Pınar Tremblay

23 Şubat 2015

Askerler kurtulduğuna göre, şimdi soru sorma zamanı

Türkiye’nin camilerini, türbelerini, yatırlarını güvenceye almak bundan sonra toprak almaktan daha öncelikli olmalı

Öncelikle IŞİD’in elinde rehin olan askerlerimizin kurtarılması çok sevindirici bir olay. Sağ salim geldiler. Bunun için emeği geçen herkesle gurur duydum, gönülden herkesi kutlarım. Küçük bir başarı değil o bölgeden insan çıkartmak, azımsanmamalı.

Artık, askerler kurtarıldığına göre siyaset ve güvenlik konusunda ciddi sorular sorma zamanı. Cevap beklemeksizin. Benim ilk andaki gözlem ve sorularım şöyle:

1-      Bugüne kadar askerlerin ve türbenin yok edilmemesi için Türkiye nasıl bir bedel ödedi? IŞİD maddi kazanç sağlama olasılığı olmayan kimseyi yakınında barındırmayan bir örgüt, buna bir örnek yok. Zaten biat etme konusunda, Hilafete katılma konusundaki duruşları da son derece açık.

2-      Musul Başkonsolosluğu’ndaki esaret ve konsolosluk binasının ele geçirilmesi sonrasında türbenin ele geçirilmemiş olması elbette Türkiye için pozitif, ancak IŞİD’in bugüne dek türbeye girmediğini düşünmek oldukça naif olmaz mı?

3-      UIuslararası büyüklük, çevrenizdeki güçleri ikna edebildiğiniz ölçüde etkilidir. Güç bu şekilde ölçülür. O nedenle ABD ne zaman askeri bir operasyon yapsa, uluslararası koalisyon çalışmasına girer. Türkiye’nin izin almadan, haber vermeden, istihbarat paylaşımı yapmadan, belli seviyede bir koordinasyon ve anlaşma yapmadan o kadar tank ve adamla o topraklarda ilerlemesi mümkün değil. Yani bu sadece Türkiye için değil, hiçbir ülke için mümkün değil. Bu olayı Usame Bin Ladin’in Pakistan’da öldürülme operasyonuna benzetmeye çalışanların lojistik olarak çok zorladıklarını düşünüyorum. Bu durumda çıkıp biz kimseden izin almadık, kimseyle konuşmadık, biz istediğimizi yaptık söylemi oldukça kafa karıştırıyor. İnsan gayrıihtiyari buradaki diğer güçlerle nasıl bir anlaşma yapıldı da gizlenmesi gerekiyor diye sorguluyor. Ben açıkça sorayım IŞİD ve PYD ve belki diğer silahlı gruplarla ne tip anlaşmalar yapıldı?

4-      Ve Süleyman Şah operasyonu sonrasında Türkiye nasıl olacak? Türkiye resmi görevlilerinin –bilinen—hepsini şu anda Suriye topraklarından çıkarttı. Ancak IŞİD’in bilinen ve bilinmeyen onlarca görevlisi Türkiye’de değil mi? Operasyon sonuçlanmadan yayımlanan MİT uyarısını gözönüne alınca, kısa zamanda Türkiye topraklarında bir saldırı beklememiz gerekiyor. Bu saldırı ABD ile yapılan ve sadece IŞİD’i hedef alacak askerleri yetiştirip donatacak programın gidişatını nasıl etkiler? Burada askerlerin seçimlerini Türkiyenin üstleneceği söyleniyordu, bu da Türkiye’nin IŞİD’e karşı cephe açtığının göstergesi değil midir? Bu durum Türkiye içinde IŞİD görevlilerini, ve de Türkiyedeki selefiler içinde hilafeti benimseyenleri nasıl etkileyecek?

5-      Son olarak, bu toprak kazandık, toprak kaybettik söylemine girmekle Başbakan Davutoğlu bence ciddi bir hata yaptı. Yani, sınırın neredeyse kaybolduğu, Türkiyede iki milyona yakın “misafirin” bulunduğu, Kobane işgali sırasında düz bir çizgi tutturamamış bir hükümetin şu anda içşavaşın doruğuna ulaşmış komşu toprakları için “toprak kaybetmedik aksine kazandık” söylemi oldukça ürkütücü. Suriye içşavaşının başladığı 2011 yılının son aylarından 2012inin eylülüne dek, Türkiye’de ne yazık ki kendisini AKPli ile ilişkilendiren bazı sosyal medya hesabından Suriye topraklarının hangi bölümü Türkiyeye katılabilir konuşmalarına rastlanıyordu. Geçen yıllar ve ortaya çıkan insanı yerin dibine sokan görüntülerin ibret olacağını sanırdım. Ne yazık ki hala bu toprak kazanma söyleminin devletin en üst yetkililerince sürdürülmesini ne akıl alıyor, ne yürek dayanıyor. Çok tehlikeli ve çok ürkütücü söylemler.

Büyük sözler AKP dış politikasının en zayıf noktası ne yazık ki… Herşeyin kayıt altına alındığı zamanlarda yaşıyoruz. Üç saatte girilen şehirlerin tarifsiz zaferlerini, namaz kılınacak Emevi camileri belki nargile muhabbetininize saklamalısınız… Türkiye’nin camilerini, türbelerini, yatırlarını güvenceye almak bundan sonra toprak almaktan daha öncelikli olmalı.

Uzaklardan konuşmak kolay demeyin lütfen. Hiç kolay değil.  Siyaset bilimi geleceği görebilmeyi öğretiyor, ve inanın bu insan vicdanına, omzuna, yüreğine yüklenebilecek en büyük yük.