Tayfun Atay

14 Ağustos 2011

Nakşî star 'Cübbeli'

Ramazana özel sohbet programları da ‘sektörel’ hale geldi.




Cübbeli Ahmet Hoca’yla Sohbetler,
hafta içi her akşam 19.10’da Flash TV’de


Ramazana özel sohbet programları da ‘sektörel’ hale geldi. Artık pek çok televizyon kanalında iftar ve sahur saatlerinde bu programlar, olmazsa olmaz… Ve ortada kanallar tarafından paylaşılamayan ‘revaçta ulema’ da var, davet bekleyen ‘gariban ulema’ da… Tabii bir de yaşlandığı veya çok ‘epridiği’ için unutulmuş ulema…


Bu ‘Piyasa’da benim favorim (tabii görsel kültür kriterleri açısından) Cübbeli Ahmet Hoca…


‘Cübbeli’nin medyayla dansı 2009’larda Fatih Altaylı’nın tavassutuyla başladı. ‘Hoca’yı tekkeden ‘Teke Tek’e taşıyan Altaylı bu coğrafyanın ilk Nakşî şov yıldızının yaratımından sorumlu sayılabilir. Allah da ‘Yürü ya kulum’ dedi ona… Epeydir sohbetlerine rastladığımız Flash TV’de şu ara Ramazan münasebetiyle her akşam ekrana geliyor.


İlginç olan şu: Cübbeli’nin yetiştiği Nakşî çevre ile rahle-i tedrisinden geçtiği şeyhin ‘meşreb’i açısından onun hâlihazırdaki performansı hayli ‘mütenakız’ bir görünüm arz etmekte. Fatih-Çarşamba’daki İsmailağa cemaatinin şeyhi Mahmut (Ustaosmanoğlu) Hoca, bu ülkenin Sufiliği kelimenin tam anlamıyla ‘sofu’ yaşayan, taassubu en derin Nakşîsiydi. ‘Erkân’dan en ufak sapmaya müsamaha göstermeyen, ‘modernliğe ve onun ürünlerine (ki bu noktada televizüel medyayı en başta zikretmek gerekir) alabildiğine mesafeli, hatta çatık kaşlı yaklaşan bir çizgisi vardı.


Ama köprülerin altından çok su aktı. ‘Mahmut Hoca’nın megakent İstanbul’da ‘getto’ yaşantısı sürdüren yoksul göçmenlerin kaybolmuşluk hissini gidermeye yönelik içe-kapalı Nakşîliği, o ‘getto’nun kenti hem fethedip hem keşfettiği, keyif, zevk ve sefayla tanıştığı şu zamanda geçerliliğini yitirdi. Üstelik artık televizyona endeksli, dolayısıyla eğlencelik hale gelen hayatın içinde Nakşî de olunacaksa eğlenceli olunmalıydı. İşte ‘Cübbeli’, bunun sonucu. ‘Erkân’dan ziyade ‘ekran’a itibar eden bir Nakşîliğin pratisyeni…


Kolay lokma değil


Ama hakkını yemeyelim! O, ilmiyle de temayüz etmiş bir tasavvuf ehli ve ‘filmini’ çekici kılan da bu. Ekran sohbetlerinin en belirgin teması, yıllardır tarikatlara sataşmadan duramayan İlahiyat kökenli hocaların yanlışlarını Kuran ve güvenilir hadislerden hareketle sergilemek… O, komik ama kolay lokma değil. Diğer ramazan programlarının artık diliyle de tipiyle de klişe, kalıplaşmış ve sıkıcı İlahiyatçı hocalarından farklı ‘eksantrik’ bir figür… Din, tarih, siyaset, spor, seks; bunların hepsinden bahsediyor. Sıkmadan, eğlendirerek…


Başta da söyledik, ramazan artık ‘Piyasa’nın bir parçası. Söz konusu programlarda da piyasa değerleri ağır basıyor. Rekabet, reyting, reklam gibi değerler… Bunlarla dinin bir esasını oluşturan ‘takva’yı buluşturmak hemen hemen imkânsız. Temaşanın galebe çaldığı bu programlara ölçü takva ise ihtiyatlı yaklaşmak lâzım… Yok, ölçü takva değilse ‘tavan’ yapın o zaman! ‘Cübbeli’yi izleyin de dinin temaşasına dalıp seyrine baktığınıza değsin!..


(Radikal - Hayat)