Süheyl Aygül

25 Ağustos 2017

Adayı gözünden tanırım!

Yetenek performansa dönüşmeden anlaşılmaz

Türkiye'de adayı bir bakışta gözünden tanıdığını ifade eden yöneticiler ile ilgili bir araştırma yapılsa sonuç ne çıkardı acaba?

Şüphesiz çok fazla...

Bir verimlilik toplantısı veya operasyonel bir konu olunca görüşmeye katılım konusunda çok kimse iştahlı davranmaz. Ancak, konu aday seçmeye gelince herkes adeta bir insan kaynakları uzmanı olur. Ve bu konuda kendisine ve seçme yeteneğine çok güvenir nedense...

Aslında, bu şekilde kendini konumlandıran insanlara iyi davranmak gerekir. Kimseye zararı olmayan, naif insanlardır...

İşin doğrusu, hiç kimse kendisini "insan sarrafı" zannetmek yanılgısına düşmese iyi olur. Zira, insan sarrafı yoktur; insanları "gözlerinden tanıdığını" zannedip ömür boyu yanılmaya mahkum olanlar vardır.

Her insan bir okyanustur. Bir iki damlasına bakıp karar veremezsiniz.

Yetenek performansa dönüşmeden anlaşılmaz.

Muhakkak bir şey anlamak istiyorsanız bir saati geçmeyen mülakatlarda adayların "niyetini" anlamaya çalışmakta yarar bulunmaktadır.

Son zamanlarda piyasada inanılmaz "değerlendirmeci hatalarına" rast gelmeye başladık.

Çok değerli, yıllardır bildiğimiz, başarı öykülerine tanık olduğumuz adayların mülakatlarda değerlendirmeciler tarafından çok kolay elenir hale geldiğini ve hatta görüşmelerden son derece olumsuz duygular ve hayal kırıklıkları ile ayrılmasına tanıklık eder olduk.

Yazılarımda ve derslerimde her daim işe alımlarda "Karakteri işe al, yeteneği eğit" derim. Ancak, geçenlerde duygusal zekası yani farkındalığı çok yüksek bir danışanım dedi ki;
"Realite hiç de öyle değil Süheyl bey, "Görüntüyü işe al, imajı yönet" devrinde yaşıyoruz"

Bu nedenle profesyonel veya olmayan ama değerlendirmeci, karar verici konumundakilere dikkat edilmesi gereken konuları tekrar hatırlatmak için bir yazı kalem almak ihtiyacı hasıl oldu.

Güçlü bir örgütsel performansın kaynağı doğru insanları seçebilme yeteneğinde yatar. Doğru adayı seçmek, zamandan tasarruf etme sürecidir. Ancak, kötü seçim sadece zaman kaybı değildir. İşverenlerin yıllar boyunca parasını, yarıştaki gücünü, pazardaki payını , çalışanının da moral ve motivasyonunu kaybetmesine de neden olur.

Seçim yapmak aslında bir tahmindir. Mülakatta karşınıza gelen adayı değerlendirerek tahmin etmeye çalışırsınız. Yani neticede insan tahmin etmeye çalışıyoruz. Doğru tahmin için hangi değerlendirme aracını kullanırsanız kullanın, yaptığınız tahmin bir matematik hesabının netliği ve kesinliğinde olmayacağı aşikardır. Genelde tahmine en çok yaklaşan araç "Değerlendirme Merkezleridir". (Kurumun parası ve zamanı varsa) Onun hemen arkasından "Yapılandırılmış Mülakat" gelir. (Sorular iş analizinden elde edilir, standart sorular olmalı ve sistematik bir puanlama sistemi olmalıdır) Ama hiç biri adayı yüzde yüz doğru tahmin etmemizi sağlayamaz. "Kişilik Envanterleri" de kullanılabilecek araçlardan biridir ama o da eninde sonunda maliyettir.

Tüm bu araçlara rağmen genelde karar vericilerin en çok tercih ettikleri belirleyici ve merkezi rolü inkar edilemez olan, yüz yüze yapılan "İş Görüşmeleridir".

Yetenekler havada uçuşan, koklayabildiğimiz ama tutamadığımız bir toz bulutudur. Onları ete, kemiğe büründürmek için bir çok seçim yöntemi kullanılsa da en çok rağbet edilen ve sonuç alınan yöntem 'İş görüşmeleridir'. Doğru ve sağlıklı iş görüşmeleri yürütmek bir anlamda sanattır.

Mülakatlarda sık yapılan hatalardan yola çıkarak değerlendirmecilere anımsatıcı tavsiyelerimizi aşağıda sunmaya çalıştık.

İş görüşmesinin sonu, diyalogun sonu değildir. Tam tersine iş görüşmesinin sonu, uzun süreli bir diyalog ve aday ile şirket arasında ilişkinin başlangıcıdır.

Adaylar bu konuda fillere benzer, değerlendirmeciler ise balıklara. Adaylar, görüşmedeki tüm ayrıntıları, hayatları boyunca fil hafızalarına yerleştirip yıllar boyunca zihinlerinde tutarken, değerlendirmeciler balık gibi unutup zihinlerinin derinliklerine gömerler.

İlk izlenim mülakatçı için ne kadar önemliyse son izlenim de aday için de o kadar kritiktir. Tıbbi testler ve tahliller için geçerli olanlar mülakatlar için de geçerlidir. Hatıralar son derece güçlü bir şekilde son anlardaki izlenimler ile renklenip, şekillenir güçlü ve kalıcı iz düşümleri bırakır.

Değerlendirmecinin meraklı, doğru soruları soran (klasik sorular dışında, karakter, kariyer, yetkinlik, yaratıcı ve izleme soruları), etkin dinleme yapan ve en önemlisi öz-farkındalığı ve sosyal farkındalığı (empati) olmalı öz-yönetim ve ilişki yönetimi konusunda başarılı olmalıdır.

Duygusal zekası olmayan değerlendirmecinin (öz-farkındalığı olmayanın) başkasını fark etme şansı da pek yoktur. Duyguları görmezden gelerek insan merkezli iletişimleri yürütmeye çalışmak veya seçimler yapmak sonuçta tek gözle bakarak karar alıyor olmaktır.

Eğer bu özelliklere sahip değilseniz ve bu kadar şeyi kim yapacak derseniz bu konuda profesyonel değerlendirmeci bulun. Kurumunuza zaman, para ve itibar kazandırın.

Son söz olarak otuz yıllık iş hayatımın bana öğrettiği en önemli kuralı söyleyerek bitirelim.

"İyi işler, iyi ruhlarla yapılır"