Şebnem Şenyener

21 Nisan 2019

Meydanda pembe tekne

Ufakcık teknenin yüzlerce polisi saatlerce uğraştırma sebebi tekneye kendini zamklayan, zincirleyen, kelepçeleyen eylemcilerdi

New York-Londra-Roma

ŞEHİR TELLALI

Hemen iki sokak ötemde, Oxford Meydanı’na “Yokoluş İsyanı” eylemcilerinin yerleştirdikleri üç metrelik “Pembe Tekne”yi yolun ortasından kaldırmak, cuma günü tam 200 Londra polisini yedi saat uğraştırdı. Şehirde bir haftadır devam eden ve meydanları, yolları tek tek şehir trafiğine kapatan eylemin sembolü Pembe Tekne. Üzerinde “Doğruyu Söyle” sloganı yazılı.  Hükümete çevre kirliliği ve iklim değişimi konusunda doğruyu söyleme çağrısı.

Dört kişinin rahat rahat taşıyabileceği boyutta. Ufakcık teknenin yüzlerce polisi saatlerce uğraştırma sebebi başta tekneye kendini zamklayan, zincirleyen, kelepçeleyen ve sonuna kadar, tutuklanmayı da göze alarak direnişi bırakmayan 20 civarında eylemciydi. Polis önce tekne civarındakileri karga tulumba taşıdıktan sonra tekneye yapışmış olanların yapışkanını yumuşatmak için ayırıcı bir solusyon kullanmak zorunda kaldı. Kimyasal çözümün protestocuların solunum sistemine zarar vermemesi için protestocuların hepsine önce koruyucu maske taktılar. Kendilerini zincirledikleri demirleri eğeyelerek tekneden ayırdılar. Gürültüden kulaklarının zedelenmemesi için protestocuların kulaklarına kulaklık da taktılar. Derken etraflarına toplanan ve bütün bu gelişmelerle çok iyi vakit geçiren kabalığın ve seyirci dükkan çalışanlarının sıcakta saatlerce susuz kalmaması için herkese su dağıttılar.

Hafta boyunca sıcak her gün daha da arttığından eyleme doğada kendiliğinden katıldı adeta. Polisler pembe tekneyi Oxford meydanından kaldırdıkları sırada, güneş iklim değişimini kanıtlarcasına bütün kuvvetiyle tepelerinde parlayıp, altlarındaki asvaltı ısıttı durdu. Onun üzerine polisler suyun yanında meydana biriken halkı güneşten korumak için herkese ayrıca güneş kremi de dağıttılar.

Bununla yetinmediler. Waterloo köprüsünü ağaçlarla kapatan eylemcilerle birlikte dans etmeye başladılar. Birkaç polis protescuların arasında kaykay yarışmasına katılarak halkın beğenisi kazandı.

Yokoluş İsyanı grubu, karbon emisyonunun 2025 yılı itibarıyla sıfıra indirilmesi için hükümetin gerekli uygulamalara derhal başlamasını, ayrıca iklim değişimi üzerinde çevre bakanlıklarının elindeki gerçekleri halkla paylaşmasını talep ediyor. Bu talepleri kabul edilinceye dek Londra’da eylemlerini sürdürecekler.   

Geçtiğimiz pazardan başlayarak Londra parkları, köprüleri ve meydanlarını doldurdular. Meydanlara çadırlarını kurdular. Waterloo köprüsüne yığınla ağaç, çiçek, yeşillik yerleştirdiler.  

Protestolar sırasında Shell Binasının döner kapısındaki bir camı kırdılar. Ayrıca binanın dış duvarlarına “Shell Öldürür” “Çevre Katliamcısı” sloganları da yazdılar.

Böylelikle son bir haftadır Londra sokakları meydanın ve ağacın demokrasinin, özgür ifadenin ne kadar önemli iki unsuru olduğunu yeniden yeniden sahneleyip duruyor.

Tarihten; Pazar yeri Agora’dan Place de la Bastille’e, Tiananmen’den Tahrir’e Taksim’den Havana’da Parque Central’a gözümde canlanıyor dünyanın meydanları ve caddeleri. Kiminin üzerinde dökülen kanla, hepsi orada. Umudu, gerektiğinde yürüyerek gerektiğinde bir kasanın üzerine çıkıp sözle söyleyecek insanlarını kucaklıyor. Ne sosyal medya, ne eski ne de yeni diktatörlerin söküp çalamayacağı bir mülkiyet halkın meydanı, pazar yeri, ağaçları ve caddeleri.

Havana’da Parque Central’da hiç unutamadığım bir grup toplanmıştı Fidel Castro daha hayattaydı o tarihte. Resmi değilse Küba’nın hiç bir yerinde ikiden fazla insanın biraraya gelmesine izin yoktu.  Polis tepesinde dineliveriyordu anında. Baskı rejimi, Kübalıları hafta sonlarında resmi gösterilerde bayrak sallamaya, milli elbiselerini giyinip kuşanıp sokaklarda yürümeye, meydanları milli marşlar söyleyerek doldurmaya seferber ediyordu.

Buna rağmen Parque Central’da her gün bir grup toplanıyor, kasaların üstüne çıkıp çıkıp nutuklar atıp duruyorlardı. Ortasında Küba’nın devrimci şairi Jose Marti’nin heykeli. Fıskiyeli havuzu, gür ağaçlarıyla sıralarında oturan halkı gölgeleyip serinleten Parque Central Havana’nın en güzel meydanlarından biri. Etrafındaki şık oteller sayesinde yabancıların da gözü önünde hep. İşte bu meydanda ülkedeki baskı ortamına rağmen her gün hiç bir sorun çıkmadan bir grubun toplanabilmesine, üstüne üstlük kasalarının üzerine çıkıp nutuk atabilmesine pek şaşırmıştım. Merak edip yanlarına gittim. O zaman anladım. Kasanın üzerine çıkıp çıkıp meğer futbol nutuğu atıyorlarmış. Yerel takımların futbolcuları,  antrenörleri, taraftarları, sahaları üzerine konuşup tartışıyorlarmış. Her gün. Hiç aksatmadan düzenli bu faaliyetle meydanın söz söyleme özgürlüğü ve demokrasi umudu olduğunu tekrar tekrar kanıtlayarak.

Londra’nın Pembe Teknesi de aynı şeyin ifadesiydi Oxford meydanında. Londra polisi de yine Nazım’ın deyişiyle bunun gayet “farkında.”


www.sebnemsenyener.com