Okul yıllarında matematik ile yollarımız ilk olarak renkli fasulye ve çubukları saymaya başlamamızla kesişse de sürekli değişen sınav sistemlerinin gölgesi altında matematikle kurulan ilişki bu renkli halini de yitirebiliyor pek çokları için. Çözülemeyen bir soru, ezberlenemeyen bir formül, doğruları götüren yanlışlar…
Oysa sadece derslerden ibaret değil matematiğin açtığı alan. Çözülemeyen sorular veya ezberlenemeyen formüller, doğruların yanlışları götürmediği bir ortamda çok da keyifli bir hale dönüşebilir mesela. Matematiğin Peşinde platformu bu açıdan önemli bir görev üstleniyor. Düzenlediği seminerler ve hafta sonu dersleri ile şehirde matematiğe ilgi duyanların bir araya geleceği bir ortam yaratan platform, kendi sözleriyle aktaracak olursak, "ülkemizdeki matematik açlığını giderme konusunda yapılan nadir atılımların yükünü paylaşmak" hedefiyle yola çıkıyor. Platformun kurucuları Can Ozan Oğuz ve Utku Kabuli Aytaç anlatıyor.
- Röportaja sizi tanıyarak başlayalım: Kimdir bu 'Matematiğin Peşinde' gidenler? Yollarınız nasıl kesişti? Sizi bir araya getiren ne oldu? Bir oluşum halini almanızın asıl motivasyonu nedir?
Utku: Önce kendimizi tanıtalım. Ben Utku Kabuli Aytaç. 2017'den beri İstanbul Özel Saint-Joseph Fransız Lisesi'nde matematik öğretmeni ve eğitim teknoloğuyum. Galatasaray Üniversitesi'nde matematik lisansı yaptım ve şu anda da yine Galatasaray'da yüksek lisansa devam ediyorum.
Can Ozan: Ben Can Ozan Oğuz. Galatasaray Lisesi ve Üniversitesi'nden sonra Avrupa'da yüksek lisans, Amerika'da doktora yaptım. 2018'de de bir matematikçi olarak Türkiye'ye döndüm.
Utku: Matematiğin Peşinde oluşumunun tohumları aslında 4-5 Mayıs'ta Galatasaray Üniversitesi'nde düzenlediğimiz, Can Ozan'ın fikri olan İstanbul Matematik Festivali ile atıldı. Biz de o vesileyle tanışmış olduk. Kısa sürede de matematik eğitimi üzerine bakış açılarımızın benzer olduğunu fark ettik. Ben lisede öğretmenlik yapıyordum, Can Ozan da üniversitede… Haliyle olaylara farklı perspektiflerden bakabiliyorduk.
İstanbul Matematik Festivalinin değerlendirme toplantısı öncesi bir toplantı yaptık. O toplantının ana konusu İstanbul'daki matematik etkinliklerinin ne kadar az olduğuydu. İkimiz de birbirimizden bağımsız olarak yazın İstanbul'da matematik yapabilecek yüzlerce genç olduğunu düşünüp etkinlik fikirleri üretiyormuşuz. O toplantıdan bir haftalık bir etkinlik yapma fikriyle ayrıldık. Sabah ve öğlen üçer saatlik derslerden bir haftalık bir program… Yer olarak Saint-Joseph ile görüştük, sağ olsunlar onlar da bize kapılarını açtılar. Böylece ilk etkinliğimiz olan 'Matematiğin Peşinde Bir Hafta' ile bu oluşumun temellerini attık. Bu arada o etkinliğe hazırlanırken bir yandan da mathigon.org'un çevirilerine başlamıştık. Mathigon "Yeni Nesil Ders Kitapları" mottosuyla yola çıkmış nefis bir internet sitesi. Kitaplarda bolca etkileşim var ve o siteyi gördüğümüz anda bunu Türkçe'ye kazandırmalıyız diye düşünüp kurucusu Philip ile yazıştık, o da bu talebimizden çok mutlu oldu ve dersleri tercüme etmeye başladık.
Bu oluşumun kurulabilmesinin temel sebebi de bence: Aynı hedefe doğru yürüyen ve farklı bakış açılarıyla bakabilen insanların bir araya gelip, rahatça çalışabilmesi. Artık ekibimiz daha da büyüdü. Başta yola 14 eğitmen olarak çıkmıştık fakat herhangi bir organizasyon ekibi yoktu. Şu anda sayıları zamanla artan 15 kişilik bir organizasyon ekibi var. Eğitmen kadromuz da yavaş yavaş genişliyor.
- Eğitim sisteminden de kaynaklı olarak, matematik korkutucu bazı çağrışımlar yapıyor zihinlerde. Oysa Matematiğin Peşinde gibi oluşumlar sayesinde görüyoruz ki matematiği ders dışında da seven, günlük hayatının bir parçası haline getirenler de çok. Matematiğe dair negatif fikirleri gidermenin, matematiği sevdirmenin formülü nedir sizce?
Can Ozan: Matematikten çekinenler olduğu kadar, ondan zevk alan, merak eden, heyecan duyan da çok fazla. Her etkinliğimizde bunu daha iyi görüyoruz. Muhtemelen 'matematiğe hayranlık duyanlar'ın haber değeri matematik korkusundan, başarısızlığından daha az. O yüzden medyada yer almıyor ve insanların haberi olmuyor. Biz söyleyelim, ülkemizde matematiğe meraklı çok sayıda insan var. İstanbul'da beş tane daha Matematiğin Peşinde olsa yetemez. Biliyorsunuz Nesin Matematik Köyü'ndeki elli kişilik programlara da bin kişi başvuruyor. Hiçbir şeyi sevdirmenin bir yolunu bilmiyorum, bir şeyin kendisi ilginçse, güzelse bunu tanıtmak, olduğu gibi sunmak ilgi çekmeye yetiyor. Biz de testlerde çıkacak değil de, bilim olan matematiğin görülebileceği etkinlikler düzenleyerek konunun gerçek yüzünü göstermeye çalışıyoruz. Aslında bir matematik müzesinin de toplumdaki yaraları sarmada çok etkisi olabileceğini düşünüyorum.
- Ayrıca eğitmen olarak, okullarda verilen müfredatın hatalı tarafları nedir sizce? Neler, ne şekilde düzeltilebilir?
Utku: Ben müfredattan çok daha önemli şeyler olduğunu düşünüyorum. İşini seven bir öğretmen herhangi bir müfredat tamiratından çok daha etkili olacaktır. Bence müfredatı tamir etmeye çalışmaktan ziyade öğretmenlere verilen değeri artırmak daha etkili olacaktır.
Müfredat içinse şöyle birkaç şey söyleyebilirim: Öğrencilerin soru sormasına müsaade edecek, soru sormasını destekleyecek şekilde dersleri tasarlamalıyız. Ayrıca içeriği bir teoremin veya bir önermenin doğruluğunu tartışabileceğimiz, neden doğru olup olmadığını inceleyeceğimiz şekilde düzenleyebilirsek öğrencilerin öğrendikleri daha kalıcı olacaktır diye düşünüyorum. Şu an için müfredatta bolca hesap var. Öğrencilere sorsanız üniversite birinci sınıfa geçtiklerinde bir sene önceki bilgilerinin birçoğunu unutmuş olduklarını göreceksiniz. Bunlar zaten eğitimcilerin çoğunluğunun bildiği şeyler. Sorun bu yetkinlikleri nasıl kazandıracağımızı bulup, uygulamakta.
- İstanbul Matematik Festivali'ne binlerce kişi başvurmuştu. Matematiğin Peşinde olarak düzenlediğiniz seminerlere de katılım yoğun oluyor. Bu noktada siz nasıl yorumluyorsunuz, Türkiye'de insanların matematikle kurduğu ilişkiyi?
Can Ozan: İnsanların kurduğu değil, kurmaya çalıştığı bir ilişki var. Okullardaki dersler konuya teğet geçince matematiği nerede bulup da ilişki kuracaklar ki? Kitapçılarda bile matematik kitabı deyince test kitabı gösteriyorlar, test çözerek bilim ile ilişki kurulabilir mi? Ve işlerin böyle olmaması gerektiğini fark eden, bu anlatılanların altında bir anlam, bir açıklama olması gerektiğini düşünen ve merak eden çok kişi var. Cevapları bulmak için her fırsatı değerlendirmeye çalışıyorlar. Kısacası Türkiye'de yapılacak çok iş var, çok talep var…
- Matematiğin Peşinde olarak etkinliklerinize 'Matematiğin Peşinde Bir Hafta' ile başladınız. Ardından da seminerleri ve hafta sonu derslerini de eklediniz. Bu dersler nasıl bir içeriği kapsıyor?
Utku: Hafta sonu dersleri fikri 'Matematiğin Peşinde Bir Hafta' etkinliğinin değerlendirme toplantısında ortaya çıktı. 'Matematiğin Peşinde Bir Hafta' etkinliğindeki dersleri okullar açıldığında birkaç hafta sonu olacak şekilde yapmayı planlıyoruz. Bu dersler üç, dört veya beş hafta sürebiliyor. Bu süre tamamen eğitmene ve dersin içeriğine kalmış. Şu anda 'Sayılar Kuramı ve Kodlamayla Problem Çözümleri' dersini gerçekleştirdik. Sadece 20 öğrenci yani bir sınıf kadar öğrenci kabul edebildik.
Bu konuyla ilgili de bir istatistik vereyim: 'Matematiğin Peşinde Bir Hafta' için 100 kontenjanımız vardı, 492 başvuru almıştık. 'Sayılar Kuramı ve Kodlamayla Problem Çözümleri' için de 20 kontenjanımız vardı ve 102 başvuru aldık. Yani yaklaşık beş katı kadar talep alıyoruz iki seferdir. Bir de tabii henüz ulaşamadığımız binlerce liseli var. Bu veriden şu basit sonucu çıkarabiliriz: İstanbul'da eğitime ihtiyaç duyan ve istekli çok öğrenci var. Bunun tam tersi bir durum olsaydı bence daha vahim bir tabloyla karşı karşıya olurduk.
- Peki Matematiğin Peşinde olarak, siz kimlere ulaşmayı planlıyorsunuz? Hedefinizde kimler var ve matematik konusunda ne kadar bir bilgi seviyesi gerektiriyor?
Can Ozan: İlkokuldan tutun liseli, üniversiteli gençler, matematik öğretmenleri, işi gücü olan ama matematik merakını hiç doyuramamış her kesim için büyük bir seferberlik ilan edilmesi gerektiğine inanıyorum. Ama bizim önceliğimiz liseli ve üniversiteli gençler. İsterlerse hiç bilmesinler, hatta neden doğru olduğunu bilmedikleri bilgileri unutsunlar. Matematik bilgi birikiminden çok, bilinmeyene nasıl ulaşılabilir, bilinmeyen bir şeyi bilinir yapmak için ne yapılmalı, bunu öğretmeyi hedefleyen bir uğraş. Bu yüzden okullarda sadece bilinen konulardan bahsedilmesi de çok sakıncalı. Matematiğin özündeki 'yeni bilgi yaratma' çabasının üzerini örtmüş oluyor. Matematik öğretmenlerinden de güzel bir ilgi var, onlarla birlikte yapmayı istediğimiz projeler de var. Bir matematik öğretmenine ulaşmak, yıllar boyunca yüzlerce öğrenciye ulaşmak demek.
- "Ülkemizdeki matematik açlığını giderme konusunda yapılan nadir atılımların yükünü paylaşmak istiyoruz" diyorsunuz tanıtım metninizde. Bu nadir atılımlardan söz edebilir misiniz? Sizin de takip ettiğiniz ve bu yolda sizinle aynı hedefleri paylaşan?
Utku: Tabii ki başta Nesin Matematik Köyü var. O köy olmasaydı bizim de böyle bir oluşum fikrine cesaret edebileceğimizi pek sanmıyorum. Şimdi başka köyler de açılmaya başladı, Çakılarası Matematik Köyü mesela. Haluk Memili'nin Pisagor Matematik Evi YouTube kanalı var. Bu kanal sayesinde YouTube'da Türkçe matematik içerik sayısında ciddi bir artış oldu. Bilim Virüsü var mesela, çok güzel işler yapıyorlar biz de takip ediyoruz. Can Gürses, Çocuklar için Oyunlarla Matematik Atölyeleri düzenliyor. Köy'de de çok enteresan programlar var.
Can Ozan: Mimar Sinan Üniversitesi'nden Özer Öztürk hocanın arkadaşları ile başlattığı 'Pentalitha' adında, çocuklar için oyunlarla desteklenen matematik programları var, kimi okullarda da uygulamaya başladılar. Eskişehir'de 'Matematik Noktası' adında güzel bir müze var, Aydın'da 'Tales Matematik Müzesi' var, İzmir'de 'Merdiven Bilim ve Proje Geliştirme Merkezi' var. Üniversitelerin matematik kulüpleri etkinlikler düzenliyorlar, Türk Matematik Derneği matematik ile ilgili seminerler, konferanslar düzenleme konusunda maddi yardımda bulunuyor. 'Matematik Dünyası' dergisini çıkarıyorlar. Doruk Yayınevi pek çok yabancı matematik kitabının Türkçeye çevrilip yayınlanması için uğraşıyor. Ali Nesin çok sayıda ders kitabı ve popüler matematik kitabı yazdı, hâlâ yazıyor. Salih Duran'ın kurduğu matkafasi.com sitesi matematik ile ilgili tartışmaların yapılabildiği güzel bir platform.
Araştırma alanındaysa 2017 yılında Prof. Selman Akbulut'un öncülüğünde Gökova Geometri Topoloji Enstitüsü kuruldu. Ülkemiz adına çok güzel bir haber, çünkü bağımsız araştırma enstitülerimiz yok denecek kadar az.
- Bir de atılımlar için "nadir" demeniz dikkatimizi çekti: Nedir karşınıza çıkan zorluklar? Bu tür oluşumların sayıca az olmasının ardındaki sebepler neler?
Utku: Şu an için karşımıza çıkan çok ciddi bir zorluk yok. Herhangi bir maddi getiri beklemediğimiz için bazı konularda işimiz ciddi anlamda kolaylaşıyor. Mesela bir salonda etkinlik yapacağız, etkinliğimiz ücretsiz olduğu için diyoruz ki "Salona para veremeyiz", böylece "Kaç bilet satsak salon kirasını çıkarırız" gibi sorularla hiç uğraşmıyoruz. Paramızın, gelirimizin olmaması bize ciddi birkaç avantaj sağlıyor. Evet, avantaj diyorum çünkü her şeyi gönüllü olarak yapıyoruz. Ekip içinde herkes birbirine yardımcı olmaya çalışıyor çünkü karşılığında herkes aynı ücreti alıyor: Sıfır Türk Lirası. Düşünsenize muhasebe derdiniz yok. Aynı zamanda mesela seminer davetlerinde de etkinliğin ücretsiz olması sebebiyle konuşmacıların daha sıcak baktığını düşünüyorum.
Tabii ki paramız olsa yapmak istediğimiz çok şey var. Merkezi bir yerde bir binaya sahip olmayı ben şahsen çok istiyorum ve buradan açık çağrı yapıyorum: Bize merkezi bir yerde bir bina bırakmak isteyen varsa çok memnun oluruz. Bir binayı bir bilim yuvası haline dönüştürmek beni çok heyecanlandırıyor. İçinde devasa bir kütüphane, 7/24 açık bir yer… Ücretsiz çay, kahve. Bolca çalışma alanı. Düzenli etkinlikler, dersler, seminerler… Lise öğrencilerinin, üniversite öğrencilerinin ve eğitmenlerin buluşabileceği bir alan.
Sorudan biraz uzaklaştım fakat bu çağrıyı aradan çıkarmak istedim. Bahsettiğim gibi bir yerimizin olmaması bizim açımızdan zaman zaman sıkıntı yaratıyor, mesela toplantılarımızı kafelerde yapıyoruz. Bu tür oluşumların sayıca az olmasının sebebi bu işlerin organizasyonuyla ilgilenecek insanların sayısının az oluşu veya böyle insanların olmayışı. Mesela bizim bu yaptığımızı İstanbul'da birilerinin yapmaması için hiçbir neden yok. Bir-iki danışman öğretim üyesi ve birkaç öğrenci bu işi rahatlıkla yapabilirler. Tabii ki ciddi bir zaman ayırmanız gerekiyor ama ülkede binlerce üniversiteli var, motive bir ekip rahatlıkla bulunabilir.
Can Ozan: Şu an yaşadığımız başka bir zorluk da meraklı öğrenciler ile hevesli hocaları buluşturabileceğimiz sınıflarımızın olmayışı. İki taraftan da istekli insanlara ulaşabiliyoruz, ancak derslerin gerçekleşeceği bir mekan bulmak zor.
- Matematiğin Peşinde gibi oluşumlara dahil olamasa da matematiği günlük hayatına taşımak isteyenlere neler önerirsiniz?
Can Ozan: Herhalde ilk akla gelen 'Matematik Dünyası' dergisi. Yıllardır üç ayda bir çıkan bu dergi bulunmaz bir nimet. Fiyatı da çok uygun, hele yılbaşında bütün koleksiyon için çok iyi bir kampanya yapıyorlar. TÜBİTAK Popüler Bilim yayınlarından güzel kitap çevirileri çıkıyor, hem de uygun fiyata; ancak kitapçılarda bulmak biraz zor. Doruk Yayınları, Alfa Bilim yayınları da güzel kitaplar çeviriyorlar. Günümüzde belki de en rahatı YouTube üzerinden kanalları takip etmek. İngilizce olarak 3blue1brown ve Numberphile kanalları dünyada en iyileri, Türkçe olarak da Pisagor Matematik Evi geniş bir yelpazede içerikler sunuyor. Bu işin ideali üniversitelerin topluma bilgi yayma yükümlülüğünü yerine getirmesi tabii. Ancak ülkemizde yüksek parmaklıklar ve güvenlik görevlilerinin arkasına saklanıyor vaziyetteler. Maalesef internet üzerinden paylaşım yapan üniversite sayısı da ülkemizde çok az, ben sadece Koç üniversitesi ve ODTÜ'yü biliyorum.
- Hem Türkiye'deki hem de uluslararası camiada matematiğe dair gündem konularını neler şekillendiriyor?
Can Ozan: Matematik camiası çok geniş, kendi içinde pek çok dala bölünmüş durumda. Örneğin diferansiyel denklemler, istatistik veya kategori teorisi çalışanlar çok karşılaşmıyorlar. Herkes kendi alanı veya komşu alanlarda neler olduğunu takip edebiliyor. Arxiv.org sitesine dünyanın her yerinden her gün onlarca yeni keşif, yeni makale düşüyor. Tabi başka matematikçiler ile buluşup tartışmak çok önemli, her alanın büyük konferansları vardır, seneye nerede olacak, kimler konuşmacı, seneye İsveç'teki Mittag-Leffler enstitünün dört aylık kombinatorik temalı dönemi büyük bir buluşma olacak gibi gündemler var. Bizim ülkemizde bağımsız araştırma enstitüleri çok çok az.
Dört yılda bir uluslararası matematik kongresi yapılır, bizim için olimpiyat gibi büyük bir etkinlik, geçen sene Brezilya'da Rio'daydı. Orada Fields madalyası gibi dört yılda bir verilen çok prestijli ödüller dağıtılıyor. Ali Nesin geçen sene Leelevati ödülünü aldı. Bu sene ilk defa UNESCO 14 Mart'ın Dünya Matematik Günü olarak kutlanmasına karar verdi, bu aralar her ülkede o gün için düzenlenecek etkinlikleri konuşuyor. Kadın matematikçi sayısının azlığı ortak bir gündem. Üç boyutlu yazıcılar, sanal gerçeklik gözlükleri gibi yeni teknolojiler geliştikçe bunların matematik eğitiminde ne faydaları olabileceği de önemli bir gündem. Ve çok nadiren yüzlerce yıldır çözülemeyen bir problemin çözüldüğü oluyor. En son 2006 yılında Grigori Perelman yüz yıldır çözülemeyen Poincaré Sanısını kanıtladı. Hâlâ cevap bekleyen 6 büyük milenyum problemimiz var.
- Matematiğin Peşinde gidenler size nasıl ulaşabilirler? Sadece seminerlere değil, ekibe gönüllü olarak katılmak isteyenler için de faydalı olabilir bu bilgi…
Can Ozan: matematiginpesinde.com sitemizde gönüllü başvuru sayfamız da var, iletişim bilgilerimiz de. Onun dışında Instagram ve Twitter (matpesinde) hesaplarımızdan da takipçilerimiz ile hep iletişim halindeyiz.
- Gündeminizde ve planlarınızda başka neler var?
Can Ozan: Bizim oluşum olarak amacımız matematik ile ilişki kurmak isteyenler için imkanlar yaratmak. Bizim gündemimizde ülkemizdeki bu açıkları kapatmak var. Bunun için matematiği bilim olarak tanıtacak posterler hazırlamak, ülkemizdeki matematik etkinliklerin duyurulacağı merkezi bir internet sitesi kurmak, dünyadaki gelişmelerle ilgili haftalık bültenler yayınlamak, sanatçılar (fotoğrafçılar, sinemacılar, ressamlar) ile birlikte çalışıp cebirsel eğriler, simetri, dinamik sistemler gibi matematiği yapılan konularda ortak sergiler oluşturmak, Hilbert, Poincaré gibi büyük matematikçilerin yazılarını dilimize kazandırmak, matematik öğrenmek isteyenler için Türkçe kaynakların derlendiği yol gösterici bir site kurmak gibi bir sürü hayalimiz var. Türk matematikçileri de tanımıyoruz, onları da duyurmak istiyoruz.
Bir yandan hali hazırdaki Hafta Sonu Dersleri projesini sürekli hale getirmek için mekan arayışı içindeyiz.
Utku: Yakın zamanda liselilere ve öğretmenlere ulaşma konusuna ağırlık verdik. Bu konu üzerine düşünüyoruz aslında. Geçmiş etkinliklerden gördüğümüz kadarıyla büyük çoğunluk memnun kalıyor fakat bizden hiç haberi olmayan binlerce liseli ve öğretmen var. Bunun bir sebebi de ülkede bu konuları takip edebilecekleri geniş bir platform olmaması. Haftalık bülten ile umuyoruz ki bu soruna da bir çözüm getireceğiz.