Tan Oral

08 Mart 2020

Eşdeğerli eşitlik…

Kadınlar ve Erkekler, evrende var oluşlarından bu yana, durup dinlenmeden, eşit olarak birbirlerini arayıp bulmuşlardır.

Eşitlik ideal bir olgudur, dolayısıyla ütopiktir. Yine de farazî olarak ele alınabiliyor. Kısacası birinin diğerine tıpatıp benzemesi anlamında kullanılıyor. Kadın ve erkek çiftlerden, eşitlik savlarından ve 8 Mart'tan söz ediyorum.

Dile ve zihinlere pelesenk edildiği gibi söylersek, kadın erkek eşitliği haliyle kullanılır ve önerilir. Savunucusu da pek çoktur.

Yine de kadın erkek eşitliği kalıbıyla değil de, erkek kadın eşitliği haliyle söylersek, işler biraz karışabilir.

Eşitlik, birinin diğerine aynen benzemesi anlamında açıklanıyor, demiştik ya. Soru; kim kime benzeyecek?

Genel söylenişe göre, kadın erkek eşitliği sağlanacaksa , kadın erkeğe benzemeli, yani matris olan erkek'dir. Konumuzu düşünmekte olan erkekler buna eyvallah diyeceklerdir.

Diğeri, erkek kadın eşitliği söylenişine göre ise, erkek kadına benzeyecek ki eşit olunabilsin, burada matris kadın oluyor. Konumuzu savunan er kişiler buna ne derler, bilmiyorum.

Bildiğim ise, kimse bu eşitlikten söz ederken bu ikinci deyişi kullanmıyor, seçmiyor.

İyi de oturmuş yazıp duruyorsun, pekâlâ sen ne diyorsun, diye sormazlar mı adama. Söyleyeyim…

Defalarca yazıp yayımladığım upuzun tek cümlemi, izninizle bikez daha burada, tek nefeste tekrarlıyorum;

Cinslerden birini, diğerinin haklarını korumak adına sürekli suçluluk töhmeti altında tutmak ve bu iki tarafı birbirlerine karşı durmaksızın kışkırtmak yerine, neslin devamını bunların birbirini sevme şartına bağlamış olan mucizeyi hiç akıldan çıkarmadan, bu mutluluğun gerçekleşmesindeki sosyal ve hukuksal engelleri ortadan kaldırmaya yönelik söylem ve davranışların çok daha işe yarayacağını ve böylece, taraflara haklarının çok daha kolay teslim edileceğini ve güvence altında olacağını bilmekte ve söylemekte sayısız yararlar olmalı.

Şimdi nefes alabilirsiniz.

Beri yandan, asıl önemli olan ise "fark"tır. Görmek, anlamak, idrak etmek hep fark'ın yarattığı sonuçlara bağlıdır. Fark, en genel anlamıyla cinsler ayrımının vazgeçilmezidir de.

Şu eşitliğe dönersek. Hep eşitlikten dem vurulur, "Eşdeğerli" olmanın savunulduğuna pek rastlanmıyor.

Bence doğrusu… Eşitlikten değil, eşdeğerlilikten söz edilmeli, onun peşinde koşulmalı. İnsan Hakları konusunda cinsler, farklılıklarıyla birlikte, eşdeğerli olarak aynı haklara sahiptir ve onları eşit olarak paylaşırlar, denilmeli.

Kadınlar ve erkekler, evrende var oluşlarından bu yana, durup dinlenmeden birbirlerini arayıp bulmuşlardır.

Öyle olmalı ki, işte yazıp çiziyoruz burada, oturup okuyoruz da.

Kendinize ve birbirinize iyi bakın, öksürük olmayın.