Tolga Şardan

20 Aralık 2019

Adil Öksüz'ün firar yargılamasından yansıyanlar

Öksüz'ün firarıyla ilgili davaya farklı bir açıdan bakmak istedim. Sanıklardan kimi terfi almış, kimi soluğu yurtdışında almış. Kimi hakkındaki başka FETÖ soruşturmalarından adli soruşturma geçirmiş. Kimisi de kariyerinde önemli görevlere getirilmiş

Türkiye'nin son dönemdeki en önemli adli süreçlerinden birisi, FETÖ'nün TSK imamı Adil Öksüz'ün firarında ihmali bulunan devlet görevlilerinin yargılanmasıdır, sanırım.

15 Temmuz gecesinin sabahında Akıncı Üssü yakınlarında bir tarlada kaçarken yakalanan ancak adliyeye çıkarılıp serbest kaldıktan sonra 90'lı yılların Yeşil'i Mahmut Yıldırım misali 'buharlaşan' Öksüz'ün firarıyla ilgili devlet görevlilerinin 'görevi ihmal'den yargılanması kısa süre önce tamamlandı.

Ankara'da yürütülen adli yargılamada karardan önce mütalaa veren savcılık, aralarında eski Başbakanlık Müşaviri Ali İhsan Sarıkoca'nın da yer aldığı 13'ü asker, 14'ü polis 28 sanıktan, 20'si için beraat, 6 sanık hakkında ise 'delilleri yok ettikleri' iddiasıyla 27 yıla kadar hapis cezası istedi.

Savcılık görüşünün ardından kararını açıklayan Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi, istenilen cezalara karşın 24 sanık hakkında beraat kararı verdi. Jandarma'da görev yapan iki sanığa ise 'görevi kötüye kullanma' suçunu işledikleri gerekçesiyle 5'er ay hapis cezası verildi. Sanıklardan Murat Bayrak ve İlyas Kaytancı'nın dosyası ise ayrıldı.

Öksüz'ün FETÖ'nün organize ettiği darbe girişimindeki konumu, 16 Temmuz'dan sonra kayıplara karışması süreci, firarla ilgili hazırlanan iddianame ve savcılık mütalaası ile mahkemenin kararı ortada.

Bu zincirle ilgili ne denebilir? Bilemiyorum.

Böylelikle, Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birisinin başrol oyuncusunun buhar olmasının hiçbir öneminin olmadığı, devlet görevlilerinin de bunda bir kusurlarının bulunmadığını anlamamız gerekiyor herhalde.

* * *

Yargılamanın tamamlanmasıyla birlikte mahkeme, geçen hafta gerekçeli kararını açıkladı. 673 sayfalık gerekçeli kararda hukuki görüşlerin yanı sıra satır aralarında yargılama sürecinde sanıklarla ilgili ilginç durumları görmek mümkün.

Mesela bunlardan birisi, Öksüz'ü bizzat yakalayan, karakola getiren jandarma görevlisi Abdülsamet Gürler'in dava devam ederken önemli bir göreve atanması. Ankara İl Jandarma Komutanlığı kadrosunda 'cezaevi yol tesis işlem' astsubayı olarak görev yapan Gürler, bir süre önce terörist başı Abdullah Öcalan'ın cezasını çektiği İmralı Adası'nda görevlendirildi. Gürler, halen adada Öcalan'ın güvenliğinin sağlanmasında görev yapıyor.

Bir başka örnek; sanıklardan Alp Aslan, yargılama devam ederken emniyet teşkilatı içindeki terfilerde bir üst rütbeye terfi ettirildi. Bu terfi ile birlikte görev yaptığı Ankara Emniyeti'nde, Emniyet Müdürü Servet Yılmaz'ın vekâleten yardımcılığına getirildi. Yetmedi, FETÖ'nün TSK imamı Öksüz'ün firarında ihmalden yargılanan Aslan'a, 15 Temmuz'da gösterdiği başarılı çalışmalardan dolayı Ankara Valiliği'nce 'takdirname' verildi.

Aslan'a bu takdirnameyi veren Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar, FETÖ'nün hem devlet hem de emniyet teşkilatında en güçlü olduğu dönemde Emniyet Genel Müdürü'ydü! Kılıçlar, darbe girişiminin araştırılması için TBMM'de kurulan komisyona verdiği ifadede, kendisinin de görevde olduğu FETÖ döneminde görevde olan 81 il emniyet müdüründen 75'nin FETÖ'cü olduğunu açıkladı. Bu atamaların büyük bir kısmında Emniyet Genel Müdürü olarak Mehmet Kılıçlar'ın da imzası vardı!

Sanıklardan Başkomiser Mehmet Akbaş, Ankara Emniyeti İstihbarat Şubesi'nde görevliydi. Türkiye'de böylesi önemli bir yargılama devam ederken Akbaş'ın ABD'nin Houston kentinde yaşadığı ortaya çıktı. Yargılama kapsamında hakkındaki adli kontrol yasağı kaldırılan Akbaş'ın gerekçeli kararda yer aldığı şekliyle ikamet adresi Houston olarak görünüyor. Dava sonunda beraat edenler arasındaki Akbaş'ın hangi amaçla ABD bulunduğu konusunda bir kayıt dosyada yer almıyor. 

Jandarma personeli olan sanıklardan astsubay İlyas Kaytancı, geçen Temmuz'da İstanbul'da yürütülen FETÖ - ankesör soruşturması kapsamında gözaltına alınıp tutuklandı. Delillerin karartılması iddiasıyla yargılanan Kaytancı, Ankara'daki davada yaptığı savunmada, mahkeme başkanının sorduğu "Her tarafta abileri imamları var. Darbeyi yapan FETÖ. Hiç duymadın mı?" sorusuna, "Onun (FETÖ'nün) böyle bir imamı veya böyle bir yapılanması olduğunu bilmiyordum. Öyle bir yapının olduğunu bilmediğim için ben normal cami imamı olarak anladım. İşime devam ettim" diyordu. Oysa Kaytancı'nın İstanbul'da tutuklanma sebebi, ankesör soruşturması kapsamında 'mahrem imam' bağlantısıydı! Kaytancı'nın dosyası ayrıldı.

Dosyanın sanıklarından polis Kenan Gülbay, yargılama süreci devam ederken kullandığı cep telefonunda Bylock yüklü olduğu gerekçesiyle gözaltına alınıp Balıkesir'de tutuklandı. Gülbay, Öksüz yargılaması kapsamında mahkemenin istediği ve Bylock yüklü olduğu anlaşılan telefonu "Çocuğum kullanıyor" gerekçesiyle teslim etmedi. Gülbay, Balıkesir'deki yargılamada 10 yıl hapis cezası aldı.

Polis sanıklardan Murat Bayrak, Ankara Emniyeti'nde görevliyken 15 Temmuz gecesi kendisine verilen talimatlar sonrasında önce Genelkurmay önünde ardından da gözaltına alınan Adil Öksüz'ün adli işlemlerinde görev yaptı. Ancak daha sonra telefonunda Bylock çıkması ve FETÖ üyesi olduğu iddiası nedeniyle yürürlüğe konulan KHK kapsamında emniyet teşkilatından ihraç edildi. Bayrak'ın dosyası yargılama dosyasından ayrıldı.

Sanıklardan Jandarma Astsubay Osman Gök, Öksüz'ün firar ettiği dönemde olayın yaşandığı Kışla Jandarma Karakol Komutanı'ydı. Olayın ortaya çıkması ve başlayan adli yargılama sürecinde de aynı göreve devam etti. Böylesi bir süreçte devlet, Gök'ün en azından görev yerinin değiştirilmesine bile gerek görmedi. Yargılama sonunda Gök'e, hakkındaki 'görevi ihmal' iddiası yerine 'görevi kötüye kullanmaktan' 5 ay hapis cezası verildi.

* * *

Öksüz'ün firarıyla ilgili davaya farklı bir açıdan bakmak istedim.

Sanıklardan kimi terfi almış, kimi soluğu yurtdışında almış. Kimi hakkındaki başka FETÖ soruşturmalarından adli soruşturma geçirmiş. Kimisi de kariyerinde önemli görevlere getirilmiş.

Bu dosya için "son dönemin el yakan dosyalarından" tanımını yapmak yanlış olmaz.

Kaldı ki, verilen cezalar sonrasında, TSK imamı olarak FETÖ lideri Gülen'le birlikte Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelik darbe girişimini organize ettiği ifade edilen Öksüz'ün 'kıymetli bir kişilik olmadığı' anlaşılıyor!

Artık şansın mı yardım ettiği yoksa başka bilemediğimiz bir şeylerin mi var olduğu süreç sonrasında kaybolan Öksüz'ün durumu 'bilinmez' bir hal aldı şüphesiz. Öksüz, kendiliğinden sır oldu!