Suriye sınırı artık her türlü provokasyona gebe. Zira angajman kurallarının yerini şimdi tezkere alacak. Maksat, “daha geniş hareket” imkanına sahip olmak. Başka bir deyişle, Suriye içine girecek, tampon bölge oluşturacak, sıcak takip yapacak icazet Meclis’ten alınıyor.
Sonra ne olacak?
Burası biraz belirsiz. Örneğin, yeni bir top mermisinin inmesi mi beklenecek? Angajman “misliyle karşılık” olduğuna göre Suriye uçağı “yanlışlıkla” bombalarsa Suriye bombalanacak. Tankı ateş açarsa, tankları vurulacak vs.
Türkçesi ilk hareket Suriye’den gelecek. Daha doğrusu şimdilik öyle görünüyor. Ancak sınıra yakın bir bölgede yaşanan çatışma “bir tehdit” olarak algılanırsa, o takdirde belki de o çatışma bölgesine de müdahale gerçekleşebilecek.
Türkiye NATO ve Birleşmiş Milletler tarafından kaderiyle baş başa bırakıldı. Şimdi kendi göbeğini kesecek ve “E, ne yapalım siz kılınızı kıpırdatmadınız ki” gerekçesine sık sık başvuracak.
Ancak ortada bir sıkıntı var. Suriye her ne kadar Akçakale’de yaşanan olay için soruşturma açtığını söyledi ve ölen 5 masumu da şehit ilan ettiyse de henüz özür dilemedi. Tazmin edeceğini de söylemedi. Hatta yapılan açıklamanın sonunda Türk sınırlarının silahlı teröristlerin serbest geçişleri konusuna daha iyi denetlenmesi gibi bir uyarı da yer aldı. Yani açıklamanın Türkçe meali, “Siz Özgür Suriye Ordusu’na bu kadar açıktan destek verirseniz, daha başınıza bu tür ‘kazalar’ gelir” denmiş oldu.
Hükümet zor durumda. Zira önce uçak düştü. Akçakale halkı uzunca bir süredir “yahu bir kaza çıkacak” dedi. Dikkate alınmadı ve sonunda olanlar oldu. Şimdi dış politikada yaşanan zafiyete karşı top mermilerinden medet umuluyor.
Ben Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) karar mekanizmasında olsam, bütün oyun planını tezkere sonrasına göre yapardım. Diyelim ki sınıra yakın bir bölgede kuşatıldınız ya da zor durumdasınız. Suriye Ordusu’nun ağır silahları mevzilerinizi dövüp duruyor. Hemen oradan Türkiye tarafına birkaç havan atışı sizi rahatlatacaktır. Angajman devreye girecek ve Suriye Ordusu’na ait mevziler Türk Ordusu tarafından tahrip edilecektir. Çatışma bölgesinden kimin nereye ateş ettiği bilinemez ama Suriye Ordusu her defasında sorumlu olacaktır.
Geçtiğimiz haftalarda ÖSO tarafından yapılan bir açıklama da bu yöndeydi. İki Suriye MİG 23’ünün Kilis üzerinden Türkiye sınırını iki kez ihlal ederek ÖSO mevzilerini bombaladığını iddia ettiler. Neden? Açıklama, “Hani angajman vardı? Hani yaklaşanı düşürecektiniz” demenin lisan-ı münasibiydi.
Oysa kritik olan bir başka sonuç daha var. Habertürk Gazetesi tarafından geçtiğimiz hafta sonuçları yayınlanan bir ankette halkın yüzde 61’i Hükümetin Suriye’ye yönelik uyguladığı dış politikanın yanlış olduğuna inanıyor. Ankete katılanlardan yüzde 80’i ise Suriye’ye yönelik bir askeri bir müdahale seçeneğine karşı çıkıyor.
Böylesi bir ahvalde akıntıya karşı çekilen kürek ilginç ve önemlidir. Kürtaj ile ilgili düzenlemeler konusunda halkın tepkisi sonrası geri adım atan Hükümetin Suriye konusundaki bu ısrarı halkın iradesi dışında bambaşka dinamikleri akla getirmektedir.
915 kilometrelik bir sınırda artık her şey yaşanabilir. Irak İşgali sürecinde gösterilen basiret ve hassasiyetin bugün olmaması en önemli zafiyettir. Bedelini ise bu ülkenin masumları ve evlatları ödeyecektir.