Talat Kırış

02 Haziran 2023

Orka dokunuşları

Yatlara yaklaşan orkalar “bilinçli” biçimde teknelerin dümen palasını hedefliyor

2020 yılı mayıs ayından başlayarak, İspanya’nın kuzey ucundan, Cebelitarık Boğazı’na kadar olan Kuzey Atlantik hattında, orkalar özellikle yelkenli teknelerle fiziksel temas kurmaya başladı. Bu temas meraklı bir dokunuştan, teknelerin batmasına neden olacak ciddi saldırılara kadar geniş bir yelpazede görülmekte. İlk atakların başladığı 2020 mayısından bugüne kaydedilen toplam temas sayısı 505, zarar gören yat sayısı 236 (2022 de 256 tekne de orkalarla temas etmeden bu bölgede seyir yapmış). 2023’ü de katarsak üç tekne bu saldırılar sonucunda batmış, ağır hasar gören ve sahile çekilerek götürülen tekne sayısı bir hayli kabarık. Birkaç tekne ise sahil güvenlik ekiplerinin, orkaların açtığı delikten tekneye dolan suları dışarıya boşaltmak için kapasitesi yüksek pompaları zamanında yetiştirmesi sonucunda batmaktan kurtulmuş. 2023 itibariyle saldırılar sürmekte ve alan Biscay Körfezi’nin kuzey ucundan Fas kıyı hattına kadar genişlemiş durumda.

Orka temas/saldırıları genellikle 5-6 orkadan oluşan gruplar tarafından gerçekleştiriliyor. Gece de gündüz de ataklar bildirilmiş. Atakların süresi 10 ila 90 dakika arasında değişiyor. Yatlara yaklaşan orkalar “bilinçli” biçimde teknelerin dümen palasını hedefliyor. Dümen palasına kafa atmak, ısırmak hatta çiğnemek en sık karşılaşılan saldırı biçimi. Hemen daima teknenin arkasından yaklaşıyorlar ve defalarca dümene vuruyorlar. Dümeni çalışmayan teknenin kontrol edilemez olduğunu biliyor olamazlar diye düşünülse de beyinleri son derece gelişmiş bu hayvanların ne bilip ne bilmediklerini esas biz bilmiyoruz. Belli bir süre sonra ilgilerini kaybedip uzaklaşıyorlar. Batan teknelerden can salına geçen insanlara saldırı söz konusu değil.

Orkaların parçaladığı dümen palaları

Ataklardan sorumlu grup Cebelitarık bölgesinde bulunan yerleşik bir orka sürüsü. Sayıları çok azalmış, neredeyse tükenmeye yüz tutmuş toplam 30-35 balinadan oluşan küçük bir grup söz konusu. Cebelitarık Boğazı’ndan geçip besinden zengin okyanus sularına yönelen ton balıklarının peşinde, onları avlayan orkalar bunlar. Bir yandan yatçılar, bir yandan bilim insanları bu saldırıların nedenleri ve önleme yolları üzerine kafa yoruyorlar. Kuzey Avrupa, Fransa ve İngiltere’den yola çıkıp Atlas Okyanusu’nu geçmek ya da Akdeniz’e inmek isteyen teknelerin güzergahı buradan geçiyor. Fransa’nın kuzeybatı ucundan güneye yönelen tekneler Biscay Körfezi’ni geçtikten sonra ya Cebelitarık Boğazı’ndan geçip Akdeniz’e giriyorlar ya da Atlas Okyanusu’nu geçmek üzere Kanarya Adaları’na yöneliyorlar. Bir kısmı da Yeşil Burun Adalarına kadar iniyor. Buralardan ticaret rüzgarlarını yakalayıp doğudan batıya Karayiplere doğru yelken açıyorlar. Dolayısıyla işlek bir deniz yolu. Öte yandan balıkçılık açısından da bereketli bir bölge. Özellikle sahile yakın kesimlerde Fransız, İspanyol ve Portekizli balıkçılar filolar halinde avlanıyorlar. Denize bırakılmış ağlardan sakınmak için açıktan geçmeyi tercih eden tekneler orkaların ilgisini çekiyor.

Gizemli saldırıları araştırmak için bilim insanlarından oluşan ekipler kurulmuş, atakları anında detaylı olarak rapor etmek için web siteleri mevcut ve Facebook’ta da 10.000’den fazla üyesi olan, hergün paylaşım yapan denizcilerin kurduğu “orka atak grupları” var. Tüm bu bilgi birikimi, bilimsel araştırmalar saldırıların nedeni ile ilgili henüz kabul edilmiş bir teori geliştiremedi. Değişik iddialar var:

Bugünlerde yat dergilerinde, forumlarda popüler olan görüşlerden biri, Beyaz Gladis takma adlı dişi bir orkanın önderliğinde ve yönlendirmesiyle bu atakların sürdüğü şeklinde (bir orka teknelerle fiziksel temas kurarsa Gladis olarak adlandırılıyor, isim yerel lehçede gladyatör anlamında. Yaklaşık 15 Gladis tespit edilmiş durumda). İnsanın aklına tabii hemen Moby Dick geliyor. İddiaya göre Beyaz Gladis’e ya da yavrusuna bir tekne çarpmış ve o da intikam almak için tekneleri kovalıyor. Bu iddia biraz fazla Hollywood- Yeşilçam karışımı bir senaryo gibi geliyor ama Google babaya white gladis yazdığınızda 2.940.000 sonuç çıkıyor. Hepsi orkalarla ilgili olmasa da çeşitli dillerde Beyaz Gladis’i efsaneleştiren bir internet dedikodusu büyüyor. Birçok tekne kaptanı saldırıları gerçekleştiren balinalar arasında Beyaz Gladis’i saptayıp raporlarında belirtiyor.

Beyaz Gladis ve arkadaşları. Bugüne kadar saldırılarda yer aldığı saptanan orkalar

- Bir başka iddia, yelkenlileri salmaları nedeniyle diğer balinalara benzetmeleri ve yavru orkalara av antremanı vermek için bu saldırıları gerçekleştirdikleri şeklinde. Hedef olarak dümen palasının seçilme nedeni olarak da büyük balina yüzgeçine benzemesi gösteriliyor. Bu görüş de pek gerçekçi değil, çünkü bu bölgede yaşayan orkalar yerleşik orka, yani yalnız balıkla (Ton balığı) besleniyorlar. Büyük memelileri avlamaları söz konusu değil. Yine de saldırıya uğrayan tekne kaptanlarının raporlarında önce büyük balinaların gelip dümene vurduğu, ısırdığı, bir süre sonra büyüklerin çekilip yavruların aynı hareketleri tekrarladığı bildiriliyor. Yani bir nevi antreman söz konusu.

- Tekneleri kekamozdan korumak için altlarına sürülen zehirli boyanın rengi de bir neden olarak ileri sürülmüş. Bildirilen orka temaslarında büyük çoğunluk siyah zehirli boyası olan tekneler. Ancak burada da bir seçim yanlılığı var, çünkü siyah zehirli sürülen tekne oranı diğer renklere göre çok daha fazla.

- Bir başka görüş bu temasların orkaları eğlendirdiği, onlar için bir nevi keyif veren bir oyun olduğu şeklinde.

- Teknelerin su altında yaydıkları seslerin de orkaları rahatsız ettiği ve temel saldırı motivasyonun bu olduğu yönünde görüşler var. Ancak motorla değil de yelkenle seyreden teknelerin ana hedef olması bu tezi de çürütüyor.

-  Bir ihtimal de ana besin kaynakları olan ton balıklarının insanlar tarafından kontrolsüz tüketimine   karşı bir isyan hareketi olması. Bana en yakın gelen teori de bu.

Orkalarla karşılaşan bir tekne ne yapmalı konusundaki uyarıları da aktararak yazımı bitireyim (Birkaç ay içinde bu güzergahta bir tekne transferi yapmam söz konusu olduğundan konuyla yakından ilgiliyim). Kuşkusuz birinci öncelik hayvanlara zarar verecek herhangi bir eylemden kaçınılması. Bazı kaptanlar tarafından geliştirilen orkaların üzerine kum dökmek, vızıltı şeklinde ses çıkaran pilli bir cihazı teknenin arkasından çekmek, denize suda yanabilen işaret fişeği atmak gibi Zihni Sinir projelerini de bir kenara bırakıyorum.

Orka saldırılarıyla ilgili geliştirilmiş güvenlik protokolü şöyle: Teknelerin balıkçı ağlarını dikkate alarak mümkün olduğunca kıyıya yakın ve sığ sularda seyretmesi, orkalarla karşılaşıldığında yunus görenlerin yaptığı gibi çığlık çığlığa teknede oraya buraya koşulmaması, olabildiğince sessiz ve sakin kalınması, motorun stop edilmesi, yelkenlerin indirilip, dümene dokunmadan kendi haline bırakılması, tekne otopilottaysa derhal otopilottan çıkılması, orkaların sayısını tipini, saldırı süresini ve şeklini not ederek bilahare ilgili web sitesine rapor edilmesi, mümkünse sırt yüzgeçlerini ve beneklerini fotoğrafla tespit edip saldırıyı gerçekleştiren bireylerin tespit edilmeye çalışılması. Öte yandan saldırılardan kaçınmak için bir trafik lambası sistemi geliştirilmiş durumda. İlgili web sitelerinde (GT Orca Atlantica, Crusing Association ) hergün güncellenerek ilan ediliyor. Yeşil ışık o bölgede seyir yapan ve orkaya rastlamayan teknelerden gelen bilgilere göre emniyetli alan olarak tanımlanıyor. Kırmızı yoğun, sarı ise orta yoğunlukta saldırı olan bölgeler, yine yatçıların, araştırmacıların ve sahil güvenlik botlarının sağladığı bilgilerden derlenerek işaretliyor. Bölgede seyir yapacak teknelerin web sitelerinden ya da cep telefonuna indirecekleri uygulamalardan (GT Orcas, ORCINUS) güncel trafik lambalarını takip ederek seyir planı yapmaları öneriliyor.

Güncel orka saldırılarını bölgelere göre gösteren trafik işaret sistemi

Bu gezegen hepimizin. İnsanların da orkaların da, yosunların da... Bizim türümüzden daha fazla gezegenimize zarar veren ikinci bir canlı türü yok yeryüzünde. Orkalar belki de bir nedenle bizi uyarmaya, yola getirmeye çalışıyorlar. Belki o bölgedeki doğal hayata zarar veriyoruz, belki doğanın dengesini bozduğumuzun farkındalar, belki bizim yüzümüzden artan su sıcaklıkları onların türünü tehdit ediyor. Öyle de olsa, başka bir nedeni de olsa bizim dışımızdaki dünyaya karşı daha saygılı ve diğerkam olmak adına bir uyarı olarak almalıyız orka dokunuşlarını...

Talat Kırış kimdir?

Talat Kırış, 1961 yılında İstanbul'da Süleymaniye Doğumevi'nde dünyaya geldi. Sırasıyla Ataköy İlkokulu, İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'ni bitirdi.

Öğrenciliği sırasında yurtiçi ve yurtdışında kaza cerrahisi ve beyin cerrahisi kliniklerinde staj yaptı. Prof. Dr. Türkan Saylan'la birlikte Van'da lepra hastalığı üzerine saha çalışmalarına katıldı. Konya Devlet Hastanesi Acil Bölümü'nde mecburi hizmetini; 1986-1992 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Nöroşirurji Anabilim Dalı'nda ihtisasını tamamladı. Uzmanlık tez çalışmasıyla Beyin Araştırmaları Derneği ve Japon Nörotravma Derneği'nden ödül aldı. Uzmanlık sonrası Kartal Eğitim Araştırma ve Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanelerinde çalıştı.

1995-1996 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri, Arizona, Phoenix'te bulunan Barrow Nöroloji Enstitüsü'nde burslu olarak, kafa kaidesi tümörleri ve beyin damar hastalıkları üzerine üst ihtisas yaptı. İstanbul Tıp Fakültesi Nöroşirurji Anabilim Dalı'nda 1999 yılında doçent, 2006 yılında profesör oldu.

2006 yılında 9. Uluslararası Serebral Vazospazm Kongresi'nin başkanlığını yaptı. Türk Nöroşirurji Derneği Yeterlik Kurulu kurucu üyeliği, Nörovasküler Eğitim Öğretim Grubu başkanlığı, Nöroonkoloji Eğitim Öğretim Grubu başkanlığı, Temel Kurslar eş başkanlığı, yönetim kurulu üyelikleri, Türk Nöroşirurji Dergisi ve Turkish Neurosurgery dergileri baş editörlüğü, Nöroonkoloji Derneği ikinci başkanlığı ve Türk Nöroşirurji Derneği başkanlığı yaptı.

Avrupa Nöroşirurji Dernekleri Birliği Araştırma Komitesi üyeliği görevinde bulundu. Akdeniz Beyin Cerrahları Derneği Eğitim Komitesi Başkanı olan Kırış, 2017-2021 yılları arasında Dünya Nöroşirurji Dernekleri Federasyonu Beyin Damar Hastalıkları Komitesi Başkanlığı yaptı.

Dünya Nöroşirurji Dernekleri Federasyonu'nda Türk Nöroşirurji Derneği'ni temsil eden delege olan Prof. Dr. Talat Kırış, meslek yaşamını Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi ve Koç Üniversitesi Hastanesi Beyin Cerrahisi bölümlerinde sürdürüyor.

Kırış'ın editörleri arasında bulunduğu İngilizce iki kitabı, 100'den fazla kitap bölümü, ulusal ve uluslararası dergilerde makaleleri yayımlandı; çok sayıda ülkede beyin cerrahisinin çeşitli alanlarında eğitim kursları ve konferanslar verdi, yurtiçi ve yurtdışında eğitim amacıyla çok sayıda beyin cerrahının izlediği canlı ameliyatlar yaptı.

Tıbbiye öğrenciliği yıllarından itibaren 40 yılı aşan öğretim üyeliği ve hekimlik hayatını, 2021'de yayımlanan "Beyne Giden Yol / Bir Beyin Cerrahının Anıları" adını verdiği kitabında anlattı. TEDx ve farklı sosyal platformlarda konuşmaları yayımlanan Kırış, aynı zamanda kıdemli bir denizci olarak Güney Amerika'dan Antarktika'ya kadar uzanan yelkenli seyahatler yaptı, Grönland'da kanoyla Kuzey Kutup dairesi geçiş yaptı. Anılarında hayalini, "Bir Şehir Hatları Vapuru'na ismimin verilmesini isterim. Kimbilir, kısmet..." sözleriyle paylaştı.

Gençlik yıllarından itibaren yazın dünyasıyla ilgilendi, 1984 yılında Düşün dergisi masal yarışmasında mansiyon kazandı. Argos sanat dergisinde öykü ve denemeleri, Cumhuriyet ve Radikal gazetelerinde yazıları yayımlandı. 2012 yılından Yacht Türkiye dergisinde yazmaya başladı.

Ağustos 2019'dan itibaren T24'te düzenli yazılar yazıyor.