Süheyl Aygül

17 Ocak 2018

Altın küpeler...

Sadece istemeniz veya bilmeniz de yetmez. Bunun için mücadele edeceksiniz

Geçenlerde bir üniversiteye söyleyişi için gittik.

Gençlerle hayallerini, kariyer planlarını, beklentilerini, umutlarını ve başarıyı konuştuk.

Her şeyin hapına, konsantresine, kısa yoluna o kadar odaklı ki gençlerimiz gene lafı döndürüp dolaştırıp "altın küpeler"i sordular.

"Küpeleri satın almanız yetmez. Küpeler ancak hayata taşıdığınızda altına dönüşerek sizi parlatırlar"

Diye cevap verince de bu kez "Hayata nasıl taşırız?" sorusu gelmekte gecikmedi.

"Hayatta her şeyin bir bedeli var. Ödenmiş veya ödenecek.

“Ne istediğinizden çok nelerden vazgeçmeye hazırsınız?" diye sordum.

Kocaman bir sessizlik hakim oldu.

Herkes her şeyi istiyor ama bir şey vermeye gelince herkes sessiz kalıyordu.

Hepimiz sonuçlara aşığız... Süreçlere değil...

Sadece zirveleri hayal etmekten hoşlanıyoruz...

Hep ödülün peşindeyiz, mücadelenin değil...

Yabancılar bunu "no pain, no gain" diye çok iyi özetliyorlar.

Hiç bir şey ayağınıza gelmez veya birleri size getirip onu vermez.

Sadece istemeniz veya bilmeniz de yetmez. Bunun için mücadele edeceksiniz.

Başarıya uzanan yol engebelidir ve utançla döşenmiştir.

Peki bu mücadele/yolculuk nerede başlıyor, süreçler nerelere kadar uzuyor?

Dilimiz döndüğünce bir düzine bildiğimiz örtük bilgiyi anlatmaya çalıştık.

1 - Kendinizi tanıyın. "Ben kimim?" sorusunun cevabını mutlaka bulun. İster kişilik envanteri, ister mesleki eğilim testi doldurun, isterseniz etrafınızda sizi tanıyan, yaşam perspektifi sizden daha geniş ve menfaati olmayan, gelişiminize yapıcı katkı sunmak isteyen birilerine sorun, isterseniz profesyonel bir koç veya mentor bulun ama muhakkak geri bildirim alın. Siz de bu arada boş durmayın bir günlük tutup duygu, düş ve düşüncelerinizi yazarak duygularınızda bir yön var mı bunu saptamaya çalışın. Ve en önemlisi bunun sürekli kendini yenileyen bir süreç olduğunu unutmayın… Öz-farkındalığınız yüksek olsun, eğilim ve yetkinliklerinizi ortaya koyun.

2 - Hayatınızın sorumluğunu alın. Nerede doğduğunuz, hangi iklim, coğrafya, aile, kardeş sayısı, sırası eğitim olanakları, şans önemlidir ama bir noktaya kadar. Pokerde şans her zaman bir bileşen olsa da, uzun vadede oyunun sonucunu belirlemez. Elinde korkunç kartlar olan biri, çok iyi kartları olanı yenebilir. Bu oyuncunun oyun süresince yaptığı seçimlerle ilgilidir. Kültürümüzde sorumluluk ve suç her zaman kol koladır. Ama aynı şeyler değildir. Suç geçmiştir. Sorumluluk şimdiki zaman. Mutsuzluğunuzun nedeni birden çok kişi ve şey olabilir ama sizden başka kimse mutsuzluğunuzdan sorumlu değildir. Çünkü şeyleri nasıl gördüğünüzü, nasıl tepki verdiğinizi, nasıl değerlendirdiğinizi siz seçersiniz. Hayatta başınıza gelen yüzde ondur ancak ne tepki verdiğiniz ise diğer yüzde doksanı temsil eder. Nerede yaşayacağınızı, ne yapacağınızı ve kiminle yapacağınızı siz belirleyin. Bunlar algoritması olmayan işlerdir ve seçimleri sizin yapmanız gerekir.

3 - Pozitif olun. Dışsal iklim kadar içsel iklim de çok kritiktir. Tekamülü gerçekleştirmek için en önemli şey "pozitif titreşim"dir. Negatif bir duygudan yola çıkarak pozitif bir durum yaratmak mümkün değildir. Asık bir surat sizi esir almışsa, yazgınız tarafından ele geçirilmişsiniz demektir. Gülümsemek için on kasa ihtiyaç duyarken kaşlarınızı çatmak için yüzden fazla kasa ihtiyacınız vardır. Aristoteles insanı "animal ridens" yani "gülen hayvan olarak" olarak tanımlar. Ancak gülümsediğimizde insana benzeriz. Gülümsediğinde güzelleşmeyen bir yüz hiç göremezsiniz. Duygularımız virütiktir. Sadece bir gülümsemeyle başlayacak pozitif duyguların görünmeyen tutkalının insanları nasıl birleştirdiğini anlayamazsınız. Neyi çağırırsanız o gelir sizi bulur. Hayat bir yankı vadisidir.

4 - Her şeyi biraz bilin ama bir şeyi çok iyi bilin. Zamanın ruhunu iyi yakalayın. Neyiniz eksik diye değil; neyiniz hâlâ kaybolmamış diye bakın. İki veya üç alanda dikeyleşin. Güçlü yönlerinizi iyi tespit edip, onların üzerine hayatınızı inşa edin. Dünya vatandaşı olun. Dünyada olup biteni öğrenebilmek için teknoloji kullanın, İngilizceyi bilin. Başarılı olmak için dış dünyadaki konjonktürel eğilimleri izleyin, içinizdeki yetkinliklerinizi geliştirin. Doğru eğilim, doğru eğitim ve üstüne koyacağınız on bin saat ile başarılı olamayacağınız iş yoktur.

5 -Yönünüzü bilin. Sürece tutkuyla odaklanın. Şimdiyi anlayın geleceği tasarlayın. Güçlü yönleriniz ve tutkularınızla birleştireceğiniz bir mavi aleviniz ve vicdanınızla onay verip yürüyeceğiniz bir yönünüz olsun. İlerlemek kolaydır. Yeter ki yön olsun. Büyük iş yoktur. Ķüçük işleri büyük tutkuyla yapmak vardır. Ne ittikçe giden el arabası, ne çektikçe gelen at arabası olun. Kendi gücünüzle ve tutkunuzla hareket eden otomobil olun. Kendi otobanınızı bulun ve hız yapın. Tutkuyla yaptığınız işlerde zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.

6 - Hesaplı risk alın. Çocukken defalarca düşerek yürümeyi öğreniriz. Çocuklar yüzlerce kere düşüp canı acır. Ama çocuklar durup da, “Bu yürümek bana göre değil sanırım, pek beceremiyorum” demez. Başarsızlıktan kaçınmayı hayatımızın ileri aşamasında katı eğitim sistemi ve ebeveynler bize öğretir. Bu nedenle hep kaygı vardır. Kendinizi keşfetmek konusunda risk almaktan çekinmeyin. Hayatta en büyük risk hiç bir zaman risk almamış olmaktır. Başarısızlık ilerlemedir. Gerektiğinde yönetici, meslek, sektör, kariyer, şehir, ülke değiştirin. Ama bu sizin ve çevrenizin ekolojisini bozmadan yapılması gerektiğini de unutmayın. Attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değsin.

 

7 - Zamanı ve enerjinizi etkili kullanın. Haftada 47 saat, yılda 47 hafta, toplamda 47 yıl ortalama işyerlerinde geçireceksiniz. Bunlar birbirleriyle çarpıldığında, hayatları boyunca insanlar yüz bin saatten fazlasını yani gözlerinin açık uyumadıkları zamanın çoğunu işyerlerinde geçiriyorlar. Doğru kullanmazsanız zamanın hızla kanatlandığını görürsünüz. Bir anlamda zaten bir kova suyun içine elinizi sokup çıkardığınızda oluşacak boşluk süresi kadar evrende yer tutuyor insan. Bu kısa sürede marifet zaman torbasının içini en iyi şekilde doldurmak, denize bırakılmış balık gibi kaybolup gitmemek olmalı. Günde 24 saat var. Kimsede 24.5 saat değil. Zamanı yönetemeyiz, zaman biriktiremeyiz, sadece etkili bir şekilde harcayabiliriz. Zaman ve enerjinizi birbiriyle uyumlu yön, hedef ve süreç için kullanın.

8 - Kendi sesinizi, doğru bilinç seviyesini bulun. Belli bir tecrübe ve farkındalık sürecinden sonra kendi liderliğinize soyunun. Her şeyden şikâyet eden kurban psikolojisine girmeyin. Değişime direnen, bulunduğu kabın şeklini alan konformist de olmayın. Konfor alanının genişleterek durumları ve insanları kontrol etmeye çalışan kontrol hastası ise hiç olmayın. Bu üç bilinç seviyesinden uzak durun, değerlerinizin rehberliğinde ilerleyin ve iç sesinizi bulun. Yaşamda kontrol edilmesi gereken tek şeyin kendi düşüncelerinizin olduğunu bilin ve düşüncelerinizin değiştikçe etrafındaki olay ve kişilerin de kendi düşüncelerinin yönünde değiştiğini fark edin. Karakterinizi kariyerinize katın, potansiyelinizi performansa çevirmeye çalışın. Kendi iç sesinizi bulun, hayat başkasının sesi olmak için çok kısa!

9 - Kendinizi aklınızla başkalarını kalbinizle yönetin. Duygusal zekanıza yatırım yapın. Analitik zekanız size iş bulur ama duygusal zeka noksanlığı nedeniyle işten ayrılır veya başarılı olamazsınız. Farkı yaratan sizi başarılı kılan lider veya girişimci yapan hep duygusal zekanızdır. Duygu ile davranış arasına aklınızı koymayı bilin. Bu öz-yönetimdir. Hayat ile kalbiniz arasına bir şey koymayın. Esnek ve yapıcı olun. Hiç bir şey yapamıyorsanız gidin bir parkta veya işlek bir caddede bir sandalye çekip oturun. İnsanları bol bol gözlemleyin. İzin verirseniz duygularınız yönü, aklınız yolu bulur. Empatiniz yani sosyal farkındalığınız, ilişki yönetiminiz güçlü olsun. Analitik zekanızı duygusal zekanızla güçlendirip dengeleyin. Duygusal zeka geliştirilebilir, öğretilebilir, öğrenilebilir unutmayın.

10 - Görünür ve ahenkli olun. Var olmak algılanmış olmaktır. Sahici olun. Varoluşunuzla, iç sesinizle, düşünce ve davranışlarınızla bütünsel anlamda tutarlılık içinde olun. Bir insanın düşünce ve duyguları arasında uyum yoksa çocuklar bile bu ahenksizliği kolayca yakalar.

11 - Ağ değil, bağ kurun. Sosyal medyada binlerce kişiyle ağ kurarak kendisine net-work oluşturduğunu ve takipçileri olduğunu sanan insanlar var. Örümcekler ağ kurarak, insanlar bağ kurarak büyürler. Bunun yolu da kalplere dokunmaktan geçer. İlişkiler güvenle sağlamlaşır. İnsanların güvenini onların sizin için neler yapacağını sorarak kazanamazsınız. Gerçek bağ kurmak için altın kural; ne kadar talepkâr olduğunuz değil, ne kadar cömert olduğunuzdur. Almadan önce vermek her zaman iyidir. Kendi sesinizi bulduktan sonra diğerlerinin sesini bulmalarına ilham olun.

12 - Sonsuz öğrenci olun. Yeni dönemin en önemli yetkinliği "evrilebilir olmak" tır. 21. yüzyılın cahilleri okuma yazma bilmeyenler değil yeniden öğrenmeyen ve unutmayanlar olacaktır. Sorular aynı kalsa da cevapların sürekli değiştiği bir dünyada yaşıyoruz. Öğrenince "yanlıştan" "doğruya" gitmeyiz. Yanlıştan biraz daha az yanlışa gideriz. Bir şey daha öğrenince, daha az yanlıştan biraz daha az yanlışa ve yine öğrenince biraz daha az yanlışa bu böyle devam ede gelir. Sürekli hakikate ve kusursuzluğa yaklaşma eylemi içindeyizdir, ama asla hakikate ve kusursuzluğa yaklaşamayız. Büyümek sonsuz tekrarlayan bir işlemdir. Her dört ayda bir neye başlamalıyım, neyi bırakmalıyım, neyi daha iyi yapmalıyım diye düşünmelisiniz.

13 - Başarı kavramı değerleriniz üzerinden tekrar düşünün. Herkesin "kendisini çalıştığı işyeri ile ifade ettiği" bu dünyada; gerçek başarı nedir? Sıklıkla gülmek ve derinlemesine sevmek, akıllı insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmak, güzeli sevmek, herkesteki en iyiyi bulmak, karşılık düşlemeden kendiliğinden vermek, birinin sizin varlığınızdan ötürü rahat nefes aldığını bilmek, dünyanın iyileşmesine katkıda bulunmak da başarı sayılabilir mi? Başarı aslında görecelidir ancak saydığım öğelerin hepsi iş yerinin dışında bulabileceğiniz gerçeğini de unutmamanızda yarar bulunmaktır. Başarı hayatın herhangi bir döneminde sahip olacağınız ve herhangi bir döneminde kaybedeceğiniz bir şey olmaktan öteye geçip sizi var edecek bir şey olmalıdır. Değerlerinizin doğru seçin ve rehberliğine güvenin. İnsan kendini seçer unutmayın.