Adamın biri ölmüş, cennete gittiğinde sormuşlar: Merak ettiğin ne var?
Adam demiş ki; hep merak ederdim şu dünyada resme en büyük yeteneği olan ressam kimdi?
Getirmişler önüne, cılız, sersefil birini.
Şaşırmış adam ve sormuş: Bu mu en yetenekli ressam?
Evet demişler, çok yetenekliydi, hem de herkesten çok...
Ama o bunu fark etmedi ve fark edilmedi de...
Yokluk içinde yaşadı ve öldü!
Yetenek ağaçlarda yetişmiyor gerçekten.
Yetenek bir anlamda Tanrı'nın diplomasıdır!
Tolstoy'a göre yetenek: "Zekaya ve kalbe bağlı olmayan doğuştan bir özelliktir.”
Nabakov ise ''Edebiyat için tek geçerli bir okul vardır; yetenek'' demiş.
İster sanat ister edebiyat olsun tüm dallarda yetenek gerçekten elmas değerindedir...
Tabi fark edildiği sürece...
İki türlü yetenek vardır.
Doğuştan gelen ve varlığı ile daha küçük yaşlarda göz kamaştıran yetenek, hazır işlenmiş elmas (Gift). Diğeri ise, doğuştan geldiği şüpheli olsa da varlığı hep bilinen ve hissedilen yetenek, işlenmesi gereken elmas (Performance).
İkinci tür yetenek, daha geniş alanlarda kullanılabilir. Kişinin bilim konularından biri veya birkaçı ile ilgili olduğunu varsayalım. Bu kişi, kendini işlemediği sürece bu bilim dallarıyla ilgili yetenek denecek bir şey yaratması mümkün değildir.
Sanat dalları ile ilgili yetenek de aynı çeşit bir işleme süreci gerektiriyor.
Spor dalları küçük yaşlardan başlayan çalışmalar içerdiği için genelde birinci tür yetenek daha çok tercih ediliyor. Ancak, ikinci tür yeteneğin de spor dallarında başarılı olduğu birçok örnek var.
Birinci tür yetenek evrenseldir, her zaman diliminde aynı olduğu için evrenseldir. Sanata yetenekli bir insanı bin yıl geriye de götürsen, bin yıl ileriye de alsan o insan yetenekli olduğu için o sanatı icra edecektir. İkinci tür yetenek ise işlenmesi gerektiği için bulunduğu zamanın koşullarına göre yetenekli olduğu işte ancak yeteneğini performansa dönüştürebilecektir. İkinci tur yeteneği ortaya koyma işlemi dönemin koşullarına göre şekilleniyor. Bin yıl öncesinin veya sonrasının koşullarına göre işlenmiş birinci tür yetenek olmuyor. Ancak yaşadığı hayat boyunca kendini ve yeteneğini devamlı geliştirmesi halinde ikinci tur yeteneğin birinci tür yeteneğin evrenselliğine yetişmesi mümkün olabiliyor.
Tarih boyunca herkes yeteneğin peşinde olmuştur. Potansiyel taşıdığı düşünülen üstün yetenekli insanlar Selçuklu Devleti’nde ''Gulamhane'', Osmanlı İmparatorluğu döneminde ''Enderun'' adı verilen saray mekteplerinde özel olarak toplanmış. Alınacak bu kişilerin secimi kadar eğitim verecek kişilerin seçimi de eğitim malzemelerin seçimi de oldukça hassas gerçekleştirilmiştir.
Günümüzde de rekabet artık en büyük silah olan yetenekler üzerinden sürdürülmektedir. Bu, siyasette bile geçerlidir. Meksika’da 15 kişilik hükümetin 11 bakanının bulunması için Cumhurbaşkanı tarafından head- hunter firmalara başvurulması ve sonuç alınması yetenek seçimlerinin stratejik önemini ortaya koymaktadır.
Herkes doğru seçme yerleştirme araçlarıyla; yüksek potansiyelli, gelecek vaad eden, yaratıcı, yenilikçi ve katma değer katacak yetenekleri kurumlarına çekebilmek, bunların arasında en yetenekli olanları seçebilmek, onları doğru yerlerde konumlandırmak ve ellerinde tutabilmenin sürecin başarısı için en stratejik ve kritik nokta hale geldiği konusunda artık hem fikirdir. Ancak uygulamanın pek aktarıldığı gibi olduğunu söylemek mümkün değildir. Ülkemizde en yaldızlı kurumlar bile secim yaparken doğru aday seçmek konusunda dünya çapındaki üniversite mezunlarını dahi IQ testlerine tabi tutup, adayın cevaplarından ziyade testteki yanlışlarını tespit ederek geri döndüklerinde bile gerekli mesajı almakta ediyorlar maalesef. Bu tür parlak yetenekler istihdam edilse dahi, doğru yerlerde konumlandırılmamaları halinde entelektüel sermayelerini iç ve dış müşterilerine, piyasaya ulaştırmakta sorun yaşayabiliyorlar. Kısaca, bir tarafta herkes ağaca tırmanmak için sincap bulmaya çalışırken, diğer tarafta kümeste tutulan sincap konumunda birçok yetenekten de bahsetmek mümkün...
Apple'ın kurucusu Steve Jobs, '' Biz zeki ve yetenekli insanları ise alıp onlara ne yapmaları gerektiğini söylemedik. Onlar bize ne yapmamız gerektiğini söyledi.'' söylemiyle yetenekli insanların başarıya giden süreçteki stratejik rolünün altını çizmektedir.
Yetenekli insanların sincaplar gibi kümese kilitlenmeleri sıklıkla karşılaşabilecekleri bir piyasa gerçeği olması kadar yeteneklerin de farkındalıklarını yüksek tutmaları dışarıyı dinledikleri kadar kendi içsel seslerini de her zaman kulak vermeleri gerekir.
Yazıya bir ressamla başladık son sözü de ünlü bir ressamın ağzından söyleterek bitirelim:
''Babam bana küçükken askerliği seçersen General, rahipliği seçersen Papa ol dedi. Ben resmi seçtim ve Picasso oldum.''