Serdar Gündoğ

25 Aralık 2022

Bodrum'un vicdanına sesleniyorum (II)

Anlaşılıyor ki; Bodrum adına karar verenler, ne kadar 'katılımcı yerel yönetim', 'yerel demokrasi' laflarını sık sık kullansalar da meslek örgütleri birliği ve çevre örgütleri gibi konuyu derinliğine araştırıp tartışabilecek yetkin kurum ve platformlardan kaçınarak kendilerince değerlendirme ve çözüm yoluna gidiyorlar

Sayfalarca yazabilirim...

Mesela, "Cengiz İnşaata Cennet'ten arsaları vaat edenler kim?" diye de sorabilirim.

Ülkemizin seçim gündeminin stresleri arasında Bodrum yarımadasının doğal yaşam alanları üzerindeki bu yobaz işgale karşı umarım bu ses karşılık bulur.

Takip edenler var mı bilmiyorum ama gün geçmiyor ki Ankara'da Google haritaları üzerinden bakıp "Aa! Bodrum'da buralar boş kalmış, hemen buraya bir güzel turizm tesisi süslü villalar konduralım" yobazlığı devam ediyor.

* * *

Bu ülkeye demokrasi gelecekse mutlak olarak yerel yönetimlerde demokrasinin hayata geçmesiyle bunun mümkün olabileceğini birkaç yazıdır anlatmaya çalışıyorum. 

Kentlerle ilgili; ister yerelde, ister merkezi hükümet tarafında olsun halkın yönetimin karar süreçlerine katılımının hayati önemde olduğunun farkına varmak zorundayız. 

Gerekçem ise sıkça örneklerini gördüğümüz; 'bir şehrin (ve bir ülkenin) kaderi, bir tek kişinin zihin sınırlarına mahkum edilemez' olmasıdır.

İşte tam da bu yüzden, Bodrum'un vicdanına ikinci kez ve daha yüksek sesle neden seslenmek istediğimi inşallah anlatabiliyorumdur. 

Çünkü bu talana, bu saldırıya, bu yobazlığa karşı sadece popülist çizgide tutulmak istenen Bodrumlular dur diyebilir.

* * *

Daha önce değinmiştim, ressam Muzaffer Akyol sık sık 'sanatçı, çağının tanığıdır ve bu tanıklıkta yaptığı ya da yapmadıklarından sorumludur' der.

Gazetecilerde öyle değil mi?

Mesela, Bodrum'u kim kime helal ediyor?

Bu soruyu her şeyden önce bir vatandaş olarak soruyorum. Bir yazar olarak da en ince ayrıntısına kadar sorgulamak bu kentin insanlarına karşı yaşamsal bir sorumluluk benim için.

* * *

Tüm tartışmaları bir kenara bırakalım...

Büyük ölçekli planlarda hiçbir şekilde yapılaşma öngörülmemiş, doğal yaşam alanları, doğal ve arkeolojik sit olarak belirlenmiş hazine arazileri, yani halka ait araziler, kendini devletin yerine koyan iktidar eliyle yapılaşmaya açılıyor olmasına karşı durmak lazım gelmez mi öncelikle.

İmar yasası bu tip alanlarda planlama şartlarını; 'Çevre İmar bütünlüğünü bozmayacak' diye baştan tanımlıyor oysa, fakat kimin umurunda?

* * *

Satışı tartışmalı olmasına rağmen, bu konuda yargı kararları olduğu açıklamalarına rağmen adına inşaat ruhsatı düzenlenen Cengiz İnşaat'ın yapı ruhsatının iptal edilmesini, yaşadıkları çağın tanıkları olan meslek örgütleri birliği ve çevre örgütleri, Bodrum adına yerel demokrasinin bir işaret fişeği gibi şiddetle dile getiriyor. 

Buna katılmamak mümkün mü? 

Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Bodrum Şubesi'nin de açıklamalarına destek verdiği TMMOB (Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odaları Birliği) İlçe Koordinasyon Kurulu'na göre kent adına ciddiye alınması gereken bir hukuksuzluk söz konusu.

Mustafa Erdoğan, TMMOB Bodrum İlçe Koordinasyon Kurulu Sekreteri.

Bu görüşe en son Muğla Çevre Mühendisleri Odası da katıldı.

Bodrum Belediye Başkanı ise bir hukuksuzluk bulunmadığı görüşünde olmalı ki, son belediye meclis toplantısında bu konuyu, başkanlık kürsüsünden değil bugüne kadar pek alışılmamış bir şekilde bürokratların müzekkereleri okuduğu kürsüye inerek ekrana yansıyan görseller eşliğinde adeta Cengiz İnşaat adına söz almış gibi anlattı. 

Canlı yayınlanan aynı sunumda belediye başkanı, Mehmet Cengiz'e atfen bu arazi için: "Anasının ak sütü gibi helal." dedikten birkaç gün sonra tartışmalara neden olan araziye inşaat ruhsatı onayını önceden vermiş olduğu görüşü hakim. 

* * *

Üzücü olan bir durum daha var ki, bu ruhsat düzenlenme çalışmaları yapıldığı hafta sonunda Bodrum Belediyesi, Enerji ve Alt Yapı Projelerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın'ın da katıldığı CHP'li altı belediye ile birlikte iklim değişikliği zirvesine ev sahipliği yapmaktaydı. 

Oysa, iklim değişikliği diye adlandırılan iklim krizinin en büyük nedenleri olarak; öngörüsüz, çarpık, plansız yapılaşmanın yol açtığı çevre sorunları bilinir değil mi? 

* * *

Bulundukları bölgenin genel siyasi eğilimine kendini kaptıranların açmazlarından biri; inanmasa da bir görüşün tarafıymış gibi davranmalarıdır.

Bazen sol, bazen de sağ siyasetin aktörleri kendilerini beşik gibi bir o yana bir bu yana sallanırken bulurlar.

Onlar için yeri gelmişken bu iki görüşün temel ayrımının mülkiyet konusu olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum. 

Mülkiyet kavramını açmadan bu konuyu yeterince tartışmadan bu yanılsamaları, bu savruluşları tam anlamı ile analiz edebilmeleri çok mümkün değil. 

Demem o ki: "Kimin malını kime helal ediyorsunuz?" sorusuna muhatap olan sosyal demokrat bir yerel yönetimin temsilcileriyseniz, sahip olmadığınız bir şeyin tasarrufunun da mülkiyetinizde olmadığını bilerek ve iyice bir düşünerek cevap vermelisiniz. 

* * *

Bu anlamda, yetki ve mülkiyet tartışmalarına açıklık getirmek adına demokratik bir yerel yönetim nasıl olur örneklerini ilgiyle takip ettiğim Fındıklı Belediyesinin sloganını örnek bir model olarak kamuoyuna sunmak istiyorum: "Söz, Yetki, Karar Fındıklı Halkının."

Anlaşılıyor ki; Bodrum adına karar verenler, ne kadar 'katılımcı yerel yönetim', 'yerel demokrasi' laflarını sık sık kullansalar da meslek örgütleri birliği ve çevre örgütleri gibi konuyu derinliğine araştırıp tartışabilecek yetkin kurum ve platformlardan kaçınarak kendilerince değerlendirme ve çözüm yoluna gidiyorlar.

* * *

Yazımın sonunda hem Bodrum Belediyesinin hem de TMMOB (Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odaları Birliği) Bodrum İlçe Koordinasyon Kurulunun ve Muğla Çevre Mühendisleri Odasının Açıklamalarını işin meraklılarının dikkatine sunacağım ancak mini bir özet yapmak istiyorum.

Bodrum Belediyesi özetle, ' bu yapılaşmanın önünde bir engel yok, Mehmet Cengiz'in anasının ak sütü gibi helal olan bu araziyi devlet imara açmış, bugüne kadar kimsenin de sesi çıkmamış, devletin yetkili kurumlarının görüşlerinde de sıkıntı yok,  ben de ruhsatını veriyorum, ne var bunda' diyor.

TMMOB Bodrum İlçe Koordinasyon Kurulu ise kısaca;

- Belediyenin açıklamaları gerçekleri yansıtmıyor.

- Belediyenin kendi yaptığı açıklamaları içinde sözde aranıp bulunamayan (ruhsatın iptali için) tüm yasal gerekçeler mevcut.

- Bu arazi için düzenlenen ruhsata dayanak olan plan için 'yapma ve onaylama' konusunda yetki aşımı sorunu vardır ve plan yok hükmündedir.(Benzer mahkeme kararları söz konusu)

- Dolayısıyla; Bodrum Belediyesi tarafından düzenlenen imar durum belgelerinde ve yapı ruhsatlarında da hukuka uyarlılıktan bahsedilmesi mümkün değildir.

- Bodrum Belediyesi (usulsüz işlemleri yapan kamu kurumları) yerine, elindeki bu belgeler ile TMMOB'dan görüş alsaydı; kuşkusuz bugün hukuk tanımaz kamu kurumlarının arasındaki yerini almayacaktı.

- Kaldı ki, ilgili bu arazi satışı iptali mahkemece onaylanmıştır.

- Belediyeye de sunulmuş olan yargı kararındaki iptal gerekçesi; "Satış işleminde 2. derece doğal sit ile 1. ve 3. derece arkeolojik sit alanı olan parselin özelleştirmeye konu edilemeyeceği ....." olarak belirtilmiştir.

 - Bu karara ilave olarak yine belediyeye sunulmuş bir yargı kararı daha bulunmaktadır. Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 20.06.2014 gün ve 2690 sayılı kararını iptal eden Muğla 2. İdare Mahkemesi'nin E:2014/959-K:2015/540 nolu kararındaki gerekçe dikkat çekicidir. Kararda; "… yargı kararı ile anılan parselin hukuken halen maliye hazinesine ait olduğunun kabulünün gerektiği, davaya konu işlemde ise Bodrumbir Turizm Yatırım A.Ş.nin mülkiyetinde olarak tescil ve ifraz işlemlerinin yapılması karşısında anılan bölge kurulu kararında hukuka ve mevzuata uyarlılık görülmemiştir…" gerekçesiyle iptal kararı verilmiştir.

- Bu Karar; Danıştay 6. Dairesi 17.07.2017 Gün Ve E:2015/6707-K:2017/6007 Sayılı Kararı İle Onanmış; Aynı Dairenin 11.10.2018 Gün Ve E:2017/7443-K:2018/7767 Sayılı Kararı İle Kesinleşmiştir.

TMMOB Bodrum İlçe Koordinasyon Kurulu'nun açıklamasının son iki paragrafı hayli sarsıcı: 

"Türkiye Cumhuriyeti; Anayasasına göre bir hukuk devletidir. Anayasa'nın 138. maddesinde 'Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.' hükmü bulunmaktadır. Dolayısıyla yargı kararlarının her kişi, kurum, kuruluş tarafından ivedilikle ve geciktirilmeden uygulanması anayasal bir zorunluluktur.

Ancak maalesef başka idarelerin yargı kararlarını yerine getirmemesinin Bodrum Belediyesi ve Başkanı açısından emsal olarak kabul edildiği görülmektedir. Dolayısıyla, kök 423 parselde verilen ve verilecek tüm ruhsatlar, Bodrum Belediyesinin ve Başkanının "Vicdan Sızlatan Kararlarının ve İhmallerinin" sonucu olacaktır." 

* * *

Benim düşüncem, kuralsızlık kural haline geldiği ve dayatıldığı sürece, doğru-yanlış, haklı-haksız birbirine karıştırılıyor.

Bu kent için endişeliyim, bu ülke için endişeliyim, bu dünya için endişeliyim. 

Geçen yıl; Dünya Çevre Örgütü 'Eko-Sistemin Onarımı'nı tema olarak seçmişti. Bu yıl ise 'Başka bir dünya yok' diyor. 

Çok klasik olacak ama; gidecek başka bir Bodrumu olan var mı?

* * *

Halikarnas Balıkçısı'ndan bir kitabını imzalamasını ister,  yazar Haldun Sevel. Sevgiler ya da benzer sözlerle imzalayacağını düşünürken;

O, 'Merhaba Denizci, sen de senden sonrakilere anlat' diye yazar ve öyle imzalar...

Balıkçı, Bodrum insanını, kültürünü, denizciliğini, süngerciliğini, yoksul ve yoksunluğunu, çokça da kendisinin de dünyanın dört bir yanından getirdiği çiçeklerini, ağaçlarını anlatır ya, bu cennetin sonsuz maviliğinden de söz eder hani...

Ya biz! Ya biz, bizden sonrakilere ne anlatacağız sevgili başkan...

Gel sırtındaki yükü paylaş; söz, yetki, karar Bodrum Halkının olsun...  

Eyvallah.

Serdar Gündoğ kimdir?

Serdar Gündoğ, Pınarbaşı / Kayseri doğumlu. İlk ve Orta Okulu Ankara'da, Liseyi ise Aydın'da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümünü İzmir'de bitirdi.

Türkiye'nin ilk haber portallarından Bodrumhaber.com ve aynı adla yayımlanan günlük gazetenin genel yayın yönetmenliğinin ardından çeşitli yerel haber portallarında ve Posta ve Milliyet gazetelerinin eklerinde haftalık yazılar yazdı.

2009 yılından itibaren yerel ve genel seçimlerde kampanya yöneticiliği ve danışmanlıklar yaptı. 

Çevre ve insan temalı farkındalık projeleri için fikir ve senaryolarına da katkı sağladığı kısa filmler ve belgesellerin yapımcılığına devam ediyor.

Marka ve siyasi danışmanlıkları bulunan Serdar Gündoğ, Frame Bodrum Kültür ve Sanat Merkezi yöneticiliği yapmaktadır.