T24 - Avrupa’nın kültür başkentinde opera ve bale eserlerinin sahnelebileceği salonların olmayışı hem sanatçıların hem de sanatseverlerin yıllardır dile getirdikleri bir gerçek. Konservatuarların opera ve bale sanatları bölümlerinden mezun olan gençlerin tek iş kapısı maalesef devletin sanat kurumları.
Bu kurumların kuruluşlarından bugüne kadar salon ve teknik alt yapıları için yeterli kaynağın ayrılmaması, özel kurumların bu yönde teşvik edilmemesi, dünyada sahne sanatlarının bu en gözde alanlarının Türkiye’de dar çerçevede kalmasına neden oldu.
Tüm teknik olanaksızlıklara rağmen bu sanatları icra eden sanatçılar, davet edildikleri yurt dışı temsillerde iyi performanslar sergiledi. Hem Türkiye’ye hem de hizmet verdikleri kurumlara büyük övgüler kazandırdı.
Kimi genç sanatçılar da sanatlarında yeni açılımlar kazanmak üzere Avrupa’daki opera kurumlarında görev aldı. Devlet Opera ve Balesi, bu sanatçıları ‘konuk sanatçı’ satüsünde bile davet edip, Türk sanatseverlerle buluşturmasa da onların yüreği burada sanat yapmak için atıyor. Her röportajlarında bu sitemlerini ve özlemlerini dile getiriyorlar.
Atatürk Kültür Merkezi’nin tadilata girmesiyle İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB) Avrupa yakasında salonsuz kaldı. Kurumun şu andaki tek sahnesi Kadıköy’de hizmet veren tarihi Süreyya Operası. Bu binanın alt yapısı da operaya teknik açıdan gelişmiş sahneleme imkanları sunamıyor.
Sanat ortamındaki bu kaygılarımızın arkası gelmez. Hele güzellikleri de görmezsek bu hayat çekilmez. İşte İDOB tarafından geçen sezon sahnelenmeye başlayan “Hayatın İçinden” görmemiz gereken güzelliklerden biri. Süreyya Operası’nın tarihi atmosferi içinde modern bir bale eseriyle karşılaşmak kimi izleyicileri ilk önce şaşırtabilir.
Librettosu ve koreografisi Nil Berkan’a ait olan “Hayatın İçinden” son dönemde seyrettiğim sahnelemeler içinde en keyif aldıklarımdan biri oldu. Berkan’ın ‘komik bale’ türünde sahneye koyduğu eser, günlük yaşamın içinden doğan hikayede yalın bir dil tutturduğu gibi, farkında olmadığımız mizahı da sahneye taşıyor. Erhan Seçkin’in müziği, hayatın tüm enerjisini tüm renkleriyle kucaklıyor ve koreografinin bu kadar zengin olmasında baş rolü oynuyor. Seyircinin aşina olduğu müziklere eserin içinde yer verilmesi ve eğlendirici boyutunun da yüksek olması, sanata ilgilerini çekmeye çalıştığımız çocuklarımızın baleyle tanışması için de bulunmaz bir fırsat.
Başta Oktay Keresteci, Alkış Peker, Beyza Şekerci, Zuhal Balkan ve Mehmet Nuri Arkan olmak üzere tüm dansçılar eserde yer almaktan aldıkları keyfi seyirciye yansıtıyorlar. “Hayatın İçinden”i 10 ve 17 Ocak 2010 tarihlerinde izleyebilirsiniz.
Sanatçıların en büyük motivasyonu ve kazancının alkışlar olduğunu biliyoruz. Umarız sahne emekçilerini hakettikleri alkışlara kavuşturmak için de biraz çaba sarfedilir, kaynak yaratılır.