Selçuk Erez

18 Mart 2025

Çakma demokrasileri anlamak yetmez, anlatabilmek  de gerekir

Bizim de baskıcı rejim oluştururken “Bu demokrasinin alasıdır” diye yırtınanlara inananları, işeneğin ve benzerlerinin, görsel sanatla karıştırılmamasını önerenlerin yaptıkları gibi makul açıklamalarla aydınlatmamız gerekmektedir

Batı ülkelerinde demokrasi tanımından giderek uzaklaşan yönetimlerin baş göstermekte olması endişelere yol açmaktadır; insanların düşüncelerini, eleştirilerini, korkmadan, çekinmeden açıklayabilecekleri, istediklerine önlerine engeller çıkarılmadan, duvarlar dikilmeden oy verebilecekleri düzenin yararını bilenler, yeni yetme çakma demokrasileri ayrıntılarıyla irdelemeye başlamışlardır.

İhsan Yılmaz ve Kemal Özden'e göre, uyduruk demokrasilerde hegemonik bir parti sistemi vardır. Bu sistemde "nispeten kurumsallaşmış bir iktidar partisi; baskı, kayırmacılık, medya kontrolü ve diğer araçları kullanarak siyasi arenayı tekeline alır ve… Muhalefet partilerinin iktidar için rekabet etme şansını engeller." Böyle bir siyasi ortamda, "çok partili seçim yapılması ve… Demokratik siyasi kurumların sadece isim olarak bulunması, otoriter egemenliğin varlığını maskelemektedir." *

Bazı araştırıcılara göre eskiden, diktatörlükler baskıcı kontrol yöntemlerini yeğlerlerdi ve iktidarlarını sürdürmek için siyasi faaliyetleri yasaklama, muhalifleri sansürleme, muhalefetin kamusal belirtilerini sınırlama yolunu seçerlerdi. Bu günkü otokratlar ise, amaçlarına varmak için kuşa çevrilmiş, gerçek anlamını yitirmiş, demokratik kurumları kullanmak eğilimindedirler. **

Durum bu kadar vahim ise meseleyi kavramış olanların, kavramakla yetinmemeleri, bu gerçeği yorumlayamamış, yarım ya da daha az nispetlerde sezmiş olan yurttaşlarına anlatmanın yollarını da bulmak zorundadırlar.

Nasıl anlatılabilir?

Kuşkusuz birçok yolu vardır; biz kavramsal sanattan da yararlanılabileceği sonucuna vardık.

Marcel Duchamp, kavramsal sanatın atası olarak bilinir. Bu kimse, 1917 de New York‘ta düzenlenmiş olan Bağımsız Sanatçılar Derneği sergisine bir dükkandan satın aldığı “çeşme” adını verdiği bir pisuvarı yani erkek tuvaletlerinde kullanılan bir işeneği götürmüş, “Bu sanat eseridir” diye sunmuştu. Sergi komitesi, işeneği, sanat eseri olmadığı gerekçesiyle reddetmişti.

Duchamp’a göre, bir eserin tasarlanması, tasarının uygulanması yani mesela fırça ile boyanın tuvale resmedilmesinden, yani bitmiş sanat eserinden çok daha önemlidir. 

O tarihten sonra Marcel Duchamp'ın görüşü bazı sanat erbaplarınca tartışılmaya başlandı ve sanat eseri olduğunu ileri sürdüğü işenek, 2004 yılında modern sanatı en fazla etkilemiş sanat eserini saptamak için 500 sanat eleştirmen arasında yapılan bir ankette birinci seçildi. İşenek, o ankette bugüne -hatta günümüze- dek önemsenen birçok sanat eserini geride bırakmıştı; Picasso'nun Les Demoiselles d'Avignon (1907) adlı eseri ikinci, Andy Warhol'un 1962 tarihli Marilyn Diptych adlı eseri üçüncü olmuştu.

Bu sıralamayla beraber itirazlar da desteklemeler de yayıldı; zamanla konunun soğukkanlı irdelemeleri de belirdi:

Mesela Eric Wayne "Görsel sanat, bakılmak için yaratılır ve resimlere bakmayı seven insanlara yöneliktir.” demişti ve şöyle devam etmişti: “Resim olmayan hiçbir şeyin sanat olmadığını söylemiyorum, sadece görsel deneyimle ilgili değilse görsel sanat olmadığını söylüyorum."

Bunu, dinlenmek için yaratılan müzikle karşılaştırabilirsiniz. Müzik dinlemek istersem, işitsel olarak tadına varılmak üzere yaratılan sanat dalını ararım. Benzer şekilde, imgelerin tadını çıkarmak istersem, görsel olarak tatmin edici olması amaçlanan sanatı ararım. 

Geleneksel görsel sanat, tıpkı geleneksel müziğin melodi, armoni, ritim, korolar ve polifoni kullanması gibi çizgi, renk, biçim, hareket, kompozisyon vb. kullanır. Ancak görsel sanat veya müzik olmayan başka bir sanat türünü görmek istiyorsam, bir performansa veya enstalasyona gidebilirim. Bunların hepsi çok açık. Kafa karıştırıcı olan nokta, müzik ve kavramsal sanatın, elma ve portakal kadar farklı, özgün sanat formları olarak görülmesi, ancak görsel sanat ve kavramsal sanatın bir şekilde muz olarak bir araya getirilmesidir.

Bizim de baskıcı rejim oluştururken “Bu demokrasinin alasıdır” diye yırtınanlara inananları, işeneğin ve benzerlerinin, görsel sanatla karıştırılmamasını önerenlerin yaptıkları gibi makul açıklamalarla aydınlatmamız gerekmektedir.

*https://ssrn.com/abstract=1777192

**https://global.oup.com/ukhe/product/democracies-and-authoritarian-regimes-9780198820819?cc=tr&lang=en&

**https://docs.google.com/document/d/1DR2ObqgRd-4n33CO9qt1hOO2HftPsXL5qkKsTTLjClg/edit?tab=t.0