Süheyl Aygül

27 Şubat 2014

1'in tılsımı

Saat 11.00 civarı oldu. Işıklı, harika bir gün bugün. Yeniköy Emek Kafe'nin en keyifli koordinatlarında denize sıfır konumda klasik Emek lezzeti menemen ve demli çay ritüeli yaşamaktayım.

Saat 11.00 civarı oldu. Işıklı, harika bir gün bugün. Yeniköy Emek Kafe'nin en keyifli koordinatlarında denize sıfır konumda klasik Emek lezzeti menemen ve demli çay ritüeli yaşamaktayım. Kış güneşi eksik dişleriyle hafif hafif ısırmaya devam ediyor. Gözlerimi kırpıştırıyor bazen.  Güneş gözlüğü yanımda yok ama başka güneş de yok diyorum içimden bu aylarda. Mecburen zevk almaya çalış diyorum ruhuma. Rıhtıma yanaşan motorların tartarları ve karşıdan gelen lodos esintisi mutluluk rüzgârı üflüyor adeta. Bugün martılarla ve minik serçelerle ekmeğimi paylaştığım güzel bir gün daha diye düşünerek içimi gülümsettiğimi hissediyorum.

Masama liderlik konusunda kendisini geliştirmek isteyen danışanım gelip oturuyor. Biraz iklim ve trafik muhabbetinden sonra, notebook'un ekranına '' 1'' yazıyorum. Dikkatini çekiyor. "Tanıyor musun?" diye soruyorum. Gülümsüyor. ''Bir'' diyor.

“Bu' 1'in manası; karakterdir. Hayatta sahip olabileceğimiz en değerli şey'' diyorum. Sonra '1' rakamının yanına bir sıfır koyuyorum. “Bu başarıdır. Başarılı bir kişi, biri on yapar.” diyor ve yanına bir sıfır daha ekliyorum. “Bu tecrübedir. Tecrübe kazanarak on iken yüz olursunuz.” Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor.  Yetenek, disiplin, sevgi, empati sıfırların diğer adları.  Eklenen her yeni sıfırın karakteri ne kadar zenginleştirdiğini anlatıyorum. Sonra silme ikonuna basıp en baştaki '1' rakamını siliyorum.  Geriye ekranda bir sürü sıfır kalıyor. Ve diyorum ki  “Karakterin yoksa, öbürleri hiçtir.”

Bir an duraksıyor. Devam ediyorum sohbete. ''Finansçısın bilirsin'' diyorum.  Kredi verilirken de 5K kuralı vardır. Kredi talep edende aranılan K'lar.  İlk K Karakter ile baslar sonra Kapasite, Kapital, Karşılık, Koşullar peşi sıra gelir. Karakter yine burada birdir, diğer K'lar ise sıfır. Kredi almak isteyen geri ödemeyi düşünmeyen bir niyete ve eksi bir karaktere sahipse geriye kalan K'ların değeri de haliyle sıfırlanır. Liderlikte de en güçlü özellik ne tesadüf ki karakter ile başlar. O özellik yoksa diğer yetkinlikleriniz kendi başlarına hiç bir anlam ifade etmez.

Çaylarımızdan bir yudum daha alarak '1' in tılsımı ile ilgili bir anekdot aktarmaya başlıyorum. Büyük İskender geleceğin Makedonya kralı olarak yetiştirilmek üzere babası tarafından küçük yaşta Platon'a teslim edilir. Aristo'yu yetiştirmiş Platon, İskender'in zekası ve doğru soruları karşısında zaman zaman kendi bilgisi hakkında bile kuşkuya düşer. Dokuz yaşındaki İskender bir gün Platon'a ders esnasında ''How many is one (Bir ne kadar eder)?'' diye sorar. Platon'un aklına ilk etapta sağlıklı bir cevap gelmez. Ertesi gün cevap vereceğini söyler. Akşam uzun uzun düşünür. Ve ertesi gün cevapla döner. ''Bu kimin biri olduğuna bağlı'' diye cevap verir. Bazen sıfır, bazen üç, beş, bazen on, bazen yüz, bazen bin, bazen on bin, hatta yüz bin... Karakterinin gücüne, etkisine bağlı... Evet liderlikte de '1' karakteri temsil eder. Karakteriniz güçlüyse, insanları etkiler, peşinizden sürüklersiniz. Tesadüfen o pozisyona gelmişseniz, karakteriniz güçlü değilse insanlar sizi izlemez sadece arkanızda yürür!

 Lider özelliklerini taşıyorsanız ve ''lider=etkiniz'' eşitliğini bilerek yola çıkarsanız, İskender isminiz önce Büyük İskender 'e dönüşür, sonra takipçilerinizle dünyanın üçte ikisini fetheder ve yerküreye kalıcı ve ölümsüz izler bırakırsınız.

Tarihteki ve siyasetteki liderlerden konuşmaya devam ediyoruz. Karizmatik liderlerin siyasette, sporda çok olduğunu, bunun yanında bilgiye dayalı Steve Job gibi,  bilgeliğe dayalı Gandhi gibi liderlerin de çok güçlü liderler olduğunu ifade ediyorum. Bana yöneltilen en beğendiğim lider sorusunu ise; tek bir liderde karizma, bilgi ve bilgiye dayalı liderliğin eş zamanlı bulunmasının zor da olsa mümkün olabildiğini bu bağlamda tarihin ve benim için en tartışmasız liderinin Atatürk olduğunu büyük bir keyifle cevaplıyorum.

Danışanım bu kez bir organizasyonun başarısında liderliğin rolünün ne kadar önemli olduğunu soruyor. Organizasyonun başarısı başındaki kişinin liderlik kapasitesini aşamaz diyorum. Yani onun liderlik kapasitesinin tavanı on üzerinden yedi ise organizasyonun başarısının bırakın on'a ulaşmayı yediye bile gelmesi son derece zor olduğunu söylüyorum. Organizasyonel  başarı isteniyorsa; organizasyonun başındaki kimsenin liderlik becerilerini arttırması gerekir diyorum. Hatta liderin kapasitesi 7'de kalırsa altında bulunan 7-10 arasında kapasite barındıran insanları da organizasyon bünyesinde tutmanın da ayrı bir  sorun haline geleceğini belirtiyorum.

Peki lider olmak için ne yapmalı diye sorduğunda " '1' i çok iyi kullanmalısın" diyorum. Arkasından ''nasıl?'' sorusunu getirmeden beyaz yakalılar dünyasında en büyük sorunun ''pozisyona bağlı liderlik'' olduğunu yani bir anlamda ''koltuk liderliği'' olduğunu aktarıyorum.

İnsanların koltuğa değer verdiğini ancak gerçek liderin koltuktan güç alan değil, koltuğa güç katan kişi olması gerektiğini söylüyorum. Lider adayı olarak  '1' i yani karakterini kullanarak insanların akıllarından önce kalplerine dokunması gerektiğini, onları zorunlu itaatkâr değil, istekli çalışan konumuna getirmesinin önemli olduğunu, birlikte bir problemi çözerek veya bir başarı sağlayarak kendisine inanmalarını sağlamasını sonrasında ise çalışanların gelişimlerine katkıda bulunarak saygılarını kazanmasının takipçilerini yaratabileceğini belirtiyorum.

Bu kadar liderlik kitabı ve lider otobiyografisi okumasına rağmen neden başarılı olamadığını sorduğunda ise; seansı finalize eden cümleyi kuruyorum. ''Liderlik kitaplarını değil, ancak insanları okuyarak başarılı olabilirsin.''

İnsanları okumak için '1'  e sahip olmak ve doğru kullanmak kritik önem taşır. IQ'muz kadar duygusal zekamızı da geliştirmemiz hayal gücümüzü, empati ve farkındalığımızı arttırmamız açısından önemlidir.  

Aslında, liderler insanları, insanlar liderleri ararlar. Liderler bir hayal kurarlar ve gerçekleştirmek için insanları ararlar. İnsanlar da liderleri bulunca onların hayallerine ortak olurlar. Ancak, o zaman imkânsızı mümkün,  mümkünü kolay, kolayı da zarif ve zevkli yapmanın yolları bulunabilir.