Tayfun Atay

30 Ekim 2011

Şova panzehir bir şovmen

İşinin ehli örnek insanları da ekrana çıkartmayı ihmal etmeyen 'içerideki öteki' Okan Bayülgen, tv8'deki programlarıyla performansının doruğunda

İşinin ehli örnek insanları da ekrana çıkartmayı ihmal etmeyen 'içerideki öteki' Okan Bayülgen, tv8'deki programlarıyla performansının doruğunda...


Kendisiyle yıllar önce yaptığım bir söyleşide açık yüreklilikle ifade etmişti, “Hepimiz şapkadan tavşan çıkarıyoruz” diye… Okan Bayülgen, içerisinde yer aldığı şov dünyasının ‘illüzyon’dan ibaret halinin hep farkında oldu. Televizüel medyada eğlence üretmek yapabildiği en iyi iş, buna hiç kuşku yok. Ama ekranda söz söyleme başarısının altyapısında çok güçlü bir yazılı kültür birikimi olduğuna da kuşku yok. Bunu hâlihazırda onunla aynı kulvardaki diğer şovmenlerle (isim vermeyelim) yapacağınız en basit bir karşılaştırmada bile sezmemeniz olanaksız…


Kim bilir kaçıncı kuşakla kaçıncı gençliğini yaşıyor ekranda Okan?! Yarım asra merdiven dayadığı noktada bile hâlâ 20’li yaşlarını yaşayanlarla haşır neşir… Yine aynı söyleşimizde belirttiği gibi, akranlarıyla arkadaşlık yapmıyor; onun arkadaşları ‘genç adamlar’… Ama bir yandan da sadece çiçeği burnunda bir kuşağı değil, naçar, çiçeği solmaya yüz tutmuş bizim gibi kuşakları da aklıyla ve kalbiyle kapsama alanına almasını biliyor. Daimî konuk yaptığı kalem üstadı Hakkı Devrim’i torunu yaşındaki ve kalemle neredeyse hiç tanışmayıp klavyeyle yaşayan bir kuşakla organik biçimde bütünleştirmeyi bilen biri o. Maziyle geleceği buluşturabilen bir ‘kültür koordinatörü’…
Eğlenceli olurken ciddiyeti elden bırakmayan (sululaşmayan), ciddiyet ilan ettiğinde de bunu eğlenceyle sarmalayabilen (sıkıcılaşmayan) bir yetenek aynı zamanda… Başkalarının elinde ‘mıy mıy’ konuşmalarla izleyeni uyutabilecek temalar, mesela organ nakli gibi ağır bir konu, hayli ‘ağır’lıklı hocaların katılımıyla, ama onun canlı moderatörlüğünde ekrana yansıdığında ferahlıkla tatlı tatlı izlenebiliyor.


Dolayısıyla Okan, popüler kültür âleminin kaçınılmazı ‘star-merkezli’ programlar yaptığı gibi, kendini işine adamış, emeğiyle var olmuş, meslekî sevgisini meşhurluk hevesine kurban etmemiş örnek insanlarına da bu memleketin, ölçülü, seviyeli ve saygın konumda ekranda yer veriyor. Meslekî kariyerini ‘meşhuriyet’ uğruna araçsallaştırmış figürlerle ise pek fazla işi yok onun…


Görsel kültür dünyasında koşuşturan, ama aslen bir yazılı kültür çocuğu olduğu işaretini veren, o dünyada nesneleşmeyen ve kimseyi nesneleştirmemeye de dikkat eden, nihayet bizi seyre daldıran değil seyirle uyaran bir ‘bozguncu şovmen’ Okan Bayülgen… Popüler kültür açısından bir bakıma ‘içerdeki öteki’. Ve galiba en doğrusu, popüler kültürün zehirli yanlarına karşı, onun içinden çıkan bir ‘panzehir’!..


Şu aralar da performansının doruğunda ve haftada beş gün bol bol ekranda. Bol bol izleyin! Aşı niyetine…

(Radikal - Hayat)