Sigara bırakılamaz. Bırakılırsa yeniden başlanır çünkü. Bunun böyle olduğunu sigarayı bırakmayı deneyen tüm tiryakiler bilir; Ohoo o.. ben kaç defa bıraktım gibilerden, şaka yollu övünerek yakınılır.
Ya da ne zaman bıraktın sorusu, iki ay dört gün dokuz saat gibi açıklamalarla yanıtlanır. Bu, sigaranın henüz bırakılmadığının, belki de ondan hiç kurtulanamıyacağının tipik göstergesinden başka bir şey değildir.
Bir de sigarayı bıraktığını illân eden kişi, onun yerine tesbih çekmeye, zincir sallamaya yada sakız çiğnemeye başlar.
Fındık, fıstık atıştırır, çok yemek yediğinden, kilo aldığından şikayete başlar. Aklı fikri bıraktığını sandığı sigaraya takılı kalmıştır.
Evet sigarayı bırakamazsınız, çünkü bırakırsanız yeniden başlarsınız. O zaman sigaradan vazgeçmek gerek, ondan vazgeçebilirsiniz.
Tıpkı sevgiliyle olan beraberlikler gibi, zaman zaman kavga edilir, küsülür, ayrılıklar olur, bu olabilir, aklınız onda kalır, sonra yeniden barışılır, aşk tazelenir, hasret giderilir.
Bir de hayat artık çekilmez olduysa, yürümüyorsa, o zaman bu beraberlikten vazgeçilir, vazgeçme geri dönülemez anlamındadır artık. Yeni bir hayat, yeni bir denge, yeni umutlar, merak ve yeni enerji sizi bekliyordur!..
Sigara bir tiryakiliktir, bağımlılıktır. Ama unutulmaması gereken, sigara içmemek de aynen onun gibi bir alışkanlıktır. Vazgeçilirse tutku da yok olur!..
Sigaradan kurtulmak zordur, evet. İsmet İnönü bile, meydan savaşı kazanmış bir paşa, o davudi sesiyle şöyle diyordu "bütün ömrüm sigarayla mücadele ile geçti!.."
Aşık Veysel pipo içer, arada da sigara tellendirir, durmadan da öksürürdü. Bak öksürüyorsun neden içiyorsun şu sigarayı, diyenlere, öksürmezsen içmenin ne manası kalır, diye takılırdı.
Vazgeçmek zor ama mümkün, bırakmaksa eziyetli ve imkânsızdır.
Sigaranın sağlığa olan zararlarını artık bilmeyen kalmadı. İktidarlarımız ve sorumlu kuruluşlar bu konuda ne yapıyor? Tabii ki en iyi bildiklerini; ölüm tehdidi, korkutma ve yasaklama!
Sanki tiryakinin tepesini attırıp, bu konuda direnç kazanmasını istiyor.
Oysa, tehdide boyun eğmeyi, korkak olmayı, özgürlüğünden vazgeçmeyi bu ülkenin insanı kendine kolay kolay yediremez? Teselliyi sigarada bulur.
TV kanallarında izlediğimiz tüm filmlerde, nerede tüten yada duran bir sigara, sigara resmi, yada sigara paketi, sigara tablası hatta izmarit görülse, üstü hemen buzlanarak dikkat çekiliyor, güya gizleniyor.
Eğer bu dumanı tüten saçma sapan gizleme eylemine, daha ilk günden, sigara içen ve içmeyenler tarafından, ifade özgürlüğü ve sinema kıskançlığı ile, kuvvetli bir tepki verilmiş olsaydı ve bunun da arkasında durulsaydı...
Hem sigaradan daha kolay vazgeçilirdi, hem de…
Herkesçe yakınılan tüm ifade serbestliği kısıtlamalarına yeltenmek, iktidarlarca biraz daha sıkıntılı olurdu.
Karşı çıkılmadı, sineye çekildi. Böylece çağın sanatı, hayatı ifade etmenin o muhteşem aracı olan sinema ve film keyfimizin de içine, resmen yestehlenmiş oldu.
Efendim, tütün zararlı olduğu için, falan, filân... Onu çoluk çocuğa göstermemek gerek. Sanki gerçek hayatta olanı görmüyorlar.
Sinema sanatı, izleyicisine her zaman güvenir ve iyiyi de kötüyü de usulüyle gösterir, değil mi ki bunlar hayatımızda vardır...
Yine de buzlu sigara, onları meraktan çatlatmak ve denemeye zorlamak gibi istenmeyen sonuçları da akla getirebilir doğrusu. Yasak tahrik edicidir çünkü.
“Neden gizlenmeye çalışılan bir şey daha çok belli oluyor?"Halbuki gizlenmeye çalışılmasa fark edilmeyecek.” İşte bir dizi filmden alınmış anlamlı bir cümle.