Süheyl Aygül

09 Kasım 2016

Kariyerizm

Düşünerek ve kalbinizle onaylayarak yaptığınız her şey bir gün mutlaka size geri dönecektir!

Amerikalı efsane oyuncu, şarkıcı ve model Marilyn Monroe (1926-1962) "Kariyer yapmak harika! Ama soğuk gecelerde kariyerinize sarılıp yatamazsınız" diyerek Kariyerizm'in yaklaşan ve yükselen ayak seslerini yıllar öncesinde hissederek kariyeristleri uyarmaya çalışmış olsa da bugün de bu uyarının pek dikkate alındığı söylenemez.

Kariyerizm; kariyer yapmayı en yüksek amaç olarak gören düşünce sistemidir.

Kariyerist; kariyerizm öğretisine sıkı sıkıya bağlı olan kimsedir.

Kariyeristler  yol aldığı rayların ulaşabildiği bir destinasyonda park etmek, bir yerlere bir şekilde demir atmak ve kök salmak ihtirası, soğan başı da olsan fark etmez diyen çılgın bir baş olmak arzusu, "bir şey katmasan da yine de talepkar ol" ısrarcılığı, "bir şekilde bir yere gel ama nasıl gelirsen gel kolaycılığı" bu anlayışın amansız kurallarını oluşturuyor.

Kariyerizm'de  kapitalist, komünist, liberal, muhafazakâr  olunması fark etmemektedir. Bu yeni “izm” değil bir kaç eğilimi; bütün eğilimleri, grupları, fraksiyonları tek bir bayrak altında birleştirip hedefe ulaştıracak farklı rayların tam ulaşım  merkezinde yer alıyor. Kariyerizm'in “yüce değerler” şemşiyesi açıldığında bütün o eski “izm”ler buna ulaşmak adına bir koşucunun yarışmacı duygusuyla her şeyden sıyrılarak gelip ona sığınması ve şekil alması gerçekten şaşırtıcıdır.

Marilyn Monroe'nun dediği gibi günümüzde kariyerist sınıfın ideolojisinde; hayat, kariyerizm ve konformizm'den ibaret. İdealizmin zamanla kariyerizme dönüşmesi ve insanların konformizimle beslenerek gözü kapalı bir şekilde yaşamaya devam etmesi çağımızın en büyük dramlarından birisidir şüphesiz.

Kariyeristler için hayatta en önemli amaç bir yere gelmek (kariyerizm) ve  girdiği kabın biçimini almak (konformizm)dir.  Konformist olunca da hayatın artık içinde yer aldıkları kabın içinden gördükleri  kadarından ibaret olduğu ve çalıştığı kurumun veya kutunun çitleri dışında bir hayat olmadığı konusundaki afyonu gönüllü olarak içlerine çekmekte tereddüt etmezler.  Kendilerinden ve şeklini aldığı kutudan başka bir şey  düşünmez, kendilerini gerçekleştirmek, insanların hayatlarına değer katmak veya insanlarda fark yaratmak peşinde koşmazlar. Varsa yoksa kendileri ve içinde yer aldıkları konfor alanı ve eko-sistemdir önemli olan.

Oysa ki hayatın gerçekleri farklıdır. Kariyerizm ve konformizm doğru idealler olsaydı; günümüzde bu kadar insan parçaları kaybolmuş puzzle (yap-boz) gibi kimi ruhunu, kimi aklını, kimisi de kalbini arıyor olmazdı. Tarihte adı geçen bilim insanları, iş insanları, sanatçılar, devlet adamları, sporcular, askerler gibi önemli profillere baktığımız zaman, hepsinin ilk ve ortak özelliğinin her şeyden önce "düşünen insan" olduğunu ve farkındalıklarının yüksek olduğunu görmemiz mümkündür. Çalışma hayatını, kariyeri anlamamız için öncelikle insan denen varlığın temel varoluşuyla ilgili ilkeleri üzerinde düşünerek bir saptama yapmamız gerekiyor.

Kariyerin beş ayrı boyutu vardır. Para kazanmak, statü sahibi olmak, fark yaratmak, tutkularınızı gerçekleştirmek, yeteneklerinizi kullanmak. İlk üçü "sahip olmak", diğer ikisi "var olmak" ile ilgilidir. Sahip olmak durumu hiç bir zaman kişinin kendisi değildir.Bu biçimiyle hayatın her aşamasında kaybetme olasılığını içinde barındıran bir durumdur.  ''olmak'' ise her şeyi kuşatıcı bir bütünlüğe ulaşmaktır.

Şöyle bir soru soracak olursak; "Her heykel yapan kişi sanatçı mıdır?", "Sanatçıyı sanatçı yapan aslında nedir?" Heykel yapan kişi aslında heykel yapma eylemini gerçekleştiren kişidir. O bir heykel yapandır. Ancak, heykel yapıp, yaptığı işin üzerinde düşünen, heykeli neden yaptığının, kimin için yaptığının, heykel iyi yapanın ne olduğunun ve benzeri onlarca soru üzerinde düşünen ve ürettiği fikirlerle bu kez yine ve yeniden heykel yapmaya girişen kişi, işte "sanatçı" budur ve gerçekte iyi iş yapan ve işi iyi yapan da bu insandır.

Düşünen bir insan olarak, özünüzle bağlantı kurarak değerlerinizi, güçlü yönlerinizi ve tutkularınızı belirleyerek ne istediğinizi bilmek ve bunları harmanlayarak kariyer hedefinize doğru yol almanız varoluşunuzun esasıdır. Tüm değerlerinizden soyunarak, sadece bir yere baş olmak arzusu ile düşünmeksizin kariyerizm dalgalarının ortasına balıklama atlarsanız, ihtiraslarınızla sürüklenerek konformizm limanında park edersiniz. Sonrasında da yanılsama içinde yaşayan yalnız bir varlığa dönüşürsünüz. Rolünü oynadığınız sanal kişiyi başarılı olabildiğiniz kadar dış dünyaya iletirsiniz ama hiç bir zaman var olamazsınız. Özünüzle desteklenmeyen hedefleri vurduğunuzda onları bomboş ellerle ve kalplerle karşılamak zorunda kalırsınız. Başarı güzeldir ama oyunun asıl amacı anlamdır. Amaç; "var olmak", her şeyi kuşatıcı bir bütünlüğe sahip olmak, çalışmada özne olmaktır. Mühim olan "bir şey olmak" değil, "birisi olabilmek" tir.

Kuşatıcı bütünlük derken unutmamalı ki;

- Sadece güçlü yönlerinizin (yeteneklerinizin) peşinden giderseniz makine olursunuz.

- Sadece tutkularınızın peşinden giderseniz insanlıktan çıkarsınız.

- Sadece değerleriniz peşinden giderseniz vahşi ormanda ceylan masumiyetinde kalırsınız

Doğru bir kariyer için güçlü yönlerinizi ve tutkularınızı belirleyin değerlerinizle onay verin ve hedefinizi belirleyin, hedefinize doğru ilerlerken yol boyunca karşılaştığınız ve çalıştığınız insanlarla ağ değil bağ kurarak, kalplerine dokunarak, onlara katkı sunarak ilerleyin varacağınız destinasyon kendiniz olacaktır. Düşünerek ve kalbinizle onaylayarak yaptığınız her şey bir gün mutlaka size geri dönecektir!