Rıza Türmen

27 Ağustos 2022

Yeni Anayasa (III): Hak ve Özgürlükler

Bu bölüm, “insan haysiyeti” ile başlamalı. İnsan haklarının amacı bireylere insan haysiyetine uygun bir yaşam sağlamaktır. Nasıl ki B.M. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi de bütün insanların doğuştan haysiyet bakımından eşit olmalarından söz eder

Yeni Anayasa ile ilgili birinci yazıda yeni bir demokrasiyi ve bir toplumsal uzlaşıyı inşa edecek bir anayasanın nasıl yapılması gerektiğine, ikinci yazıda böyle bir anayasanın dayanacağı ilkelere değinmiştik. Bu yazıda ise sözünü ettiğimiz ilkelerin somut anayasa maddelerine dönüşmesini ele alacağız.

Yeni bir Türkiye’yi yeni bir demokrasiyi kuracak, radikal bir değişime yol açacak bir anayasa yapmayıp, eski parlamenter sistemi birkaç rötuşla sürdürmek yolunu seçersek, bilmeliyiz ki gene çoğunluğun azınlık üzerinde tahakkümüne yol açacağız. Gene yeni bir öfkeli mağdur kitlesini yaratacağız, gene ülkeyi yöneten liderin çevresi lideri putlaştırma süreci başlatacak. Gene dört yılda bir seçim sandığına gitme dışında halkın sesi duyulmayacak. Gene bütün kararların tek bir merkezden alındığı merkeziyetçi bir yönetim olacak. Böyle bir iktidar gene Türkiye’nin sorunlarına çözüm getiremeyecek. Bu filmi pek çok kere gördük. En sonuncusu belki de en kötüsüydü. Ama kısır döngüyü artık kırabilmeliyiz. AKP iktidarının siyasal, ekonomik, her alanda yarattığı büyük çöküntü bu fırsatı veriyor. Bu fırsatı iyi kullanamazsak, bunun son fırsat olma tehlikesi var. Bütün debelenmemize karşın içine düştüğümüz çukurdan çıkamamamız olasılığı var.

Yeni bir anayasa bu nedenle önemli. Yeni bir anayasa, elbette tek başına yeterli değil. Siyasal iktidarın uygulamaları, yeni anayasa ne denli iyi olursa olsun, onu kağıt üzerinde bırakabilir. Ama yeni bir Türkiye’yi kuracak bir anayasa, iyi niyetli bir iktidarın elinde yeni bir Türkiye’nin alt yapısını oluşturacaktır.

Temel Hak ve Özgürlükler

Bu bölüm, “insan haysiyeti” ile başlamalı. İnsan haklarının amacı bireylere insan haysiyetine uygun bir yaşam sağlamaktır. Nasıl ki B.M. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi de bütün insanların doğuştan haysiyet bakımından eşit olmalarından söz eder.

Bu nedenle yeni anayasada yalnızca hak ve özgürlüğün belirtilmesiyle yetinilmesi, sınırlama paragraflarına yer verilmemesi, onun yerine mevcut anayasa 13. maddede olduğu gibi genel bir sınırlama paragrafının yazılması daha doğru olacaktı. Bu konuda böyle bir yöntem izleyen AB İnsan Hakları Şartı model alınabilir.

Bunun yanında devletin görevinin toplantının barışçı bir şekilde yapılmasını sağlamak olduğu, toplantı yerinin toplantıyı düzenleyenlerce seçilmesi gerektiği anayasada yer almalı.

İşçilerin çalıştıkları şirketlerin kararlarına katılma hakkı olmalı. İşçilerin işlerine yasanın öngördüğü haklı bir neden olmadan son verilmeyeceği anayasada belirtilmeli.

İşçilerin sağlığını, güvenliğini güvence altına alacak çalışma koşullarına sahip olma hakkı anayasada yer almalı.

AİHM kararlarına uygun olarak din dersi zorunlu olmaktan çıkarılmalı. Eğitim ve öğretimin amacının çocuğa nesnel ve çoğulcu bilgiler vererek eleştirel bir düşünceye sahip olmasını sağlamak olduğu belirtilmeli.

Resmi dil Türkçe olduğundan, Türkçenin zorunlu olması yanında çocukların evde konuştukları dili de öğrenmeleri ve bu dilde eğitim görmeleri olanağı verilmeli.

  1. Yasa tekliflerinin yazımından önce uzman kişilerin ve ilgili STK’ların görüşleri alınmalı.
  2. Bu kişiler ve STK’lar yasa tekliflerinin Meclis komisyonlarındaki görüşmelerine katılmalı.
  3. Yurttaşlar belirli bir sayıda imza toplayarak, örneğin yüz bin imzayla Meclis’e gündem maddesi önerme hakkına sahip olmalı.
  4. Yurttaşların temel hak ve özgürlükler dışında herhangi bir konuyu belirli sayıda imza toplayarak, örneğin 2 milyon imzayla, referanduma getirme hakları bulunmalı. Yasama ve yürütme referandumun sonucuna göre hareket etmeli.
  5. Meclis’te kabul edilen bir yasayı belirli sayıda imza toplayarak örneğin 5 milyon imzayla yurttaşların referanduma götürme hakları olmalı. Referandumda reddedilen bir yasayı Meclis yeniden görüşmeli.

Katılım hakları yurttaşların siyasette aktif bir rol oynamalarına, iktidara yön vermelerine ve seçimler dışında da halkın sesinin duyulmasına yol açacak. Halk gerçek egemenliğin Meclis’e yansımasını sağlayacak.

Yukarda belirtilenler 1982 Anayasası’nın değiştirilmesi ya da anayasaya eklenmesi önerilen hususlardır. 1982 Anayasası’nda mevcut olan örneğin işçilerin ücretli izin hakkı gibi olumlu unsurlara saklı tutulacağı için değinilmemiştir.

 Bundan sonraki yazıda devletin yeni demokratik yapısının ana hatlarını belirlemeye çalışacağız.

Rıza Türmen kimdir?

Türkiye’nin önde gelen insan hakları hukukçularından ve diplomatlarından olan Rıza Türmen İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi.

Kanada Montreal McGill Üniversitesi'nden hukuk yüksek lisansı, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden Siyasal Bilimler doktorası aldı.

Avukatlık stajını yaptıktan sonra, 1966 yılında Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Dışişleri Bakanlığı'nda çeşitli görevlerde bulundu.

1985’de Singapur’a ilk Türk Büyükelçisi olarak atandı.

1993 Birleşmiş Milletler Dünya İnsan Hakları Konferansı'nda ve AGİT, İnsani Boyut Toplantıları’nda Türk Heyeti Başkanlığı'nı yaptı.

1994’te İsviçre'ye Büyükelçi olarak atandı. 1996'da Türkiye'nin Avrupa Konseyi Daimi Temsilcisi oldu.

1998 yılında Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçlığına seçildi. 2008 yılına kadar bu görevi sürdürdü.

2008'de Türkiye'ye döndükten sonra 10 yıl Milliyet gazetesinde köşe yazıları yazdı.

2011 seçimlerinde CHP İzmir Milletvekili olarak parlamentoya girdi. TBMM Adalet Komisyonu ile Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda görev yaptı.

2009 yılında Türkiye Barolar Birliği Yılın Hukukçusu Ödülü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü Ödülü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Üstün Hizmet Ödülü, 2010 yılında Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin Cumhuriyet Ödülü Rıza Türmen’e verildi.

İnsan Hakları ve hukuk konularında yerli ve yabancı dergilerde yayınlanmış çok sayıda makale ile kitap bölümleri kaleme aldı. "Güçsüzlerin Gücü-Türkiye'de İnsan Hakları" ve "Türkiye'de Demokrasi Arayışı" adlı iki kitabı yayımlandı.

Halen demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti alanlarında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarında çalışmalarını sürdüren Rıza Türmen, Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi’nin eş sözcülüğünü yapıyor.

Sanata yakın ilgi duyan ve yaklaşık 40 yıldır çello (viyolonsel) çalan Rıza Türmen, T24’te 2013 yılından beri, ağırlıklı olarak temel haklar, insan hakları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları, genel hukuk ve politika konularında yazılar yazıyor.