MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Yazımı yazmak için bilgisayarımı açmıştım ki Burcu yanıma geldi, Ada (küçük oğlumuz) ile konuşmasını anlatmaya koyuldu.
Ada, halı saha maçında parmağını kırmıştı, ameliyat olacaktı, doktorla yaptığı görüşmeyi annesine telefonda anlatırken annesi de tedavi konusunda fikirlerini söylüyor ve bir de ilaç tavsiye ediyor.
Ada’nın bu hallerde keskin bir zekayla verdiği yanıtları her zaman sevmişimdir:
“Doktorun vermediği ilacı sen mi vereceksin?”
Sabah sabah çok güldük, eşim ve oğlum Ada’nın bu diyaloğu yazıma da ilham oldu doğrusu.
Çünkü bir süredir ülke gündemi, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamalarıyla meşguldü ve özellikle, T24’te bir habere konu olan sözlerini hala kafamda bir yere oturtamıyorum:
“DEM’in silahtan ve terörden uzaklaşmaya yanaşmaması, TCK gereğince ele alınmalıdır.”
Bahçeli bu ifadesinde DEM’in silahla yakın ilişkisini tespit etmiş, silahtan ve terörden uzaklaşmadığı kanaatine varmış, kendince de kamuoyuna ilaç niyetine TCK göndermesi yapıyordu.
Ve belki de devlet içinde belli yapılarla bu göndermeyle bir iletişim kuruyor; olmadığı halde kendini savcı, yetmiyor bir de hâkim yerine koyarak demokratik değil otoriter bir rejimin Türkiye’deki fiili durumunu bize resmetmiş oluyordu.
Teşekkürler Ada, günlerdir ne dediği ya da demediği tartışılan MHP liderini anlamamı sağlamış oldun.
Bu arada kimsenin aklına şunun gelmediğini sanıyor olabilir Bahçeli:
Meclis çatısı altındaki bir başka siyasal partiye ‘silahla ilişkisi var’ göndermesi yaparken Sinan Ateş davası kendisini neden hiç rahatsız etmiyor?
Açıkçası Sayın Bahçeli’yi ve özellikle meclis grubundaki konuşmalarını anlamakta zorluk çekiyordum.
İlgi duyanlardan ricam Bahçeli’nin konuşmalarından rastgele bir sayfa çekip okumaları olur, bir anlam bütünlüğü bulanların bu konuda bir geri bildirim yapmalarından ziyadesiyle memnun olacağım.
Bol kafiyeli, özlü sözler içeren, atasözlerinin de aralara serpiştirildiği tuhaf metinler üzerinden verilen mesajlarla bu güzelim ülkenin yönetilemez hale gelmesindeki önemli pay sahiplerinden birisi de ne yazık ki Sayın Bahçeli’dir.
Bakın günlerdir ekranlarda Bahçeli acaba ne demek istedi tartışmaları yapılıyor ama konuyu uzatmaya gerek yok; dedim ya şimdi anlayabiliyorum, Cumhur İttifakının artık sözcüsü de sayabileceğimiz MHP liderinin aslında ne söylemek istediğini:
Kürt muhalif terörist, Türk muhalif iltisaklı.
Onun için olay bu kadar basit.
Sayın Bahçeli, kendisinin de pay sahibi olduğu; iktidarın hızla demokrasiden uzaklaşması, devletin tüm kurumlarının siyasallaşması, toplumun her kesiminden muhaliflere karşı girişilen sürek avının nedenini de şu sözleriyle açık açık beyan etmişti aslında:
Eğer terör hayatımızdan sökülüp atılırsa, eğer enflasyon canavarına darbe indirilirse, Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir?
Değildir efendim, söylediğiniz kişi çeyrek asırdır ülkeyi yönetiyor, uzun bir zaman tek başına yönetti, epeydir de birlikte yönetiyorsunuz.
Yani sayın Bahçeli, tam da değiniz gibi: Vakit tamam!
Eyvallah.
Serdar Gündoğ kimdir?Serdar Gündoğ, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde doğdu. İlk ve Orta Okulu Ankara'da, Liseyi ise Aydın'da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümünü İzmir'de bitirdi. Türkiye'nin ilk haber portallarından bodrumhaber.com ve aynı adla yayımlanan günlük gazetenin genel yayın yönetmenliğinin ardından çeşitli yerel haber portallarında, Posta ve Milliyet gazetelerinin eklerinde haftalık yazılar yazdı. 2009 yılından itibaren yerel ve genel seçimlerde kampanya yöneticiliği ve danışmanlıklar yaptı. Çevre ve insan temalı farkındalık projeleri için fikir ve senaryolarına katkı sağladığı kısa filmler ve belgesellerin yapımcılığı yanında kültür ve sanat etkinlikleri de düzenleyen Serdar Gündoğ'un marka ve siyasi danışmanlıkları devam ediyor. |