Derin Futbol diye yüksek reytingli bir program var! Çoğunlukla eğlence programı olarak izleniyormuş! Programın dili üstten, bol bağırtılı, alabildiğine aşağılayıcı ve tansiyonlu! Seyrederken çarpıntı yaptıran cinsten! Her hafta birilerinin ipi çekiliyor, ayar veriliyor, idam sehpasına çıkarılıp sorgulanıyor kurbanlar. Haklı olup olmamaları ayrı bir konu ancak üslup öylesine faşist ki, karşı taraf her kimse infazı sırasında gıkını çıkaramıyor. Hatta alttan almak ve biran önce ölümünü hızlandırmak için programcılarla aynı tarafa geçiyorlar. Yani insanlar kendilerinden vazgeçiyorlar. Ve seyirci birilerinin bozuk para gibi harcanmasından zevk alıyor, neşeleniyor. Bunlar çoluk çocuğun ailece izlediği bol reytingli aile programları olduğu için sadece futbol değil her konuda ayar veriyorlar.
Genellikle gündem de ne varsa konuşuyorlar! Futbol şart değil yani! En son Özgecan cinayetinden de kendilerine vazife çıkardılar ve reyting rekorları kırdılar. Bugün yırtınanlar dün ne demişti diye çok takmamak lazım ama insanın aklına düşüyor işte. Zamanında eski IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn hakkında çıkan tecavüz iddialarıyla ilgili olarak Ahmet Çakar, "kadın istemezse tecavüze uğramaz" demişti.
Olsun dündür, bugün bugündür! Ağzına sağlık vallahi! Ölsem bulaşmam! Manyak mıyım ben? Bin bir yasayla canımı almak için hazır bekleyen ülkemde bir TV programına kurban olmak istemem! Adamlar deste deste yasa çıkarıp kafamıza sıkmak için deli gibi çalışıyorlar, benim ölümüm elbette yasa koyucuların hakkı olmalı! Emeğe saygı lütfen! Neyse konuya dönüyorum: Geçen hafta Özgecan’ın acısından reyting çıkartmak için Nihat Doğan’ı bitirdiler Derin Futbol’da. İyi bir temizlik oldu! Zaten var oluşu gereksizdi, çok ve boş konuşan Yeni Türkiye’nin önde gelen filozof türkücüsüydü. Bir günde ombudsman kesilmişti, bir günde hesabı kesildi. Dahası Acun da Survivor’dan çıkardı Nihat’ı ve böylece bir tane daha aferin aldı. Bu hadiseden de karlı çıkmayı başardı örnek insan! Yani olay futbol programından reality şovlara sirayet etti. Ancak ne acı ki Özgecan’ımızdan sonra da cinayetler, tecavüzler bitmedi. yüzde 99’u Müslüman olduğu söylenen ülkemizde ne çok sapığımız varmış meğer. Herhalde hepsi yüzde 1’in işidir. Ama bazı tecavüzler pek haber olmuyor, bazıları da direkt magazine dönüşüyor.
Mesela hayvan tecavüzlerinde dünyanın önde gelen ülkelerinden olmak mizah sayılıyor.
Mesela Pozantı’da çocuklarımıza rızasıyla tecavüz edildiğinden bahsedilen davalarımız sıkıcı haberler kapsamında.
17 aylık bebeğin rızasını bilemiyor insan tabii ama daha çok şiddet pornosu gibi kulak tırmaladığından geçiştiriliyor.
Mesela 13 yaşında kızcağıza 28 kişinin tecavüz etmesinde elbette 28 kişinin çok fazla suçu olamayacağı haberlerde tek cümleyle aklanıyor.
Mesela yasa yapıcılar tek tek herkesi öldürmek için yasa çıkarmak yerine bazı kadınlar da kendileri intihar etsinler demişlerdi ama yürürlüğe konmadı daha bu buyruk: ‘Tecavüz edeni getir, cezasını ver. Ama karındaki çocuğun suçu ne? Onu da devlet alır, büyütür çocuğun haberi bile olmaz. Anası olacak kişinin kabahatinden çocuğun suçu ne? Anası çeksin, anası kendisini öldürsün. ’
Mesela bir zamanların İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Münevver Karabulut cinayetinde kızcağızın ailesini suçlamıştı. “Kızlarını neden takip etmemişler” diyerek asıl soruyu sormuştu!
Ya aslında bunların hepsi vallahi çok normalmiş! Cemile Bayraktar’ın ne de güzel söylediği gibi Özgecan cinayetine benzer vakalar ABD’de de oluyormuş. Bu yüzden konuyu konuşmamamızı ve çenemizi kapatmamızı emretti. Ağzınız açık mı kaldı? Kapatın ağzınızı çünkü açık ağıza Amerika’da sinek kaçıyormuş!
Şimdi de Şakran Çocuk Cezaevi’nde şiddet ve tecavüz var diye şaşıracak değilsiniz herhalde? Çocuklar hep suçlu zaten bu ülkede! Aslında hepsini çocuk cezaevlerine tıkmak gerekiyor artık! Böylede devlet gözetiminde tecavüze uğrarlar hiç değilse! Ya da hepsi direkt kurşuna dizilsin!
Başa dönüyorum ve ‘kadın istemezse tecavüze uğramaz’ diyenlerin geçen hafta yaptıkları bomba açıklamaları bu hafta bomba açıklamalarla yalanlamalarını diliyorum…