TBMM Hükümeti Dışişleri Bakanlığı ve sonrası
Cumhuriyetin kurulması öncesinden başlayarak ve sonrasında birer birer Ankara'ya sökün edecek yabancı büyükelçiliklerin çetelesini sizlere sunmadan önce çok kısa olarak TBMM Hükümeti Dışişleri Bakanlığının nasıl, nerede kurulduğundan bahsetmek isterim.
O zamanlar Ankara'nın merkezi olan günümüzdeki "Ulus Meydanı"nda (Önce "Hakimiyet-i Milliye", sonraları "Millet Meydanı" adları verilmiştir) yüzünüzü Kızılay yönüne doğru çevirip durduğunuzda, sağ tarafta, yine günümüzde "100. Yıl Çarşısı" diye bilinen (Eski adı "Şehir Çarşısı") tek katlı dükkânlar topluluğu yer alır.
Ben Dışişleri Bakanlığında çaylak diplomat olarak işe başladığımda, altı ay süreyle haftada iki gün Dışişleri Akademisinde eğitim görürdük. Orada Bakanlığın üst derece mensupları ve büyükelçiler çeşitli konularda ders verirdi. Bunlar arasında hiç unutmadığım biri, artık hayatta bulunmayan, saygın Büyükelçimiz Necdet Kent'in anlattıklarıydı. Kendisinden naklen aktarıyorum:
"Bu ülkenin Dışişleri Bakanlığı teşkilatı kolay yaratılmadı. Mustafa Kemal başkanlığında kurulan ilk TBMM Hükümetinin Dışişleri Bakanı Bekir Sami Beyin makamı ve kadrosunda bulunan hepi topu üç memurun çalıştığı bina Ulus'ta, şimdiki Merkez Bankası Ankara Şubesinin bulunduğu arazide yer alan, Ankaralıların "Tuz Nazırlığı" dediği, iki katlı eski "Düyun-ı Ümumiye" temsilciliğinin üst katındaymış.
Bakanlıkta görev yapan üç kişi, Katib-i Umumi (Genel Sekreter), Siyasi İşler Müdürü ve benim babam olan Protokol Müdürüymüş. O zamanlar Ankara'ya, haftada iki akşam İstanbul'dan kalkan tren gelirmiş. Bakanlığın memur ihtiyacını hızla karşılamak gereğinden hareketle babam, trenlerin geldiği günlerin sabahında istasyonda dikilir, trenden inenleri gözlermiş. Üstü başı düzgün görünen erkeklere yaklaşıp, eğitim düzeyini ve yabancı dil bilip bilmediğini sorar, yeterli olacağına karar verdiklerine 'Dışişleri memuru olmak ister misiniz?' diye sorarmış. Babamın anlattığına göre bu şekilde Bakanlığa 40-50 civarında memur alınmış. Ancak zaman içinde getirilen, beş yıl memuriyetten sonra meslekte ilerleyebilmek için mecburi olan Başkâtiplik Sınavını bu kişilerin neredeyse yarısı hiçbir zaman geçememiş ve II. Kâtiplikten emekli edilmişler."
* TBMM Hükümetinin ilk Dışişleri Bakanlığı (Eski, Düyun-ı Umumiye binası)
TBMM Hükümetlerinin diğer Bakanlıkları da Dışişleri Bakanlığı gibi, Ankara'da bina olarak mevcut ne varsa oralara âdeta sığınarak göreve başlamışlar. Elbette özellikle yeni Cumhuriyetin ilanından itibaren bütün Bakanlıkların gerek kadroları gerek teşkilatları hızla gelişecek ve hepsi için yeni binalar inşa edilecektir. Yeni Cumhuriyetin yabancı devletlerle ilişkileri kurulup geliştikçe Dışişleri Bakanlığının teşkilatı da Ankara'da ve yurt dışında açılacak temsilciliklerle hızla büyüyecek ve bu Bakanlığın ihtiyaç duyduğu yeni bina 1926-27 yıllarında inşa edilecektir.
Binanın tasarımı için seçilen mimar ve müteahhit Arif Hikmet Koyunoğlu'dur. 1921'de İstanbul'dan kaçarak Ankara'ya gelip yerleşen ve mimarlığın yanında inşaat işlerini de üstlenmekle kalmayıp, aynı zaman bizzat taş ustalığı da yapan Koyunoğlu, yeni Başkentte gerçekleştireceği kamu binalarıyla ünlenecektir. Dışişleri Bakanlığı binası dışında Etnografya Müzesi, Türk Ocağı binası, Himaye-i Etfal Cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu) binası, Adliye Bakanlığı binası, Lâtife Hanım Okulu binaları ve Milli Eğitim Bakanlığı binası Koyunoğlu'nun eserleri arasındadır. Kendisi Mimar Vedat (Tek), Mimar Kemaleddin, Mimar Muzaffer, Mimar Mongeri ile birlikte "Birinci Ulusal Mimarlık Akımı" öncüleri arasında yer alır.
* Atatürk Bulvarı üzerinde, Büyük Tiyatro/Opera binası karşısında bulunan Arif Hikmet Koyunoğlu imzalı Dışişleri Bakanlığı binası (Günümüzde Kültür ve Turizm Bakanlığının bazı birimlerince kullanılmaktadır).
Sıra geldi art arda Ankara'ya sökün edecek büyükelçiliklere…
Başı çeken Afganistan
Şimdilerde Taliban rejimi altında inleyen Afganlar ile Türkler arasındaki ilişkileri anlamak için tarihin gerçekten çok derinliklerine inmek gerekir. Temel nokta, bugün Afganistan'a ait olan topraklar üzerinde Türklerin yüzyıllarca yaşamış ve devletler kurmuş olmalarıdır. Ama ben bin yıldan fazlasını atlayıp 20. yüzyılın ilk çeyreğine gelmek istiyorum. İki halk arasında bir paralellik var o dönemde. Her ikisi birkaç yıl farkla işgalci İngiliz emperyalizmine başkaldıran ve bağımsızlıklarını elde edip yeni devletlerini kuran iki halk.
Afganistan'da kurtarıcı, yenilikçi lider Amanullah Han, Türkiye'de Mustafa Kemal'dir. 1839'dan beri İngiltere'nin işgali altındaki ülke, Amanullah Han liderliğinde sürdürdüğü mücadele sonucu 8 Ağustos 1919 tarihinde İngilizlerle imzalanan Ravalpindi antlaşmasıyla bağımsızlığını, özgürlüğünü kazanacak ve yeni kurulan devletiyle Afgan halkı Anadolu'da başlayan mücadeleye çok samimi duygular içinde destek verecektir. Mustafa Kemal de daha başından Afganistan'daki gelişmeleri çok yakından izlemiş, yüreklendirici konuşmalar yapmış, yeni Afgan devletinin askeri teşkilatlanmasında yardımcı olmak üzere Kabil'e giden Cemal Paşa ile sürekli haberleşerek desteğini iletmiştir.
Bu arada, Sovyet Rusya'nın dış desteği sağlayabilmek amacıyla TBMM tarafından art arda Moskova'ya gönderilen heyetlerden üçüncüsünün üyeleri Yusuf Kemal (Tengirşek) ve Doktor Rıza Nur Subat 1921'de Moskova'ya ulaştıklarında, aynı dönemde orada bulunan Muhammed Veli Han başkanlığındaki Afgan Heyetiyle de müzakerelere girişecektir. 1 Mart 1921 tarihinde Türkiye ile Afganistan arasında imzalanan Dostluk ve İşbirliği Antlaşmasıyla müzakereler başarıyla sonuçlandırılacak ve bu antlaşma Türk-Afgan ilişkilerinin temelini oluşturacaktır. Böylece Afganistan tarihe Ankara TBMM Hükümetini tanıyan "ilk" devlet olarak geçecek, hemen ardından bir "ilk"i daha gerçekleştirerek Ankara'ya yerleşik temsilci gönderen ilk devlet olacaktır. Nitekim ilk Afgan Elçisi Sultan Ahmet Han 25 Nisan 1921 günü TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşaya güven mektubunu sunmuştur.
Afgan Elçisi Sultan Ahmet Han
İyi de nerede konaklayacak ve işlerini yürütecek Sultan Ahmet Han? Bu konuda farklı kaynaklarda çelişkili bilgilere rastlanıyor. Değerli ve sevgili sınıf arkadaşım, Ankara uzmanı Savaş Sönmez, "Afgan Büyükelçiliği ilk olarak Boşnak Mahallesi olarak bilinen yerde, daha sonra Musiki Muallim Mektebi binasının (Ankara Devlet Konservatuvarı, günümüzde Mamak Belediyesi Kültür Merkezi) yapılacağı yerin [Cebeci semti – ŞO notu] hemen yanında bir eve yerleşir,"[1]diye yazıyor. Savaş'ın Boşnak Mahallesi dediği alan günümüzde Altındağ Belediyesi, Sakarya Mahallesi sınırları içinde kalmakta ve Ankara'da inşa edilen Hippodamos planlı ilk mahalle olmak gibi bir özelliği var. Lafı uzatmış oluyorum ama Boşnak Mahallesindeki uygulamanın, adını M.Ö.5. yüzyılda yaşamış Miletoslu ünlü kent plancısı Hippodamos'tan alan ızgara tipli kent yerleşimi tarzında şekillendirildiğini de belirtmeden geçemezdim…
Tamamen kendi yorumum olarak, Sultan Ahmet Han'ın Ankara'ya ulaştığında ikameti için Boşnak Mahallesindeki evi kiraladığını, kısa zaman sonra ise Savaş kardeşimin belirttiği, şekilde Büyükelçiliğin çalışabileceği bir mekân olarak Cebeci'deki binaya geçtiğini anlıyorum. Nitekim Mustafa Kemal, Ankara'da ilk yabancı büyükelçiliğin açılmış olmasındaki büyük memnuniyetiyle (niteliksiz de olsa aşağıda yer verdiğim fotoğrafta görüldüğü gibi) Afgan Büyükelçiliğinin açılışında bizzat bulunup, Afgan bayrağını kendisi göndere çektiğinde tarih 10 Haziran 1921'dir. Güven mektubunun sunulmasıyla Büyükelçiliğin açılması arasında geçen bir buçuk ay süre yeni bir bina bulunup taşınıldığına işaret ediyor olsa gerek.
Mustafa Kemal, Afgan Büyükelçiliğinin açılışında göndere Afgan bayrağını çekiyor.
Ankara'ya gelen ilk büyükelçi olması nedeniyle Sultan Ahmet Han, art artta gelecek diğer büyükelçiler arasında öngelen kişi olarak, diplomasi dilinde Ankara'daki kordiplomatiğin "Duayen"i hüviyetini kazanacak ve görevini 1926'da yerini başka bir Afgan Büyükelçisine bırakana kadar sürdürecektir.
Yine Sultan Ahmet Han zamanında, şu ya da bu nedenle Cebeci'deki binanın şartları da yetersiz kalmış olmalı ki, bu defa Büyükelçilik Hacıbayram Camisinin yakınlarında bir binaya taşınacaktır.
* Hacıbayram Camisi çaprazındaki Afgan Büyükelçiliği
Daha çok oradan oraya taşınacak bu Afganlar!
Haftaya devam edelim…
[1] https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/savas-sonmez/afganistan-ve-polonya-buyukelcilik-binalari/2347/
Not: Bu yazı dizisinde yıldız (*) işareti taşıyan fotoğraflar Sayın Atila Cangır'ın "Cumhuriyetin Başkenti" başlıklı, Ankara Üniversitesi Kültür ve Sanat Yayınları kapsamında 2007 yılında Ankara'da yayımlanan 3 ciltlik eserinden alınmaktadır. Bana verdiği büyük destek için kendisine şükranlarımı sunmak isterim.
Şefik Onat kimdir? Şefik Onat, TED Ankara Koleji ve Londra Hendon Grammar School'da lise eğitiminin ardından A. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olmuştur. 1966 – 1982 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı mensubu diplomat olarak Bakanlıktaki görevlerinin dışında OECD İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (Paris), Jakarta ve Islamabad T.C. Büyükelçilikleri, Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğinde (New York) görev yapmıştır. 1982 – 1983 yıllarında Başbakanlık/Devlet Bakanlığı Özel Danışmanlığında bulunduktan sonra devlet memuriyetinden ayrılmıştır. 1984 – 1995 yılları arasında özel sektörde üç farklı şirkette üst düzey yöneticilik hizmetini takiben, 1996'da TOKI tarafından gerçekleştirilen B.M. HABITAT II Konferansının Konferans Hizmetleri Koordinatörü olarak Türkiye tarihinde yapılan en büyük ve en kapsamlı uluslararası organizasyonun sorumluluğunu üstlenmiştir. Bu konferansın ardından, 1997- 2010 yılları arasında, kendi kurduğu "ASİTANE Etkinlikler" firması eliyle, kamu kuruluşları ya da yerli ve yabancı Birlikler/Dernekler/Şirketlerin çeşitli ulusal ve uluslararası kongre, konferans, tanıtım, özel etkinlik, gösteri organizasyonlarını gerçekleştirmiştir. Öte yandan, Mimar Prof. Suha Özkan'la birlikte, 2006 yılında tüm dünya mimarlarının çalışmalarını internet ortamında tam eşitlik ilkeleri kapsamında yayınlayabildikleri ve yarıştıkları "World Architecture Community"i kurmuştur. 2010 başından itibaren kendini tamamen emekli ederek eşiyle birlikte Bodrum'a yerleşmiş ve bütünüyle, her zaman özel merakı olan tiyatro ve tarihi roman alanlarında yazmaya yönelmiştir. Tiyatro yazarı olarak, geçmiş yıllarda TRT'de "Radyo Tiyatrosu" ve "Arkası Yarın" programlarında, özgün + çeviri + uygulama niteliğinde 53 eseri yayınlanmıştır. Günümüze kadar sahne için 6 müzikal/müzikli oyun, 2 sahne oyunu, 5 film senaryosu yazan Onat'ın ayrıca 3 oyun çevirisi vardır. Yayımlanmış, editörlüğünü yaptığı 2 kitap ve bir tarihi roman dışında bir diğer tarihi roman ile diplomasi anılarının da yakında yayımlanması beklenmektedir. ONK Telif Ajansına bağlı bulunan Onat, T24 Haftalık ve EK Eleştiri Kültür Dergisi yazarları arasındadır. 1943 Ankara doğumlu, evli ve üç çocuk sahibidir. İngilizce ve Fransızca bilmektedir. İngiliz "British Council"ın lisanslı İngilizce hocasıdır. |