaşananlar

Yıldız, Bursa’da şimdi İçişleri Bakan Yardımcılığı’nı yürüten Münir Karaloğlu’nun, Adana’da ise halen Emniyet Genel Müdürü koltuğundaki Mahmut Demirtaş’ın valiliği altında görev yaptı.

Bursa’daki görevi sırasında Bursa Emniyeti’ne ait ve devletten özel tahsis edilmiş küçük bir alandaki kurulu bulunan ve polis birimleri arasındaki telsiz haberleşmesini sağlayan role kulesinin sökülerek satılması ve alanın da bir iş insanına devredilmesi iddiasıyla soruşturma geçirdi.

Aslında, söz konusu sürecin baş aktörü Vali Karaloğlu’ydu. Çünkü, söz konusu iş insanı AKP’li yerel siyasetçiler ve Vali Karaloğlu ile yakındı. Yıldız, kendisine verilen talimatı yerine getirmişti. Bu sürecin ilginç bir öyküsü var, aktarayım.

Peşinden Adana Emniyet Müdürü olan Yıldız, burada kendisinden önceki Adana Emniyet Müdürü Osman Ak’ın adının geçtiği bir olayı tespit etti. Bu tespitin içeriği, o günlerde yeni faaliyete geçen Adana Emniyet Müdürlüğü’nün yeni binasındaki mescidin tefrişi “polis – vatandaş işbirliği” çerçevesinde bir iş insanına yaptırıldı. Ancak sonrasında bu insanının, FETÖ’den adli işlem görmesi hem osman Ak ve ekibinde hem de emniyet yönetiminde kriz yarattı.

Kamuoyundan gizlenen bu gelişme sonrasında Yıldız’dan sonra Bursa’ya atanan dönemin İl Emniyet Müdürü Osman Ak da Yıldız’ın adının geçtiği role kulesi olayını ortaya çıkardı.

Yıldız, Adana’dayken dilekçe verip merkeze alınmayı istedi. Bu arada Vali Mahmut Karataş’la da yaşadığı sorun sonrasında merkeze alındı. Ta ki, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı ve Emniyet İstihbarat Başkanı oluncaya dek.

Bu kez Ankara’da yeni görev

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın İçişleri Bakanı olmasıyla birlikte Yıldız, aktif göreve döndü. Ankara’da iki görevi birden üstlendi. Özellikle Emniyet İstihbarat başkanı olduğu dönemde gerek İçişleri Bakanlığı’na yönelik, gerekse Türkiye’nin en önemli kurumlarından TUSAŞ’a yönelik PKK’nın canlı bomba eylemleri yaşandı. Her iki eylemin önlenemediğinin altını çizmekte fayda var.

Yıldız, Ankara’daki görevi sırasında, Emniyet teşkilatında terfi ve emekli edilecek personelin dosyalarının görüşüldüğü 2024 Yılı Yüksek Değerlendirme Kurulu toplantılarına katıldı. Komisyon üyesi olarak aynı zamanda devresi olan Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Çorumlu ile beraber yine devreleri olan, görevi ve icraatlarıyla çok tartışılan dönemin Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz’ın emekli edilmesi sürecinde, mevcut görevine devam eden Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çalışkan ve Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç’le karşı karşıya geldi.

Emniyet kulislerindeki iddiaya göre; Çalışkan, mevkidaşına yıllar önce İstanbul’da yaptığı FETÖ eleştirisini yeniden yaptı.

TİP’li Şık’ın iddiası

Çalışkan ile ipleri bir kez daha gerilen Yıldız hakkında TİP Milletvekili Ahmet Şık, TBMM’deki bir konuşmasında önemli bir iddiayı kamuoyuna açıkladı. Şık, Yıldız hakkında Emniyet içindeki FETÖ fişlemelerini ortaya çıkaran Garson adlı gizli tanığın verdiği bilgilerde, örgüt içinde DA kodunun bulunduğunu öne sürdü.

Resmi kayıtlara göre FETÖ içindeki DA’nın anlamı; “daha önce örgüt derslerine gelip gitmiş olanlardan küsüp ayrılarak FETÖ aleyhinde konuşan, zarar vermek için konuşan kişileri ifade ettiği” şeklinde.

Şık’ın söz konusu iddiasını Büyüteç’e konu etmiştim. İddiaya karşı bu satırların yazarına Emniyet Genel Müdürlüğü’nden herhangi resmi ya da gayri resmi bilgilendirme yapılamadı. Şık’la dün telefonla görüştüm, benzer durum Şık için de geçerli. Hiçbir açıklama gelmediğini aktardı.

Ayrıca, geçen mayısta Ankara Emniyeti’nde ortaya çıkan “gizli tanık skandalı” sürecinde de Yıldız’ın yaşananlardan bilgisi olmasına karşın Bakan Yerlikaya’yı bilgilendirmediği iddiası Büyüteç’te gündeme geldi. İlgili makamlar yine sessizdi.

Emniyet’te yaşananlar bununla bitmiyor elbette.

Emniyet kulislerinden elde ettiğim bilgilere göre; Yıldız, Emniyet İstihbarat tarafından hazırlanan bir dosyayı Bakan Yerlikaya’ya sundu.

Dosya, Yıldız’ı sert biçimde eleştiren mevkidaşı ve meslektaşı Mustafa Çalışkan ile ilgiliydi. Sözde Çalışkan’ın görüştüğü, “merhaba” dediği kişilerle irtibatları vardı dosyada.

Bu satırların yazarı olarak ‘40 yıla yakındır takip ettiğim Emniyet teşkilatında şimdiye kadar böyle örnek görmedim’ desem yeri.

Dosyayı Yerlikaya mı talep etti? Yoksa Yıldız kendiliğinden mi hazırladı? Bilemiyorum. Ancak bu bilgiyi birden fazla kaynaktan doğrulattım.

Şimdi; bir polis müdürünün yıllarca birlikte görev yaptığı mevkidaşı ve meslektaşı için böyle bir dosyayı hazırlaması söz konusu. Böyle bir ortamda İstanbul’da neler olacak acaba?

Diyelim ki Bakan Yerlikaya böyle bir bilgi ya da dosya istedi; Yıldız’ın bu talebi “kanunsuz” olduğu gerekçesiyle reddetme imkanı da yok değildi!

Atanma süreci

Böyle süreçlerin içinden geçen Yıldız, yıllardır beklediği hedefine geçen hafta ulaştı. Hatta, kentteki ilk faaliyetinde kentin en sıkıntılı olan iki semti Esenyurt ve Sultangazi’ye giderek denetleme yaptı.

Yıldız’ın atanmasına Bakan Yerlikaya’nın sıcak bakmadığı Emniyet kulislerinin bilinenlerinden. Yerlikaya’nın tercihi yaş haddinden emekli olan Zafer Aktaş’la “sözleşmeli” olarak devam etmekti. Neden böyle bir tercihte bulundu Yerlikaya, o da ayrı konu elbette.

Ancak “yukarıdan” yeterli ışığı alamayınca Yerlikaya, Yıldız’ın adıyla kararnameyi hazırlayıp Cumhurbaşkanlığı’na sundu.

Yıldız, İstanbul’a giderek Adana’dan sorunlu ayrıldığı mevcut Emniyet Genel Müdürü Mahmut Demirtaş’la “yakın” çalışmaktan kurtuldu belki ama bu kez de İstanbul’da yaşanacak en küçük sıkıntıda hedef Yıldız olacak maalesef.

Son olarak, Yıldız kadar olmasa da şansı olan isimlerden birisi mevcut Bursa Emniyet Müdürü Sabit Akın Zaimoğlu’ydu. Özellikle Erdoğan’ın yakın çalışma ekibinden tanınan bir isim ile yeni göreve atanan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in, Zaimoğlu’nu istediği Emniyet kulislerine düştü yakın zamanda.

Buna karşın Yıldız’ın az önce okuduğunuz İstanbul’daki çevresinin etkisinin Zaimoğlu’nu isteyenlere karşı baskın geldiğini söylemek yanlış olmayacak.

Yazı bugün de uzadı. Okurken yorulduğunuzun farkındayım açıkçası. Fakat, işin içinde Emniyet teşkilatı olunca ne yazık ki kısa yazı yazmak mümkün olmuyor!

Büyüteç’in okurlarının kısmeti böyle olsa gerek…

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel olarak yayınlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği , Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberler Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık görüldü. 

Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'ta yayımlananKomonist Masası'nda Nazım Hikmet " adlı araştırma sürecindeki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te en çok güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor .