Birçok insan için 14 Kasım sıradan bir sonbahar günüdür. Dünyadaki yüz binlerce diyabetli çocuk için ise 14 Kasım en az kendi doğum günleri kadar önemlidir; çünkü 14 Kasım, geçen yüzyılın başlarında (1921) insülini bularak onlara yaşamlarını armağan eden Kanadalı doktor Frederick Banting’in doğduğu gündür.
FrederickG. Banting, asistanı Charles H. Best, biyokimyacı James B. Collip ve fizyolog J.J.R.Macleod ilk kez 1921 yılında köpeklerin pankreasından insülini izole ettiler. Daha sonra ise ilk kez 23 Ocak 1922’de 14 yaşındaki Leonard Thompson’a insülin içeren serumu verdiler ve durumu ağır olan hastanın hızla iyileştiğini gösterdiler. Benzer şekilde Banting’e Amerika’dan tedavi olmaya gelen Elizabeth Hughes de insülin içeren serumla hızla iyileşti ve annesine yazdığı mektupta insülinin sağlığı üzerindeki etkisini “kelimelerle anlatılamayacak kadar harika” olarak niteliyordu.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu da 2007’den itibaren 14 Kasım Günü’nü resmi olarak “Dünya Diyabet Günü” olarak tanımıştır. Dünya Diyabet Federasyonu her yıl Dünya Diyabet Günü’nün temasını belirlemekte ve dünya çapında bu tema çerçevesinde aktiviteler yapılmaktadır. Dünya Diyabet Günü’nün sembolü ‘Mavi Halkadır’ (http://www.idf.org/bluecircle). ‘Mavi Halka’, yaşam ve sağlık döngüsünü anlatmakta, mavi renk ise gökyüzünün ve Birleşmiş Milletleri rengini sembolize etmektedir.
Diyabet, erişkinlerde daha sık olmak üzere her yaşta görülebilen ve yol açtığı komplikasyonlar nedeniyle çok önemli bir halk sağlığı sorunu olan bir hastalık olarak biliniyor. Genel olarak erişkinlerde şişmanlıkla bağlantılı olan Tip 2 diyabet, çocuklarda işe başından itibaren insülin tedavisi gerektiren Tip 1 diyabet görülmektedir.
Dünya Diyabet Federasyonu verilerine göre, dünyada 400 milyon kişinin diyabetli olduğu, her yıl 5 milyon kişinin diyabet nedeniyle yaşamını yitirdiği ve çoğunluğu komplikasyonların tedavisi için olmak üzere yılda 550 milyar doların diyabet için harcandığı tahmin edilmektedir. Ülkemizde ise 7 milyondan fazla erişkinin diyabet hastası olduğu, bir o kadar kişinin de diyabet gelişimi açısından risk grubunda olduğu tahmin edilmektedir. Özetle Türkiye'de erişkin her üç kişiden bir tanesinde diyabet hastalığı veya diyabet gelişimi açısından risk vardır. Ayrıca 20.000 dolayında çocuğun diyabetli olduğu bilinmektedir.
Tip 2 diyabet sıklığı bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde artmakta ve gelişen ekonomiler için en önemli kronik hastalık yükünü oluşturmaktadır. Oysa Tip 2 diyabet vakalarının % 70’ni, sağlıklı kahvaltı, lifli sebze, taze meyve suyu, tam buğday ekmeği, yağsız et, balık ve fındık tüketimi ve düzenli egzersizi içeren ‘sağlıklı yaşam tarzı’ ile önlemek mümkündür.
Çocuklarda Diyabet ve 14 Kasım Farkındalık Yürüyüşü
Ülkemizde her yıl 1700 civarında çocuğa Tip 1 diyabet tanısı konmaktadır. Diyabet erişkinlerde daha sık görüldüğünden, erişkinlerin hastalığı olarak bilinir ve çocuklarda, hele küçük çocuklarda görülmesi pek beklenmez. Bu nedenle bir çocuğa diyabet tanısı konduğunda başta aileler, yakınları ve komşular olmak üzere hemen herkes şaşırır. Bunun ötesinde birçok insan Tip 1 diyabeti dramatik bir durum olarak bilmekte, çoğu zaman çocuklara ‘acıyarak bakma’ ve bazen de onları dışlama eğilimi taşımaktadır. Oysa diyabetli çocuklar da kendi yaşıtları gibi her türlü yaşam aktivitesine katılabilir, eğitimlerini, spor yaşamlarını sürdürebilir, evlenebilir, çocuk sahibi olabilir ve yine herkes gibi mesleklerini başarılı bir şekilde yapabilir. Kendisi de Tip 1 diyabetli hekim olan Prof. Dr. Oğuzhan Deyneli bu yaklaşımı “Eğer biz diyabetimizle gerektiği kadar ilgilenirsek sorunsuz ve başarılı bir hayat sürdürebiliriz” sözleri ile ifade etmektedir. Bir çocuk diyabet olduğunda en önemli konu üzüntüleri bir an önce geride bırakıp diyabetle barışık, diyabet tedavisinin gereklerini yerine getiren bir hayatı organize etmektir. İşte bu mesajı topluma vermek ve çocuklarda diyabet konusunda farkındalık yaratmak için 14 Kasım 2015 Cumartesi Saat 14.00’da Kocaeli’de bir yürüyüş düzenlenmiştir.