Tan Oral

06 Ekim 2016

İfade Özürlüğü…

Bu ne biçim yorgunluk atma böyle?

                                                                                               Yorgundum, biraz dinleneyim istedim. Tuttum, bir süre çizgiye ara veriyorum, diyerek  T24'e  kedili, çizili bir duyuru gönderdim. 

Önemli değil, sıradan bir açıklama işte. Ama bu anonsu şu koca dünyada işitenler de   olmuş.

Bunu bana ilk duyuran sevgili Tarhan Erdem oldu. Kendisi bana, "bunun şaka olmasını diliyorum, size bir haftadan fazla  izin veremem" diye takıldığını iletti.

Biri de, taa İsveç'ten, eski dost Albert Tuncel'den geldi, bu bir veda mı, diyor.  Öyle algılamış, ne bilirim? Dahası da olabilir…

Ama dinlenmeye çalışmak, çalışmaktan çok daha yorucu imiş. Bunu da bilmiyormuşum meğer, öğrendim.

Kendimi ayakta dikilirken buluyorum ikide bir, dinlenmek için ne yapmalıyım, diye kafa yorarken hem de. Boşa mı çabalıyorum diyen ve yorulduğunu söyleyen kafa da bu değil miydi zaten? Gerçekten böyle olmalı, ayaklarını uzatıp yayılmayı akıl edemiyor besbelli. 

Eh ne de olsa iki yılı aşkın zamandır aralıksız çalışıyor, diyecektim… İki yıl dediysem, elli artı iki. Ama övünmek gibi olmasın, aralıksız saçmalıyordum aslında. Bunca ciddi söylem arasında, böyle bişeylere rastlanınca hoşa gidiyor, diyenlerin de var olması, benim de hoşuma gidiyordu doğrusu.

Siz yine de dostluğunuzu gösterip saçmalayana değil, saçmalatana bakın, demelisiniz. Yanlış olmaz, inan olsun. Yıllar öncesi, geleceği tahmin eder gibisinden, temize çıkmak için, "saçmalama hakkımı kullanıyorum" demişim, bir soran olmuştu  da. Darısı dostlar başına.

Varsın dediklerim ciddiye alınmasın, ama meydanların sesine kulak verilmelidir. Televizyonlar birer ikişer kapatılıyor!.. Ne Oluyor?..

Mesela gözlerimi dinlendirmek için, televizyonlarda başbakanın tane tane konuşmalarına bakıyorum, bu epey zamanımı alıyor. Dalıp gidiyorum. Kendileri birden bire elini kolunu sallayıp öyle birrr bağırrıyorr ki, sıçrayıp kendime geliyorum.

Geç vakit, kulaklarıma istirahat olsun diye, bitaraf bir bölge buluyorum. Dinleyeyim de dinlence olsun derken, uyukluyorum. Ama uyutmuyorlar, kavga gürültü başlıyor, ekrandakilerin hepsi birlik ve beraberlik ruhu içinde aynı anda haykırıp ifade özgürlüğünü savunuyorlar. Bazen (g) düşüyor, ifade özürlüğü kalıyor geriye. Olsun…

Eğleniyor insan yine de, yorgunluk atıyor desem, iyi de ben çalışırken de zaten her gün aynen böyle yaşıyordum, bu ne biçim yorgunluk atma böyle?

Kadim çizer Steinberg'in bu konuda söyledikleri geliyor aklıma;

"...Eğlence bir spiral gibidir. Yukarı çıktıkça sıkıntı çemberi daralır. Eskiden beni eğlendiren şeyler artık eğlendirici gelmiyor. Sonuç olarak çalışmak güzel şeydir. Çünkü eğlenmek isteyen kişinin son sığınağıdır."

                                                        ---------o---------