Şükrü Hatun

15 Kasım 2024

Diyabet tedavisinde ergenlik çağında sensörlerin ödenmesine sınır getirilemez!

Sensörlerin sadece 14 yaş altı için SUT kapsamına alınması ve ergenliğin fırtınalı döneminde kesilmesi büyük hata olur ve bilimsel değildir

Sensörler konusunda SGK’da olumlu gelişme haberleri geliyor. Bunlara çok seviniyoruz ama bazı konularda gelen haberlerden de üzüntü duyuyoruz.

SGK’nın ilgili komisyonlarındaki tartışmalarda söylenen 3 noktanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz:

14 yaş sınırını kabul etmiyoruz

Çocukluk çağı kendi içinde görece sakin ergenlik öncesi ve fırtınalı dönem olarak bilinen ergenlik çağı olarak iki döneme ayrılır. Bu dönemin tip 1 diyabet yönetimi açısında kendilerine göre ayrı sorunları vardır. Örneğin küçük yaşlarda kan şekeri düşüklüğü ve dalgalı şeker seyri ile okulda yönetim önem taşır. Bu konularda sensörlerin değeri paha biçilmezdir. Glukoz düşük ve yüksekliklerinin önceden saptanmasını, önlem alınmasını sağlar ve uzaktan izlem ile ailerin endişesini yok eder. Ergenlik döneminde ise esas sorun, risk aldırmazlığıdır ve bu dönemde çocuklar şeker ölçmemeye, insülin dozlarını sık sık almamaya, düzensiz beslenmeye başlarlar. Bu nedenle de sık sık hastaneye yatarlar ve HbA1c ismini verdiğimiz metabolik kontrol parametresi yükselir ve komplikasyon gelişme riski artar.

Çocukluk çağı bir bütündür ve onları erişkin yaşama yolcu edinceye kadar korumak gerekir. Bu nedenle sensörlerin sadece 14 yaş altı için Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) kapsamına alınması ve ergenliğin fırtınalı döneminde kesilmesi büyük hata olur ve bilimsel değildir.

Yoksullar SUT kapsamı dışında tutulamaz

Sensörlere erişim konusunda adaletin/eşitliğin sağlanması dünyada en önemli konu başlıklarından birisidir. Örneğin İngiltere’de 2019-2020’de sensör kullanım oranı beyazlarda %20, Asyalılarda %11 ve siyahlarda %11 iken, 2023-24’te bu rakamlar sırasıyla %94, %94 ve %91 olmuştur. Bu çok önemli bir ilerlemedir ve uygar bir ülke olmanın gereğidir. 

Sensörler ve diğer diyabet teknolojilerine erişim bahsinde eşitlik (equality) yerine, adalet (equity) kullanmak daha iyi olabilir. Bilindiği üzere “eşitlik” kelimesi özellikle haklar konusunda eşit olmak olarak anlaşılsa da aslında 'aynılık' anlamına gelmektedir. Başka bir deyişle bu kavram, herkese aynı şeyi vererek adaleti teşvik eder. Bu yaklaşım ancak herkes aynı noktadan başlarsa etkili olur. Öte yandan, “adil” kelimesi adalet anlamına gelir ve daha çok herkesin eşit fırsatlara sahip olmasını sağlamakla ilgilidir. Yaşadığımız bazı koşullar katılımın önünde engel oluşturabilir; bu nedenle öncelikle adaletin sağlanması gerekir. Yani zor koşullarda olanların daha fazla desteklenmesi gerekir.

Eğer sensörler muhtaçlık kriteri taşıyan 7 bin çocuğu kapsam dışında tutulursa onlara karşı adil davranmak yerine, onlar bir kez daha mağdur edecek, adaleti sağlama konusunda bir adım atılmamış olacaktır. Oysa bu konuda tam tersi davranılmalı, örneğin bu grup için hem sensörler hem de pompalar tam olarak SUT kapsamına alınmalı yani pozitif ayrımcılık yapılmalıdır.

 

Otomatik insülin pompaları bir tedavi standartıdır

Günümüzde bütün tip 1 diyabetliler ve aileleri insülinsiz bir hayat ve bunun için de hücre tedavisi umudu ile yaşamaktadır. Hücre tedavisi için tünelin ucundaki ışık göründü denebilir ama bu tedavilere çok uzak olduğumuz bilinmektedir. Öte yandan “yapay pankreas” olarak bilinen ve sensör glukoz değerine göre insülin dozlarını her beş dakikada bir ayarlayan otomatik insülin pompaları hızla gelişmekte ve bir tedavi standartı olarak kabul edilmektedir. Bütün araştırmalar bu sistemler kullanıldığında ülkelerden ve yaş gruplarından bağımsız olarak HbA1c üzerinde eşit bir düzelme sağlandığını göstermektedir. Bu sistemler günümüzde insanın kendi pankreasına en yakın tedavi imkânı sağlamaktadır.  İngiltere bu konuda önemli bir adım atmış ve sensörleden sonra önümüzdeki 5 yılda bütün tip 1 diyabetlilere otomatik pompa sağlanmasını ulusal sağlık sisteminin bir kararı haline getirmiştir.

Ülkemiz diyabet teknolojilerini ödeme konusunda Avrupa’da en geride kalan ükedir. Ülkemizi bundan kurtamak için sensörlerle birlikte otomatik pompalar da mümkünse tam olarak, değilse en az %75’i karşılanmak üzere SUT kapsamına alınmalıdır. Bu yapılırsa diyabet tedavisinde bir reform yapılmış olacaktır.

Yarım iş, insanların gözünde yapılmamış gibi etki yaratır

İnsülin deyince akla hemen diyabetli çocuklar gelmektedir; çünkü çocuklarda görülen diyabet vakalarının %95’inden fazlasını, aniden başlayan, insülin salgılayan beta hücrelerinin “otoimmün saldırı” sonucunda zedelenmesi ile meydana gelen ve ancak insülin ile hayatlarını sürdürebilen tip 1 diyabet vakaları oluşturur. Hiç kuşkusuz, tip 1 diyabetlilerin yıldızının parladığı, hayatlarını belirleyen anlardan en büyüğü insülinin keşfidir. O günden beri, son 104 yılda tedavide birçok ilerleme olmuştur ama sensörlerin bulunuşu onlar için yıldızlarının parladığı ikinci en büyük anlardan birisidir.

Ülkemiz sensörler konusunda adım atarken yaş sınırı getitirir ya da yoksullar için ayrı düzenleme yaparsa, “bir işi yarım yapmış” olacak ve daha fazla memnuniyetsizlik yaratacaktır. Ülkemizin her yerinden binlerce Binlerce tip 1 diyabetli çocuk ailesi ile haşır neşir yaşayan hekimler olarak bu satırları yazma amacımız yetkililerin en doğru kararı vermesine yardımcı olmaktır.

Dileriz bu yıl bitmeden ülkemizi diyabet teknolojilerine adil erişim açısında Avrupa ülkeleri ile eşitleyen reform mahiyetinde bir adım atılır. O zaman hepimize hükümeti ve SGK yetkililerine alkışlamak düşer.

Prof. Dr. Şükrü Hatun kimdir?

Prof. Dr. Şükrü Hatun, 1959 yılında Kütahya Domaniç'te doğdu. Tıp eğitimini 1983 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara, Türkiye'de tamamladı. Mezuniyet sonrası Adıyaman'da mecburi hizmetini yerine getirdi.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlık eğitimini Ankara Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesinde 1990'da, Çocuk Endokrinoloji Yan Dal Uzmanlık Eğitimini Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 1993'de tamamladı. 1994 yılında doçent, 1999 yılında profesör oldu. 

1995-2016 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'nda çalıştı. Kocaeli Üniversitesi'nde Pediatrik Endokrinoloji programını kurdu. İki dönem anabilim dalı başkanlığı, 2012-2015 yılları arasında tıp fakültesi dekanlığı yaptı. 

2015 yılında bir süre North Carolina Üniversitesi Çocuk Endokrinoloji Bölümü'nde ziyaretçi profesör olarak bulundu. 

2016 yılından beri İstanbul'da Koç Üniversitesi'nde Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalı Başkanı olarak görev yapıyor.

Şükrü Hatun ve ekibi 1996 yılından bu yana diyabetli çocukların tedavisi, eğitimi, hakları, toplumun bilinçlendirilmesi ve diyabetle barışık yaşamaya odaklanan "Arkadaşım Diyabet Programı"nı yürütüyor.

Dr. Hatun, https://www.arkadasimdiyabet.com/ web sitesini kurdu ve 1997'den beri "Arkadaşım Diyabet İznik Kampı"nı yürütüyor, 2018'den beri de "Arkadaşım Diyabet Aile Kampı"nı düzenleyen ekibe liderlik ediyor.

Ekibinin de katkılarıyla diyabetli çocuklar, aileleri ve diyabet ekipleri için çok sayıda kitap yazdı veya çevirdi.

Türkiye'de uzun süre "Pediatrik Diyabet Grubu"na liderlik eden Dr. Hatun, arkadaşları ile "Pediatrik Diyabet Ekip Üyeleri Eğitim Kursları"nı başlattı, "Ulusal Çocukluk Çağı Diyabet Programı"nı hazırladı ve az gelişmiş bölgeler için diyabet kampları düzenledi.

Dr. Hatun'un diyabetli çocukların yaşamına yaptığı önemli katkılardan biri de "Okulda Diyabet Programı"nı başlatması. Bu program, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği ile iş birliği içinde geliştirildi. Bu proje ile çok sayıda öğretmen okulda diyabet bakımı konusunda eğitildi ve Millî Eğitim Bakanlığı tarafından "Okullarda Diyabetli Öğrencilerin Bakımı ve Desteklenmesine İlişkin Yönerge" yayımlandı.

1993 yılından itibaren Dr. Hatun ve arkadaşları tarafından diyabetli çocukların hakları ile ilgili savunuculuk çalışmaları başlatıldı ve bu çalışmalar sonucunda 1996 yılında glukometre stripleri geri ödeme kapsamına alındı.

Dr. Hatun ve ekibinin başlattığı yeni bir kampanya ise "Sensörler için parmağını kaldır" sloganıyla sensörlerin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından geri ödenmesine odaklanmıştır.

2014 yılında "Diyabetli Çocuklar Vakfı"nı kuran Dr. Hatun, çalışma arkadaşlarıyla birlikte çeşitli illerde "Arkadaşım Diyabet Buluşmaları" adlı eğitim toplantıları düzenliyor. Dr. Hatun ayrıca, diyabetin evdeki yükünü paylaşmaya odaklanan "Diyabet İçin HeForShe Programı" ile, "Diyabetli Çocukların Tedavisi ve Esenliği İçin On Temel Öneri" adlı bir program başlattı (2021).

Şubat 2023'te Türkiye'de yaşanan deprem felaketinin ardından Hatun, felaket bölgesinde yaşayan diyabetli çocuklar ve aileleri için bir destek ve dayanışma programı başlattı. Bu kapsamda ücretsiz kan şekeri ölçüm stripi desteği sağlandı. Ayıca deprem bölgesinden 51 diyabetli çocuk ve ailesi "Arkadaşım Diyabet Aile Kampı 2023"e ücretsiz katıldı.

İletişim Yayınlarından çıkan "Hekim Kendisini Tedavinin Bir Parçası Olarak Sunar" ve " İnsancıl Bir Tıp İçin Yazılar" isimli kitapları vardır.