Selçuk Erez

17 Kasım 2023

Haddini bilmeyen garson

Tercüman- ı Ahval, Tasvir- i Efkar ya da Ceride - i Havadis okuyan kuşaklarımızın yaşlıları "Üsküdar'da, Selimiye Mahallesinde pek mahirane surette bir cinayete tasaddi edilmiştir" ya da "Haliç Dersaadet İdaresinin 9 numaralı vaporu ile 5 numaralı vaporunun kaptanları arasında Cibali İskelesi'nde karşılaştıklarında bir yarış hevesi uyanmış, süratli ve çok yakın seyrettikleri cihetle müsademe edeceklerini gören yolcular feryad etmeğe başlamışlardır." gibi haberler okuduklarında önce eşlerine, çocuklarına, gelinlerine, damatlarına, sonra da mahalle kahvesinde rastladıkları akranlarına "suç işlenebilecek mahallerin kapatılmasını, vapurların seyirden kaldırılmasını" önerirlerdi. Aralarında en ileri derecede ateh* getirmiş olanlar da vahşiyane yarışarak yolcuları dehşete düşüren kaptanlar konusunda "idam!" diye tutturur, "Birkaç tanesini Beyazıt Meydanı'nda sallandıracaksın; bak bir daha kimse cesaret eder mi?" derlerdi. Bu gün de pek değişmedi

Bir masada yaşlı bir vatandaş, göbeği altı aylık bir gebeninki kadar büyümüş mafyacı kılıklı biriyle konuşuyor. Garson, bir çorba kasesi getirdi, kapağını açtı. Servise başlayacakken yaşlı müşteri, "Ben çorba istememiştim!" dedi.

- Hayret! Peki ne istemiştiniz?

- Balık istemiştim.

- Yani balık çorbası değildi istediğiniz.

- Evet, balık istedim, çorbasını değil.

- Demek ki ben yanlış anlamışım.

- Olabilir. Buğulama olsun.

 - Biraz uzun sürer.

- Yarım saatı aşmasın.

- Hangi balıktan olsun? 

- Kılıç.

- Efendim, mevsimi değil.

- Sarıkanat olur mu? Olta balığıdır hem de.

- Tamam

- - - - - - - - - - - - - -

Siparişi veren garson, mutfağın önünde söylendiğinde, bir meslektaşı, "Bu adam," dedi, "Hatırladım, geçen ay gelip yine saçmalamıştı. Bunak galiba."

Masaya geri dönen garson: 

- Balık pişinceye kadar beklerken, bir aperitif alır mısınız?

Mafyacı kılıklı fena bakar, ihtiyar kızarır.

- Sen kimle konuştuğunun farkında değilsin galiba. Bana aperitif sorulur mu?

Garson afallar.

- Baş garsona söyle, seni değil başkasını yollasınlar bu sofraya. Sen haddini aştığını bilmiyorsun!

- - - - - - - -

Garson, durumu şefe yansıtır. Şef, "Kim be bu adam?" der, "Her gelişinde böyle saçmalarmış."

Sarıkanatı masaya başka bir garson götürür. Yine bir sorun çıktığı bellidir. Garson, mutfağın oraya döner.

- Yine ne oldu?

- Adam anlamadığım bir şey istiyor.

Şef gider:

- Buyrun beyfendi, bir şey istemişsiniz.

- Püyürteç getir.

- Ne yapacaksınız?

- Balıkların dudaklarına bakacağım. 

- Büyüteç olmasın?

- Ha işte onu getir. O haddini bilmeyen garson bunların olta balığı olduğunu ileri sürmüştü. Dudaklarında olta izi var mı ona bakacağım. 

- Efendim, bizde büyüteç bulunmaz!

Yaşlı müşteri çok sinirlenmiştir; yerinden kalkar, arkasında mafyacı kılıklı yandaşıyla kapıya doğru ilerlerken sesini daha da yükseltir:

- Burası zaman kaybedilmeden hemen şimdi kapatılmalı! 


* bunama