Semra Somersan

20 Ekim 2020

İnsanlığı tepetaklak eden günler: Karnaval

Ben bu güzel ve olağanüstü günler için "Barış ve Mutluluk Karnavalı" ismi hoş olur diye düşündüm

Hep beraber ve teker teker çok acı çektik. Halen de... Korkulu saatler, karanlık günler yaşadık, aç ve parasız kaldık, hortum ve fırtına yaşamı altüst etti. Evlere giren sular, binaları yıktı. Hatta eminim, iktidar mensuplarının bile haleti ruhiyesi bozuldu.

Böylesi dönemler uzun sürdüğünde, bazen de, her halükarda, bir aşamada, insanların, siyasetin, toplumun ve düşünce dünyasının mutlaka yenilenme, hatta daha da kapsamlı bir "yeniden doğuş" ihtiyacı ortaya çıkar.

Bu yeniden hayat, insanlık tarihinde çeşitli ama aynı amaca yönelik festival, bayram ve çok kapsamlı çeşitli eğlenceler ile karşılanmış. En yaygını da karnaval. Brezilya'da Rio karnavalı hemen herkes bilir. Ama başkaları da var. ABD'de New Orleans eyaletinde, sanırım, şubat ayları karnaval vaktidir. Almanya Münih'te de 11'inci ayın, 11'inci günü, sabah saat 11 faşing'in (fascing) başlama saatinde, danslar da başlar. İskeçe karnavalını ise yeni duydum, sonra da internette bir fotosunu buldum. Ama örnekler çok.

Rus düşünür, edebiyat kuramcısı, dil felsefecisi, semiyotik alanında çalışmaları ile de tanınan Mikhail Mikhailoviç Bakhtin'e (1895 - 1975) göre "karnaval", toplumda egemen anlayış, varsayım, düşünce ve doğruları, eğlence, tiyatro şarkı, dans, kaos, palyaçolar ve özellikle de komedi ile altüst eder.

Cinsiyet rolleri ve toplumsal hiyerarşi altüst edilir. Geçici de olsa, özgürlük, eşitlik ve bolluğun, egemen kılındığı, apayrı, takla atan, ikinci bir dünya yaratılır. Zengin - fakir, kadın - erkek, yönetici - köle, memur - müdür, işçi - patron, köylü - ağa arasındaki tüm ilişkiler tersyüz ve altüst edilir.

Öyle ki, bu bağlamda tüm yasaklar çiğnenebilir, tüm cezaevleri bir - iki haftalığına bile olsa boşaltılır ve güç merkezleri dahil, herkes rahat ve bir kocaman nefes alır.

Bakhtin, bu fikrini Fransız düşünür Rabelais üzerine yazdığı "Rabelais ve Dünyası" (1965) ile Dostoyevski incelemesi sırasında geliştirmişti. Ne varki, Stalin'in hışmından kurtulamadığı için 1930'larda yaşadığı Merkez SSCB'de Orel'den (Oryol diye de biliniyor), Kazakistan'da Kustanaj'a sürgün edilmiş ve 1965'lere kadar Batı'da eserleri ve çalışmaları hiç duyulmamıştı.

Neyse ki, sonunda bizler de yazısını okuyarak ondan ilham almayı becerdik (maalesef ölümüne yakın bir dönemde).

Ona ve dünyadaki çeşitli uygulamalara göre dünyanın, insanlık tarihinin bu tepetaklak karnaval hâli, günlük yaşamdan çok çok farklıdır. Şöyle:

1. İnsanlar arasında son derece özgür - sıcak ilişkiler oluşur, oluşması için çeşitli olanaklar yaratılır. Birbirlerini tanımayanların, başka koşullarda asla karşılaşmayacakların, zenginle fakir, cumhurbaşkanı ile köylü, işçi ve patron ile asker, sivil, solcu ile sağcı, savaşçı ile barışçı bir araya gelir, aynı sofrada yer - içer, sohbet eder, beraber eğlenirler.

2. Eksantrik davranışlar, sokak eğlenceleri -olağan zamanlarda hoş karşılanmayacak (ama asla şiddet içermeyen) davranışlar- karnavallarda hoş görülür, hatta desteklenir.

3. Hayatın doğal akışında birbirini asla görüp tanımayacak, ebediyete kadar ayrı kalacak insanlar bir araya gelir.

4. Tüm resmi kişilikler, tüm üst rütbeliler, tüm tepe generaller ile tüm en alttakiler bir araya gelir, eğlenir, yemek yer, dans eder, tiyatro, kukla, film seyreder.Toplumsal roller tersine döner. Bir - iki hafta için altlar üst, üstler alt, ayaklar başlar, başlar ayak olarak tepetaklak hayatı sürdürür.

Küsler barışır. Cezalılar özgür bırakılır. Dargınlar birbirine sarılır. Ana - babasızlar bir aileye kavuşur. Hükümetler tüm hapishaneleri boşaltır.

Tüm bunlar, hayattaki monotonluğu kırma, insanlara bir - iki haftalığına sırf keyif yapma ve nefes alma fırsatı verir.

* * *

Bence önümüzde uzanan 2020, 2021, 2022 haftalarından ikisi, iktidarın, tüm ülke çapında Barış ve Mutluluk Karnavalı Haftaları ilan ederek, cezaevindeki, çok çeşitli suçlamalarla (düşünce suçu, belediye başkanlığı, siyasi parti suçundan, Gezi protestolerı, "casusluk" (?), sivil toplum örgütlenme ve örgütlemeleri gibi aklımızın alamadığı suçlardan) içerde tuttuğu insanları dışarı salarak dünyaya örnek olacak bir şenlik yapma zamanıdır... 

Böylelikle, içeridekiler dışarı çıkarken, dışardakiler de birlik olmanın, sevdiklerine kavuşmanın, tüm savaşların durmasının ve dünyanın tersine dönmesinin coşkusunu yaşayacak, iktidarın kendisi de tahttan düşme korkusunu bir yana bırakıp rahat bir nefes alacaktır.

Karnavallar, mevcut düzen, normatif zaman/alan, hakikat anlayışı ve günün dünyasını altüst ederek, insanlara yenilenme, ve farklı özgürlük anlayışı ve duygusu vererek, bir süre için, hiç olmazsa, hayata devam etmelerini kolaylaştırır, hatta hayatı, çok daha hoş ve yaşanır hale getirir. Resmiyet dünyasının dışında ve apayrı bir "ülke/dünya" yaratarak insanlara ikinci bir hayatta var olma, dans etme, özgür ve bolluk içinde yaşama ve en önemlisi, adalet ve eşitlik olanağı sağlar.

Benzer şenlikler insanlık tarihinde, geleneksel toplumların hayatında, son derece önemli ve kritik bir yer tutar. Ve bunlar, en az yılda bir veya iki yılda bir mutlaka tekrarlanırlar. Şenlik sonrası toplumda tümden bir yeniden doğuş ve rahatlama gerçekleşir.

Karnaval günlerinde, zenginler, mal - mülklerini ortaya döker. Kuzey ABD ile Kanada sınırında, İlk Amerikalılardan Kwakiutlların potlaç ismini verdiği eğlence - ziyafet, şenlik ve ritüelde olduğu gibi, her şey paylaşılır, ihtiyacı olanların istediğinden istediği kadar alması sağlanır. Yeni bir potlaça kadar, o günkü potlaçta en çok veren, en saygın, en değerli ve en sevilen insandır.

İşte, örneğin, Orta Çağ ve Rönesans Avrupa'sında çok gelişmiş olan halk nükteleri, espri ve fıkraları, günün boğucu dini/politik ortamına ve feodal siyasete karşı çok hoş bir yenilenme, statüko ile alay ederek nefes alma ve yaşamayı mümkün kılma, hatta eğlenme imkanı getirdi. Bakhtin'e ilham veren Fransız düşünür François Rabelais de (1494 - c. 1553) o son derece ilginç, komik - acı kitabı Gargantua ve Pantagruel de benzer olgulardan söz eder.

* * *

Şimdi düşünüyorum da Türkiye'de bu "Barış ve Mutluluk Karnavalı Günleri" fikrini, konumu ve titri en uygun olan Kültür ve Turizim Bakanı, Mehmet Nuri Ersoy açıklamalı.

Ardından, toplumda, bu şenlik - festival organizasyonunu iyi bilen, kukla, orta oyunu ve tiyatro, müzik, dans, eğlence, festival, ziyafet kavramlarını en iyi kavramış olanlardan, hepsini bir araya getirebilecek beyinler ülkede fazlası ile mevcut. Mesela, Ahmet Uluğ, Ayşegül Turfan, Azize Tan, Bengi Ünsal, Derya Baykal, Elif Cemal, Elif Erdost, Ferhan Şensoy, Genco Erkal, Güngör Taner, Tuğrul Eryılmaz, Turgay Yıldız ve diğer, isimlerini bildiğim ve bilemediğim tiyatrocular, çok çeşitli komedyen ve karikatüristler ve şu an aklıma gelemeyen yazar ve organizatörler, diğer kişilerin yardımı ve desteği ile pek güzel bile değil, ustalıkla, dillere destan olacak bir Karnaval, hatta bir Karnaval geleneği başlatılabilir. Belki zaten böyle bir şey bu topraklarda da vardı ama modernite - postmodernite dönüşümlerinde unutuldu gitti.

Ben bu güzel ve olağanüstü günler için "Barış ve Mutluluk Karnavalı" ismi hoş olur diye düşündüm, ama katı fikrim yok; daha hoş öneriler olabilir. Kaldı ki, bu karnaval günlerinde, sadece katılımcı olmayı, başka türlü işe hiç karışmamayı düşünüyorum.

Çok eminim ki böylesi bir Rableais - Bakhtinvari anlayış ile tüm dünyayı alt üst edecek karnaval, sadece biz, muhaliflere değil, eminim T.C. iktidarına da çok çok iyi gelecek. Belki ülkenin doğusu ile batısını bir araya getirip birleştirebilecek, üzgünleri, hastaları, siniri bozukları, depresyonda olanları tedavi edecek, küsleri barıştıracaktır hatta savaşları barışa bile dönüştürebilir.

Dahası, etkileri ülke dışına bile taşıp, karşılıklı karnaval davetlerine neden olabilir. Ağır Covid - 19 havasının egemen olduğu dünyada, şu günlerin en sonunda bir gün, tüm dünyayı barış, coşku, sevgi - saygı, eğlence ve dayanışmaya boğacak karnaval sonrasında herkes, daha mutlu, herkes daha uslu ve sulh içinde yaşayabilecektir.

Ama hiçbir şey sonsuza sürmez. Bir zaman sonra, bir yanda baskı, öte yanda itirazlar, kuşkusuz yeniden başlayacak, günün birinde, belli bir anda karnaval ihtiyacı kendini yeniden gösterince, bunu gerçekleştirmek üzere pek çok kişi talip olacaktır.