Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki (TSK) FETÖ'cülerin tespitinde kullanılan "ankesör – mahrem imam" sistemiyle ortaya çıkarılan emekli Tuğgeneral Serdar Atasoy'la ilgili gelişmelerin kamuoyunda tartışılması devam ediyor.
Soruşturmanın kapsamı ve yaratacağı politik sonuç hakkında her gün yeni bir analiz veya değerlendirme ortaya çıkıyor.
Hükümete yakın medya gruplarının bile "arkasında kim var?" sorusunu sormalarına neden olan olayın iktidarda ne tür bir sonuç yaratacağı konusunda henüz resmi yansıma olmadı. Fakat siyasi kulislerde kimi değerlendirmeler yavaş yavaş seslendirilmeye başlandı bile.
Ancak bu satırların yazarı olarak aynı zamanda verdiği bilgilerle "itirafçı" konumundaki Atasoy'un merkezinde olduğu adli soruşturmanın içinde henüz kamuoyuna pek yansımayan bölümlerinden bilgi aktarmayı tercih ediyorum.
Telefon kartından çıkan numaralar
Aslına bakarsanız TSK'daki "mahrem imamla irtibatlı olan ilk general" olayının ipuçları 2016'da Sakarya'da elde ediliyor.
FETÖ'nün TSK'da yuvalanmış unsurlarının katıldığı ve örgütün TSK imamı Adil Öksüz tarafından organize edilen 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden üç ay sonra İhsan Baykut adlı öğretmen Sakarya'da gözaltına alınıp tutuklandı.
Aynı zamanda Sakarya Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi alan Baykut'a ait eşyalar arasında ankesörlü telefon kartı bulundu.
Yapılan veri kurtarma incelemesinde, daha önce Kars'ta görev yapan Baykut'un kullandığı anlaşılan Aks2309302608 seri numaralı ankesörlü telefon kartıyla bazı numaraları aradığı belirlendi.
Baykut'un Kars ve Erzincan'daki iki ayrı ankesörlü telefonu kullanarak 2006 – 2008 yılları arasında Kars'ta 14. Mekanize Piyade Tugayı'nda bölük komutanı olarak görev yapan Atasoy'la temas kurduğu tespit edildi.
Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olan Baykut'un aynı kartla İlhan Yaşıtlı ve Atakan Adaşoğlu adlı iki kişiyi de arayıp bağlantı kurduğu, telefon numaralarına ait HTS kayıtlarıyla ortaya çıktı.
Atasoy, Ankara'daki sorgusunda Baykut'un aradığı Yaşıtlı için "1993 mezunu bir subaydır. Akademide benim alt devremdir. Erzurum'da görevliydi. FETÖ içinde olup olmadığını bilmiyorum" değerlendirmesini yaptı.
Baykut'un üzerinde bulunan telefon kartının Ankara'da mahkeme kararıyla incelenmesinin ardından 2020 yılında Atasoy'un FETÖ'yle bağlantısının izlerine ulaşıldı.
İfadedeki önemli isim: Mustafa Barış Avialan
Atasoy, Denizli'de ailesinin dört erkek evladından birisiydi. Babası emekliydi. Annesi de ev kadını.
Tipik bir Anadolu ailesinin ferdi olan Atasoy, ilçede lise olmadığı için başka ilçelerdeki liselere gitmek yerine 1988'de İzmir Atatürk Erkek Lisesi'nde yatılı eğitime başladı.
Liseye adım atmasıyla birlikte o dönem cemaat olarak faaliyet yürüten Fethullah Gülen grubunun Denizli'de görevli "abisi" Cansun Sarıyıldız aracılığıyla cemaatle tanıştı.
Önce lise, ardından Kara Harp Okulu'nu bitiren Atasoy'un TSK'daki görevi devam ederken aynı zamanda Gülen cemaati içindeki varlığı da sürüyordu.
Atasoy'un soruları önceden alarak sınavını kazandığı Harp Akademileri'nde eğitim aldığı 2003 – 2005 yılları arasında FETÖ'ye ait örgüt evine gittiği iki arkadaşı daha vardı.
Aynı zamanda devre arkadaşı da olan bu isimler Saltuk Buğra Karahan ile Mustafa Barış Avialan'dı.
Atasoy ifadesinde şu bilgiyi verdi:
"Çetin kod, 2003-2005 yılları arasında örgütün bizden sorumlu abisi idi. Beykoz Doğa Koleji'nde çalıştığını ve Ar-Ge şirketinde çalıştığını biliyorum. Ayrıca, Soyak Siteleri Göztepe'de evi vardı. Gerçek adının da İsmet olduğunu hatırlamaktayım."
O dönemde İstanbul'da Atasoy'un FETÖ içindeki ev arkadaşı olan Avialan, yıllar sonra 15 Temmuz gecesi ve sonrasında karşımıza çıktı.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı kadrosunda albay rütbesiyle görev yapan Avialan, darbe girişiminin kilit isimlerindendi.
Darbe girişimini planlayan Yurtta Sulh Konseyi içinde yer alan Avialan, son olarak Genelkurmay Başkanlığı Personel Dairesi Proje Şube Müdürü'ydü.
O gece aktif olarak işin içindeydi.
Ekim 2020'de duruşma sırasında rahatsızlandı, hastaneye kaldırıldı. Ancak kurtarılamadı.
Darbe girişimiyle ilgili başlatılan Genelkurmay Çatı Davası'nda 141 kez ağırlaştırılmış hapis cezası aldı.
Hayat, Atasoy'u sonrasında aynı aileden başka isimle bir araya getirdi.
İtirafçı general, 2012 – 2014 arasında Harp Akademileri'ndeki eğitimci görevi sırasında bu kez Cemal Avialan'la aynı örgüt evini paylaştı.
Londra'da 2016'da TSK ataşesi olan Cemal Avialan, operasyonel hat sahibiydi aynı zamanda. Avialan, 15 Temmuz'dan sonra çıkartılan KHK ile TSK'dan ihraç edildi.
Mahrem imamın laptopundaki bilgiler
Kendi ifadesine göre, 2015'te ayrıldığı döneme kadar Atasoy'un liseden başlayan ve TSK'yla devam eden zaman diliminde yurtiçindeki ve Kıbrıs ile Bangladeş'teki yurt dışı görevleri sırasında sürekli mahrem imamları oldu.
Meslek yaşamının neredeyse tamamında FETÖ'nün mahrem imamlarının kontrolünde oldu. Mahrem imamların taleplerini yerine getirdi.
İşte buna bir örnek…
Atasoy, 2012 - 2014 yılları arasında Kuzey Kıbrıs'taki Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı'nda 2. Mekanize Piyade Tabur Komutanı olarak görev yapmaktaydı.
FETÖ'nün Atasoy için görevlendirdiği mahrem imamı ise, Önder Körfez'di.
Atasoy'un anlatımlarına göre; Körfez, Kıbrıs'ta Şeker Sigorta'da çalışıyordu. Ayrıca, üniversiteye hazırlık kursunda da çalışan Körfez, ankesör sistemi üzerinden Atasoy'la temastaydı.
Körfez, KKTC'deki görevi sırasında Atasoy'dan birlikteki askerle hakkında detaylı bilgi talebinde bulunuyordu:
"Burada Önder sadece benim ile ilgilendi. Toplantılarımızda tugayda görev yapan tüm rütbeli subaylar/astsubaylar hakkında çok detaylı bilgiler isterdi. Kişilerin dünya görüşü, zaafları, içki ve sigara kullanımları, iş yerindeki olayları gibi konular hakkında bilgi istedi. Önder'in laptopunda alayda bulunan herkesin bir dosyası vardı. Bu bilgileri bunlara işlerdi."
Örgüt, yurt dışından bile bilgi topluyordu.
Faturanın sahibi kim olacak?
Ankesör soruşturmasından çıkan Atasoy'un FETÖ içindeki fotoğrafından bir kesit böyle.
Örgüt içinde kendisiyle bağlantılı ona yakın mahrem imamı olan Atasoy'un, 2017'de FETÖ soruşturması geçirip bugüne kadar gelmesi fazlasıyla dikkat çekici.
Henüz net olarak anlaşılmasa da bu soruşturma hükümete yönelik ciddi darbe vurdu.
Yüzlerce albayın Yüksek Askeri Şûra kararıyla emekli edilip, Atasoy'un bugüne gelmesinin mutlaka bir faturası olacaktır.