Şükrü Hatun

10 Ağustos 2015

Talidomid faciasını önleyen Dr. Frances Oldham Kelsey’in ardından...

Dr. Frances Oldham Kelsey, Avrupa'da 10 binden fazla çocuğun etkilendiği Talidomid faciasından ABD'yi korumuştu

Ülkemizin medyasında  insana  ve iyi şeylere yer bırakmayan “abartılı ve şiddet dolu politik” haberlerin yanında belki yer bulamadı ama yabancı haber ajanslarından Talidomid kahramanı olarak bilinen Dr. Frances Oldham Kelsey’in 8 Ağustos 2015 günü 101 yaşında Kanada’da yaşamını yitirdiğini öğreniyoruz. Bu haberi okuyunca onun adını ilk duyduğum 1989 yılına döndüm ve şimdi birçok kimsenin hatırlamadığı “Zakkumcu Dr. Ziya Özel” şarlatanlığı ile uğraşırken şimdi hayatta olmayan Prof.Dr. Kazım Türker’in bana onu tanıtan sözlerini hatırladım. O yıl, bütün medya organları zakkum bitkisi ile kanseri tedavi ettiğini iddia eden Dr. Ziya Özel haberleri ile doluydu ve o zamanın iktidarı da bu haberler karşısında gevşek bir tutum alıyordu. Başta o zamanın Türk Tabipleri Birliği başkanı Prof.Dr. Nusret Fişek olmak üzere bilimsel tıbba inananlar,  Dr.Ziya Özel’e prim veren medya karşısında biraz zorda kalmışlardı. Tam o  günlerde konuyu  bütün yönleri ile ele alacak bir panel düzenlemeye karar verdik ve Kazım hocanın kapısını çaldık. Bir Hacettepe Tıp’lı olarak Ankara Tıp Morfoloji binasının üst katlarına ilk kez çıkarken  ve onun odasına girerken heyecanlandığımı hatırlıyorum. Kazım hoca bir bilim adamı olarak “popülizm” karşısındaki zorluklarını anlattıktan sonra “Biliyor musun Talidomid faciasından Amerika’yı bir kadın korumuştu; çünkü orada bilime değer verildiği gibi ilaç onayı gibi konularda bir kişinin bile karşı çıkması o ilacın onay almasını engellemeye yetiyordu” demiş ve ülkemizde politikacıların bilime olan müdahalesine dikkat çekmişti. Şimdi yıllar sonra Dr. Frances Oldham Kelsey’in ölümünün ardından onun ilaç endüstrisine karşı duruşundaki ayrıntıların hala güncelliğini koruduğunu, insanlığın onun gibi olağanüstü değerlendirme kapasitesine sahip bilim insanlarının sesini yükseltmesi ile ilerlediğini düşünerek Kazım hocayı da saygı ve sevgiyle anıyorum.

 

Talidomid faciası ve Frances Oldham Kelsey’in mücadelesi

 

Talidomid, ilk kez Batı Alman kimya firması Gruenenthal (bu firma hala aktif olarak çalışmaya devam etmektedir) tarafından 1 Ekim 1957’de piyasaya sedatif olarak verilmiş ve daha sonra yine firmanın önerisi ile  hamile kadınlardaki sabah rahatsızlıklarında (bulantı, kusma ile giden sorunlar) reçetesiz olarak kullanılmaya başlanmıştır. Sonraki yıllarda  değişik isimlerle başta Batı Almanya, İngiltere, Kanada olmak toplam 40 ülkede piyasaya verilmiştir. Ancak 1961 yılında bu ilaca bağlı özellikle kol ve bacak gelişim yokluğu (tıpta fokomeli olarak biliniyor) gibi ağır sekellere yol açtığı kanıtlanmış ve ama bu arada yaklaşık 10 bin çocuk Talidomid faciasından etkilenmiştir. Önce bu çocukların mental olarak da geri oldukları sanılmış ve bir çoğu akıl hastanelerinde tedavi edilmiştir. Oysa bu çocukların Grammy ödüllü dünyanın en önemli bas baritonlarından olan Thomas Quasthoff örneğinde olduğu gibi tamamen normal bir zekaya sahip oldukları, yalnızca kollarının küçük kanatlar gibi, bacaklarının ise kısa olduğu sonradan anlaşılmıştır. Bu çocukların öyküsü 2007 yılı yapımı Contergan filminde anlatılmıştır.

Avrupa’nın henüz Talidomid faciasının tam olarak farkına varamadığı yıllarda Amerikan ilaç firması Merrel, Eylül 1960’da bu ilacı Kevadon ismi ile piyasaya sürmek üzere Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi’ne (FDA) başvurmuş. İşte bu başvuru dosyası, rutin bir başvuru olarak ve Avrupa’da kullanıldığı için bir an önce onaylanması beklentisi ile  daha önce Güney Dakota’da aile hekimi olarak çalışan ve yakın bir zamanda FDA’ da yeni ilaçlara lisans veren birimde raportör olarak çalışmaya başlayan ve o zaman 46 yaşında olan Dr. Frances Oldham Kelsey’in önüne gelmiş.  

İlacın güvenliği ile ilgili bazı veriler Dr.Kelsey’in dikkatini çekmiş ve Merrel firmasından özellikle ilaçla ilgili toksisite, dayanıklılık ve saflık konularında ek bilgiler istemiş. Bu yazışma ile Kelsey ile Merrel arasında mücadele başlamış olmuş. Merrel bilgi verdikçe Dr. Kelsey daha çok veri istemiş ve sonunda Merrel yetkilileri Dr.Kelsey’i patronuna şikayet ederek kendilerine küçük noktalar üzerinden bürokratik engel çıkardıklarını söylemiş. Sonraki yıllarda Dr. Kelsey bu dönemi anlatırken Merrel firmasının ruhsat almak için çok hevesli ve aceleci davrandığını, bu şekilde kendisi üzerinde baskı kurduklarını ve değerlendirme süreçlerini etkilemeye çalıştıklarını, kendisinin en başından itibaren firma yetkililerinin verdiği bilgiler konusunda şüphe duyduğunu, onlara güvenmediğini  söylüyor.

Dr. Kelsey’in Merrel’e olan direnişi sürerken şubat 1961’de İngiliz Tıp Dergisi’nde (BMJ), bir hekimin Talidomid’in bebeklerde kol ve bacak gelişimini bozduğunu belirten bir mektubu yayınlanmış ve bunu okuyan Dr. Kelsey, Merrel firmasına bu konuyu sormuş. Firma iç soruşturma başlattığını söylemiş ama Dr. Kelsey’in iddialarını yinelemesi üzerine  firma bu kez o klasik (bakınız sigara firmalarının akciğer kanseri konusunda söyledikleri) “Veriler bir sonuca varmak, karar vermek için yeterli değil” cevabını vermiş. İşte bu cevaptan tam 6 ay sonra ise Avrupa’dan “fokomeli epidemisi” ile Talidomid arasındaki ilişkiye ait raporlar gelmeye başlamış ve bir süre sonra Merrel firması Kevadon ile ilgili başvurusunu geri çekmiş. Böylece Avrupa’da binlerce bebek talidomid faciasından etkilenirken,  ABD’de yalnızca 17 bebek etkilenmiş.

Ülkemiz de Talidomid faciasından etkilenmeyen ülkeler arasındadır. Bunun sağlanmasında Ankara Üniversitesi Farmakoloji Profesörü Şükrü Kaymakçalan’ın toksisite çalışmalarını yeterli bulmaması  ve buna bağlı olarak ilacın ruhsat alamamasının rolü olmuştur. Yine aynı dönemde Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün’ün bu ilacın tavuk embriyosu üzerinde teratojenik etkisini Sağlık Bakanlığı’na bildirdiği bilinmektedir. Sonuç olarak ülkemiz bu faciadan o zamanki Sağlık Bakanlığı’nın iyi işleyen bir kurum olmasının katkısı ile kurtulmuştur.

Talidomid ile ilgili öykü sonraki yıllarda daha çok kurbanların verdiği mücadele üzerinde devam etmiş, birçok ülke hükümeti bu kurbanlara tazminat öderken Gruenenthal firması, o bilinen Alman soğukkanlılığı ile kurumsal sorumluluğunu reddetmeyi sürdürmüştür.

 

Frances Oldham Kelsey’in kahramanlığı

 

Bu öyküde görevinin gereklerini yapan bir  bilim insanı ile karşı karşıyayız ama dönemin koşulları ve ilaç endüstrisinin güçlü etkileri düşünüldüğünde başta zamanın Amerikan başkanı JFK olmak üzere hemen herkes, Dr. Frances Oldham Kelsey’i “ bir yeni ilaç değerlendirilirken olağanüstü yargıya varma kapasite sayesinde bir trajediyi önlediğini” vurgulayarak “Kahraman” olarak anmıştır. Sonraki yıllarda 45 yıl boyunca FDA’da çalışan ve yeni ilaçlara izin verilme süreci ile ilgili yeni bir birim açılmasına öncülük eden Dr.Kelsey, ruhsatlandırma protokollerinin hazırlanması gibi konularda en önemli figür olarak hayatını sürdürmüştür. Yaşamının son yıllarını doğduğu topraklarda Kanada’da geçiren Dr. Kelsey, Kanada’ya geç gelmesinden dolayı ancak bu ilkbaharda Kanada’nın en büyük onur nişanı olan “Order of Canada” ile ödüllendirilmiştir. Bu ödülün verildiği anlara tanıklık eden kızı Christine Kelsey, annesin kendisini hep Kanadalı hissettiğini  ve bu ödülü sağken almasından büyük bir sevinç duyduğunu söylemiş.

Talidomid kurbanları tarafından “ Bir kahraman, yol gösterici bir melek ve inanılmaz bir insan” olarak tanımlanan Dr. Frances Oldham Kelsey, bir insanın dünyayı değiştirebileceğinin kanıtı olduğu kadar,  gebelikte ilaç kullanımı konseptini tamamen değiştiren bir bilim insanı olarak da bilim tarihinin en müstesna bölümünde yerini alarak bu dünyadan ayrılmıştır. Bize düşen onu anlamak ve eseri önünden saygıyla eğilmektir.