Tayfun Atay

11 Eylül 2011

Gelenekle modernliğin tatlı izdivacı

Gelenek-modernlik gerilimini eksen alan kurguların bu memlekette daha uzun süre iş yapacağı su götürmez bir gerçek.

Gelenek-modernlik gerilimini eksen alan kurguların bu memlekette daha uzun süre iş yapacağı su götürmez bir gerçek. Türkiye modern yaşam pratiklerine alabildiğine açık bir zemin, ama geleneksel hayatın kurum ve tutumlarından da radikal bir kopma gerçekleştirmiş değil. Böyle bir toplumun haletiruhiyesine ayna tutan hikâyeler, seyirci kitlesiyle her zaman buluşabilmekte. Kanal D’nin ‘Bizim Yenge’si, buna komediden iyi bir yeni örnek.



Tabii ‘Bizim Yenge’yi önceleyen bir birikim var. Dizi film endüstrisinde kalite çıtasını yükseltmede çığır açıcı olmuş ‘İkinci Bahar’ı hemen zikretmeli. Yelpazenin öbür ucunda sinemadan ‘Recep İvedik’ işaret edilebilir. Geleneksel folk kültürle modern pop kültür arasında sıkışmış toplumun halini ‘hardcore’ bir mizahla yansıtan bu ‘postmodern maganda’ tiplemesi de aynı sancılı kültürel değişme olgusundan beslenir.


‘Bizim Yenge’, yelpazenin ortalarında bir yerde. Bir taraftan “Ben o kadar modern değilim; erkekler teklif eder, kızlar ‘evet’ der” diyerek sevdiği adamı geleneksel evlilik çağrısına teşvik eden, diğer taraftan evliliğine hayır diyen babasına karşı “Bir kızın hikâyesinin bitmesine kim karar veriyor? Son karar kimin? Babaların mı?” sorularıyla modern bir başkaldırıya yönelen Filiz (Şebnem Bozoklu), 9 çocuklu, tek-ebeveynli aileye ‘yenge’ olarak katılır. Akabinde de bir gelin-kaynana (Ayşenil Şamlıoğlu) didişmesi, klişe olsa da oyuncu performansı sayesinde sıkılmadan izlenen aslî etken olarak karşımıza çıkar. Burada ‘eski’-‘yeni’ çatışması var tabii ama dizi yukarıda belirttiğimiz tematik yörüngeye esas ikinci plandaki iki harika karakterle oturuyor. Eski zamanların adamı, mesleğine zanaatkârane ruhla bağlı büyük abi, marangoz Adem (Yetkin Dikinciler). Ve yeni zamanların kadını, erkek iktidarına ‘motosiklet’iyle (yani o iktidarın gözde bir sembolü üzerinden) kafa tutan, tüketim kapitalizminin ‘güzellik endüstrisi’ne gönül vermiş kuaför Zeyno (Tülin Özen).


Birbirinin antitezi bu iki karakterin ‘elektrikli’ ilişkisinden bir ‘sentez’e varılacağı gidişattan belli! ‘Eski’yi ‘yeni’yle kazasız-belasız mezcetmek… Bu kaçınılamaz ‘muhafazakâr modernist’ mesajın ‘Bizim Yenge’de de güle-eğlene şırınga edileceği anlaşılıyor. Ama dizi, gerek Zeyno karakteri dolayımıyla kadın sorununa vurgulu yaklaşımı, gerekse Filiz’le Bahri’nin (İlker Aksum) ‘vuslat’a erme-erememe hikâyesine iliştirilen dozunda erotizmle radikalleşme emareleri de vermekte.


Peki dizi giderek sıkar mı? Pek sanmıyorum. Zengin oyuncu kadrosu, mevzu çeşitlenmesine yol açacaktır. Ortada 7 kardeş daha var. Onların hayatıyla bağlantılı yan temalar diziyi ayakta tutar. Önceki bölümde müziğe ilgisi mülayimce keman çalmaktan ibaret sanılan Fatih’in (Caner Özyurtlu) sıkı bir ‘rocker’ olduğu ve bambaşka sularda yüzdüğü anlaşıldı. Belli ki bu açılıp işlenecek. Gerisi de diğer kardeşler üzerinden gelecektir. O yüzden ben dizinin yolunun açık olduğunu düşünüyorum. Şansı da bol olsun!..

(Radikal - Hayat)