Tayfun Atay

08 Mayıs 2011

Bilgiyi Paraya Kurban Eden Program: Canlı Para

35 yıldır hafızamda o isim: Mehmet Yücel Nart!

35 yıldır hafızamda o isim: Mehmet Yücel Nart! Siyah-beyaz TRT’den ibaret popüler kültür dünyamızın unutulmaz bilgi yarışması ‘Bildiklerimiz, Gördüklerimiz, Duyduklarımız’ın efsane yarışmacısı. Öyle çoktan seçmeli değil, seçeneksiz, ‘demir leblebi’ gibi sorulara takır takır cevap veren bir bilgi küpü. Tabii gözleriyle, yüzüyle, sesiyle, havasıyla ışık saçan Halit Kıvanç’ı da unutmamak lâzım...


Sunucusundan yarışmacısına, aradan bunca yıl geçmesine karşın hâlâ hatırlanan bir televizyon bilgi yarışması bugünden bakıldığında pek inanılır gelmeyebilir. Alın size ‘Canlı Para’! Acaba 30 yıl sonra ne programın, ne sunucusunun, ne de o yüzlerce yarışmacının esamisinin okunacağı söylenebilir mi? Ben hiç sanmıyorum.

Çünkü ‘Canlı Para’, bilgi yarışması gibi görünse de gerçekte değil. ‘Para kazanma’ yolunda bilgiyi araçsallaştıran bir şov bu. Paranınsa ‘amaç’ olmaktan öteye gittiği dahi düşünülebilir. Bir yarışmacı, programın başında ‘1 Milyon Canlı Para’yı kucaklarken, banknot yığınına bakıp şunu diyor: ‘Ne kadar güzeller değil mi?!’ İfade, adeta bir doğa harikasına, sanat yapıtına, kült öğesine yönelik duygunun dışa vurumu gibi…

Programın özü bu: ‘Canlı Para’, parayı fetişleştiren, hatta ‘totemize eden’ bir program. Bilgi, bu ‘totem’e sunulan kurban olmaktan öteye gitmiyor. 1970’lerin TRT’sindeki yarışma programları ise bilgiyi yüceltmekteydi. O yüzden Mehmet Yücel Nart, dönemin bir diğer yarışma programı ‘A’dan Z’ye’de birinci olduğunda aldığı ödül bir ‘ansiklopedi’den ibaretti!..



‘Canlı Para’ başlıklı ‘totemist ayin’i Engin Altan Düzyatan yürütüyor. Halit Kıvanç’ın unutulmaz performansının aksine, abartılı diyafram sesi, kasılı görünüm ve ‘kekeme’ diyaloglarla boğucu bir tempoda götürmekte programı…

Peki, bu sıkıcı ‘ayin’ nasıl oluyor da yayında kalıyor? Kim bilir belki ekran karşısındaki izleyiciden çok daha fazlası yarışmacı kuyruğunda olduğu için! Çoktan seçmeli ve çoğu vasat soruları görünce herkes ‘Ben bu işi kıvırırım’ diyerek kuyruğa koşuyor olabilir.  

‘Bildiklerimiz, Gördüklerimiz, Duyduklarımız’ bilginin ‘entelektüel’ mahiyet taşıdığı bir zamanın ürünüydü. ‘Canlı Para’, bilginin ‘endüstriyel’ mahiyet kazandığı bir dönemin ürünü… ‘Enformasyon Çağı’ da denilen bu dönemde bilgi kâr amacıyla üretilip endüstrileştikçe değersizleşti. Kültür, sanat, edebiyat ve bilgi de dâhil her şeyin endüstrileştiği bu dünyada tek değerli şey para…


Yukarıdaki cümleleri bağlayın birbirine; karşınızda ‘Canlı Para’yı bulacaksınız!..