New York-Londra-Roma ŞEHİR TELLALI |
Gerçek korkutuyor onları. Ama çok. Gerçek onların en büyük düşmanı.
O kadar korkuyorlar ki her şeyi yapabiliyorlar korkunun körlüğüyle.
İnsan aklına, hayaline, diline ters durmadan kendilerini daha da aşağılayarak, en korkunç cinayetleri işliyor, en korkunç suçları yaratıyorlar. Gazeteler çıkarıyor, haber uyduruyor, haber yaratıyorlar. Ama nafile, gerçeği bir türlü eğip büküp kendilerine uyduramıyorlar. Gerçeğin eğilip bükülemeyeceğini, gerçeğin hep gerçek kalacağını bir türlü kabullenmek istemiyorlar. Bu yüzden daha da büyük dehşete düşüyorlar her seferinde. Daha büyük şiddete başvuruyorlar ama nafile.
Gerçek bir tarafa, bütün yaptıklarıyla Allah’a dahi inanmadıkları çıkıyor ortaya. Öyle olunca onu da evirip çevirip sahteleştiriyorlar yeniden.
Atina’dayım. Akropolis’te. Güneş pırıl pırıl. Ilık ılık tertemiz hava. Bembeyaz uzanıyor şehir Ege’ye doğru. Ege berrak, yumuşak, kıpırtısız. Ufukta birleşiyor gökyüzüyle. Ufuk gümüş bir tepsi.
Dünyanın en güzel manzarası bu “Şehir Tepesi.” Demokrasi abidesine basan insanın ufku göz kamaştıran o gümüş tepsi. Atina’nın evinde korkudan eser yok. İçi dışı bir. Temeli gerçeğe dayalı bir doğa. Etrafı çeviren dağları yüzük yüzük, çıplak, kayalık.
İnsanlığın MÖ 5. yy’da burada başlayıp da binlerce anayla emzirerek yavaş yavaş, koruya koruya, usul usul büyüttüğü demokrasiyi baş tacı yapan bu tepe güven veriyor onu ziyaret edene.
Yunancada gerçek korkusu için kullanılan kelimelerden biri “alethephobia.” Gerçeği işitme korkusu anlamına geliyor. Ondan sonra bir de “logophobia.” Akli ya da bilimsel olana duyulan korku. Ayrıca “epistemophobia” bilgi korkusu, “gnosiophobia” irfan korkusu var.
Gerçek korkusu demokrasinin en büyük düşmanlarında mevcut. Yine Yunanca bir kelimeyle “ego”su büyük, ve de narsist yani kendini beğenmiş karakterin kendini etrafa böyle gösterebilmek için yaptıklarını ört bas üzere uydurduklarına dayanan, dolayısıyla ister istemez giderek büyüyen, sürekli kendini üreten kısır bir döngü.
Gerçek korkutuyor onları. Uydurdukları yalanları duymaktan, çaldıklarını saklamaktan, gasp ettiklerini göstermekten, yok edip yakıp yıktıklarını, katilliklerini bildikleri halde yüzlerine bu vahim kimliklerinin vuruluvermesinden korkuyorlar.
Ama gerçek hep gerçek. Yüzlerine vurulsun vurulmasın gerçek hepimizin her zaman gözünün önünde. Hep burada, hep bizimle. Geçmişte de gelecekte de gerçek aynı, ve öyle olmaya devam edecek.