Bakmak’tan çok konuşmak ile meşgul olduğu için, Başkonuşan sıfatının daha uygun olacağı devlet büyüğümüzün, değerli vaktini kız-erkek öğrencilerin aynı evde yaşamaları konusuna (asla ‘noktasına’ demeyeceğim) ayırdıktan sonra memlekette bir hareket başladı.
İşgüzar Vatandaşlar Derneği adlı sivil toplum örgütünün, olağanüstü kongrelerini toplayıp, çoktandır askıda olan çalışmalarını hızlandırdıkları gözlendi.
Aldığımız bilgilere göre, bu sivil toplum örgütü işlevsiz eski yönetim kurulunu, yenisiyle değiştirip, konuyu masaya yatırıp (bu deyiminden de artık rahatsız olunuyor, zira Bob Rafelson’un yönetmenliği yaptığı Postacı kapıyı iki kez çalar filminde, Jack Nicholson’un, Jessica Lange’ı mutfak masasına şrak diye yatırma sahnesini hatırlatıyor), kararlar almış.
Alınan karar-öneriler aşağıda sunulmuş olup, devamı düzenleyecekleri olağanüstü toplantılar neticesinde, bilahare takdim edecekleri, ulaşan bilgiler arasında…
Memleket - aziz milletimizin hayrına, ehemmiyetli tavsiyeler
Marmara Denizi’nin ortasındaki Kız Kulesi adındaki, üzerinde içkili lokantanın bulunduğu adanın adının Deniz Kulesi olarak değiştirilmesi, türlü zararlı, münafık eylemlerin muhtemel bir odağı olan bu lokantanın ruhsatının da iptal edilerek, burasının bundan böyle erkek tıfıl öğrencilerin hafız olabilmeleri amacıyla kurs mekânı olarak tahsilini öneriyoruz.
Bu adanın önünden geçecek deniz otobüsü, vapur, motor, deniz taksisi gibi ulaşım araçlarında uygunsuz giyinmiş kadınların olması, hafız kursuna iştirak edecek erkek öğrencilerin gözüne çarpması ihtimaline karşı, adanın iki mil uzaklığından hiçbir ulaşım aracının seyretmemesi için Devlet Deniz Yolları ve İDO’ya talimatların verilmesini istiyoruz.
Ülkenin resmi / özel aşevi, lokanta, büfelerde Menü’deki Çorbalar listesinden Analı-kızlı ve Tatlılar listesinden de - iki büyük dondurma topunun ortasına kızartılmış dikine yerleştirilmiş muz şeklinde sunulan - Genç Kızın Rüyası tatlısının kaldırılmasını önermekteyiz. Böylece kızlarımızın fikirlerinin farklı yönlere kaymasını önleyebileceğimize inanıyoruz.
Milli tatlımız baklavanın sadece ve sadece bizim olduğunu, beynelmilel alanda tam tescil etmiş iken; dilberdudağı gibi erkekleri, vezirparmağı gibi kadınları şehvete davet edecek isimli tatlıları, üretimden hepten kaldırmayı önermekteyiz.
Ajda ve kız beli gibi insanın rahat çalışmasını engelleyici hatta zararlı düşüncelere davet edecek bardak şekillerini tamamen üretimden kaldırıp, unutturmak doğru olacaktır…
Sıfır kilometre araba, yeni bir elektronik alet veya apartman dairesi için kız gibi ifadesinin kullanılmaması için, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilköğretim ve yüksek eğitim kurumlarına; Başbakan Yardımcısı’nın TRT ve Anadolu Ajansı’na; Başbakanlık Özel Kalem’inin gazete ve TV idarecilerine; Kültür-Turizm Bakanlığı’nın tiyatrolara genelge mutlaka yollamalıdır..
Kızmak fillini kekeme insanlarımızın telaffuz ettiklerinde kız -……..deyip takılma ihtimaline karşı, kız kelimesiyle tahrik etmemek için, kız-mak yerine erkek-mek demeyi önerecektik; ama bu kez kızların erkek adından tahrik olabileceklerini düşünerek, henüz karar veremedik.
Kızgın yağ yerine erkekgın yağ denmesinin daha pir u pak duyguları yansıtacağına inanıyoruz; yağın yanmış halde saçacağı koku fikrinin uyandıracağı tiksinti sebebiyle, burada erkek sözcüğünün kullanımında bir mahzur görmüyoruz.
Kadınbudu diye bilinen köfte çeşidinin de mümkünse erkek yanağı diye değiştirmenin doğru olacağını düşündük ama bu sefer kız öğrenciler / genç kızların akıllarının erkek adından akıllarının çelinmesi ihtimaline karşı, bu köftenin hepten kaldırılmasını öneriyoruz.
Hanımgöbeği tatlısının da tamamen masum bir isimle mesela makara lokması diye değiştirmeyi, aynı nedenlerle öneriyoruz.
Başta elektrik aletleri, teknik - lojistik terminolojide dişi ve erkek gibi terimleri kullanmak yerine örneğin tencere ve kapak gibi alternatif isimler kullanmayı önermekteyiz.
İşgüzar Vatandaşlar Derneği’nin, ileride Sayın Başkonuşan ve Maydanozet (Hükümet yerine bu adın daha doğru olacağına da bu sefer biz karar verdik) üyelerine tavsiye niteliğinde alacakları kararları, bize ulaşır ulaşmaz, bilahare sizlere aktaracağımızın sözünü veriyoruz.
(*) Ülkemizde, bazen evet bazen, metafor kullanımı alışkanlığı henüz tam yerleşemediği için;
misal kabak kafalı adam dendiğinde bunun, iki omuzların üzerinde etli - kaslı - kanlı -
canlı - sinirler, göz, kulak vb organların bulunduğu ama kel bir kafa ima edilmek istendiği
değil de, tarladan toplanmış bir kabağın olduğu zannedildiğinden, ne olur ne olmaz dedik
ve bunun bir mizah yazısı olduğunu peşinen belirtmek istedik.