Tolga Şardan

12 Mart 2024

Emniyet'te sular neden durulmuyor, Garson'dan elde edilen veriler ne olacak, yargı kararıyla teşkilata dönenlere düşük sicil mi veriliyor? 

Son verilerin, eldeki verilerden daha eski tarihteki fişlemelerle örtüştüğünde ortaya çıkan tablo, mevcut görev başındaki kimi üst düzey yöneticiler için "çanların çalınması" anlamına gelebilir

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, göreve gelmesinden itibaren yoğun mesaiye girişti.

Selefi Süleyman Soylu'dan kalan enkazı kaldırmak için bakanlığın bağlı birimlerini sürekli hareket halinde tutmaya çalışıyor.

Özellikle emniyet ve jandarmayı.

Çoğunluğu polis operasyonları olmak üzere ülke genelindeki suçla mücadele çalışmalarının sonuçlarını, her sabah aynı saatte kişisel sosyal medya hesabından paylaşıyor.

Peki bu kadar yoğun çalışma temposuna rağmen özellikle emniyet teşkilatında durum nasıl?

Yerlikaya'nın talimatlarına karşın aksayan yönler veya sıkıntılı konu başlıkları var elbette.

Son dönemde yaşanan sıkıntılı konuların başında teşkilat içinde FETÖ'yle bağı olduğu iddia edilen personele yönelik yeniden hız verilen soruşturma süreci geliyor kuşkusuz.

Büyüteç'te, geçen ocakta, bu konuyu eldeki ilk veriler ışığında duyurmuştum. Şimdi yeni bilgilere ulaşınca işin boyutunun tahmin edilenden daha büyük olduğu görülüyor.

Renk grubuna göre sınıflandırma

Önce biraz ön bilgi vermekte fayda var.

Şöyle ki; Garson adlı FETÖ gizli tanığının ulaştırdığı ve verilerin yüklü olduğu SD kartların sonucusunun çözümlemeleriyle çok ilginç bilgiler gün ışığına çıktı.

17 – 25 Aralık ve arkasından yaşanan 15 Temmuz sürecinin ardından başlatılan veri incelemelerinden FETÖ'yle bağı olan teşkilat mensupları, kırmızı, sarı ve beyaz olarak üç ana kategoriye sınıflandırıldı.

Kırmızı olarak tanımlanan personelin konumu, en vahim durumda olanlar. Yani, örgütün içinde faaliyet gösteren, sadakati bulunan, örgütteki mahrem imamlardan gelen talimatları yerine getiren, örgüte adam kazandıran, himmet vererek mali destekte bulunanlar.

Sarı gruptakiler; geçmişte örgütün içinde olup sonradan ayrılan ve örgütle bağını kesip halen görevde olanlar.

Beyazlar ise, FETÖ'yle uzaktan yakından hiçbir teması olmayanlar.

Harf gruplarının anlamı

Bir de harf grupları var. A ve B harfi ile bu harflerin alt gruplarında yer alanlar "kırmızı" gruptalar.

A ve alt gruplarının karşılığı, "FETÖ mensubiyeti olan, teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı üst seviyede olan kişileri" ifade ederken, B ve alt grupları ise; "FETÖ mensubiyeti olan, sadakati ve bağlılığı olan ancak bazı konuları sorgulayan veya zaafı olan kişileri" tanımlıyor.

C ve alt gruplarının tanımı Garson'un verdiği listelerde şöyle: "Geçmişte FETÖ sohbetlerine dahil olan ancak güncel olarak irtibat kurulamayan kişiler."

Kodlamalardaki diğer bir kritik kodlardan birisi DA'lar. DA'lar; "daha önce örgüt derslerine gelip gitmiş olanlardan küsüp ayrılarak FETÖ aleyhinde çalışan, zarar vermek için konuşan kişiler" için kullanılıyor.

Benzer şekilde SAY grubunda yer alan polisler için, "FETÖ mensubu olup her şeyiyle teslim olan ancak yöneticilik vasıfları olmayan polis memurunu", SAKT kodu ise; "17-25 sürecinden etkilenmiş ancak tekrar örgüte aktarıma hazır hale gelmiş kişileri" anlatıyor.

Bu grupların yanı sıra E, F ve G grupları var.

E kodu; "Farklı hayat görüşü olan işini iyi takip eden ve hayatının hiçbir döneminde FETÖ ile ilgisi olmayan kişileri, F'ler, "farklı hayat görüşünde olan, hayatının hiçbir döneminde FETÖ ile bağlantısı olmamış, FETÖ tarafından zararlı görülen, örgüte zarar verebileceği düşünülen kişileri", G ise; "herhangi bir örgütle bağlantısı olmayan ancak dini vecibelerini yerine getiren güzel insanları" tanımlıyor.

Görünen tablo

Şimdi asıl konuya sıra geldi.

Garson'nun MİT'e teslim ettiği SD kartlardan son elde edilen verilerde anlaşıldı ki; kimi renk ve harf kodlarında değişiklik oldu.

Bu tablonun gerekçesi, elde edilen bazı yeni bilgilerin, önceki verileri yenilemesi. Son verilerin, eldeki verilerden daha eski tarihteki fişlemelerle örtüştüğünde ortaya çıkan tablo, mevcut görev başındaki kimi üst düzey yöneticiler için "çanların çalınması" anlamına gelebilir.

Bir örnekle açıklamak gerekirse; Garson'dan ilk elde edilen veriler 2013 - 2017 arasındaki fişlemelerden oluşuyordu. Fakat en son ortaya çıkarılan verilerdeki fişleme bilgilerinin 2011 - 2013 tarihine gitmesi, günümüzde FETÖ karşıtı görünen kimi polislerin aslında geçmişte örgüt içinde aktif olduğunu ortaya koyuyor maalesef.

Güncel durumda beyaz veya sarı grupta yer alanlardan bazıları kırmızıya düştü. Kimi beyazlar sarı oluverdi.

Aynı zamanda kimi C'lerin A veya B'ye düştüğü anlaşıldı. Tıpkı bazı F'lerin de DA'ya düşmeleri gibi.

Bu çerçevede, harflerin açıklamalarını dikkate aldığımızda "farklı hayat görüşünde olan, hayatının hiçbir döneminde FETÖ ile bağlantısı olmamış, FETÖ tarafından zararlı görülen, örgüte zarar verebileceği düşünülen kişilerden" oluşan F'lerin; birden DA'ya, yani "daha önce örgüt derslerine gelip gitmiş olanlardan küsüp ayrılarak FETÖ aleyhinde çalışan, zarar vermek için konuşan kişiler" haline dönüşmesi ciddi handikap.

Madalyonun diğer yüzünde ise farklı durum oluyor doğal olarak:

Birincisi; halen teşkilatın merkez ve taşra birimlerinin başında üst yönetici olarak kaç F kodlu yönetici var?

İkincisi; daha önce F olarak kodlaması görünen ancak son güncelleme sonrasında DA'ya evrilenler ne olacak? Özellikle Ankara'daki merkez teşkilatında üst kademede görev yapan ve DA'ya düşen isimlerin bulunduğu bilgisi var. Bu isimler, "düşman aktif" ise nasıl FETÖ'yle mücadele yapılacak?

Üçüncüsü; daha önce kodlamada C görünen ve şimdi kırmızıya düşen amir ve müdürler için ne yapılacak?

Bu arada bir ekleme daha yapayım. Bakan Yerlikaya, 445 polisin FETÖ'yle bağlantıları olduğu gerekçesiyle açığa alındığı iddiası henüz akıllarda.

Sayının bu kadar olmadığını söylemek yanlış olmaz. Yaklaşık bin kişilik bir liste var. Bu rakamla birlikte hâlihazırda yaklaşık dört bin polisle ilgili soruşturmalar devam ediyor. Bu personelin bir kısmı halen görevde.

Yerlikaya'nın anlamlı mesajı

Büyüteç'in girişinde Bakan Yerlikaya'nın çalışma yöntemini aktardım.

Aldığım bilgiye göre; Yerlikaya, emniyet yönetiminin çalışma performansından henüz memnun değil. Hatta öyle ki; kısa süre önce video konferans toplantısı yapan Yerlikaya, performansından memnun olmayan isimlerin değiştirileceğini açıkça muhataplarına bildirdi.

Kadroda görülen hatalar ve sıkıntılar nedeniyle Emniyet teşkilatından sorumlu Bakan Yardımcısı Mehmet Aktaş'tan geçtiğimiz günlerde bu görevi aldığını hatırlatayım.

Yerlikaya, tabloyu net görmek için bağlı kuruluşlarda denetleme çalışması yürütüyor. Üst yöneticilerin performasını yakından takip ediyor.

İşte bu sonuçlar ışığında Bakan Yerlikaya, yerel seçimden sonra haziran tarihini verirken, "iyi insan, iyi aile babası olmanız yeterli değil, görev bölgenizde performans gösterin. Layıkı ile işinizi yapın." dediği kulislere yansımış durumda. Ayrıca, "bir kısım arkadaşlarla yolumuzu ayıracağız" sözüyle kadro değişikliğinin işaretini verdi.

Seçimden sonra aralarında bazı büyük kentlerin de yer aldığı yeni atamaların gerçekleşmesi sürpriz olmaz.

Düşük sicille emeklilik yolu

Bir süredir farklı bir sorun daha var Emniyet'te.

Bilindiği üzere, Bakan Yerlikaya, geçmişteki yargı kararlarının uygulanmamasını ortadan kaldırdı. Kararları uygulayıp epeyce personeli göreve döndürdü.

Dönüş yapanlar içinde birinci sınıf emniyet müdürleri de var elbette. Söz konusu emniyet müdürlerden bazılarının görev alma olasılığı var.

Fakat bununla beraber ilginç bir uygulamada başladı. Bazı birinci sınıf emniyet müdürlerine düşük sicil verilerek emeklilik yolu açılmak isteniyor.

Özellikle Özel Güvenlik Denetleme Başkanlığı kadrosunda bulunan ve yargı kararıyla geri dönen polis müdürlerine 5 üzerinden 3.5 sicil verildiği iddia ediliyor. Böylece, düşük sicil verilenlere emeklilik yolu görünüyor.

İşin diğer yönü, düşük sicil verilmesi kriterinde "bizim çocuklar" ve "diğerleri" gibi bir sınıflandırmaya gidildiği ifade ediliyor.

Kaldı ki, bir de ekiplerin kendi içinde farklı dini yapılar üzerinden mücadelesini unutmamak gerekiyor.

Sonuç olarak, seçim sonrası Emniyet'te yine heyecanlı günler yaşanacak.

Tolga Şardan kimdir?

Tolga Şardan, 1988'de yerel yayımlanan Ankara Ulus gazetesinde mesleğe başladı. 1989'dan 2018'e kadar Milliyet gazetesinde polis muhabirliği, Ankara Temsilci Yardımcılığı ve köşe yazarlığı yaptı. 

Haber ve yazılarıyla, 1992'den itibaren Çetin Emeç, Muammer Yaşar Bostancı, Abdi İpekçi'nin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Yanı sıra, haberleri Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği'nce ödüle layık bulundu. 

Ayrıca, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce verilen 2021 Yılı Basın Özgürlüğü Ödülü'nün sahibi oldu. 

Şardan, 2019'da Doğan Kitap'tan yayımlanan "Komonist Masası'nda Nazım Hikmet" adlı araştırma dalındaki kitabını kaleme aldı. 

2019'dan bu yana T24'te çoğunlukla güvenlik konularını ele aldığı Büyüteç adlı köşeyi yazıyor.