Özlem Yalım

22 Haziran 2019

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve tasarım

İktidar mücadelesi, özünde bir kentli kimliğimle baktığımda beni gündelik yaşantımda ilgilendirmiyor. Ben bir birey olarak bu kentte birlikte yaşadığım topluluğun ve kendi yaşamımın kalitesini sorguluyorum. Kentin yönetiminden de bu kalitenin arttırılmasını bekliyorum

Dünya üzerinde bir belediye seçiminin özünden bu kadar uzaklaştığı bir ortam daha var mıdır bilinmez, ama işte bir kez daha kentin yönetimi için sandıklara koşuyoruz. Bu süre içerisinde konu “kentin yönetimi” olmaktan çıktı ama ben yine de o “öz”e, kentin kendisine değinmek istiyorum, işim bu.

Kentler birlikte yaşayan insanların kültürlerinin yansıması. Yapay olarak çevresini tasarlayan insan bir bakıma sosyal yaşamını, kültürel katmanlarını simgeleştiriyor bu fiziki çevreyi yapılandırırken. Kent dokusu dediğimiz bu yapay çevrenin, insanın algısal, kişisel gelişiminde büyük rolü var. Bu nedenle bugün kenti tasarlayan yönetimlerin sorumluluğu sadece fiziki ve fonksiyonel olmanın ötesinde sosyal, kültürel ve psikolojik de.

İktidar mücadelesi, özünde bir kentli kimliğimle baktığımda beni gündelik yaşantımda ilgilendirmiyor. Ben, bir birey olarak bu kentte birlikte yaşadığım topluluğun ve kendi yaşamımın kalitesini sorguluyorum. Kentin yönetiminden de bu kalitenin artmasını bekliyorum.

Bir tasarım manifestosu

Nasıl mı yapılabilir? Aşağıdaki sorumlulukların, bu konulardaki uzman profillerle üstlenilmesi ile...

Dev orkestra, maestrosunu bekliyor

Eminim unuttuklarım vardır.

Biliyoruz ki İstanbul zor bir kent. Bu nedenle en başta “konuların uzmanları” diye vurguladım. Belediyelerdeki kimi pozisyonların, görevlerin eşe dosta memleketliye peşkeş çekilmediği, her alanda yetkin ve deneyimli insanlara yer açılan, açık, şeffaf ve katılımcı bir çalışma şekli gerekli olan. Memur zihniyeti ile değil, değişimin gücüne inanarak adanmış bir biçimde çalışmayı arzulayacak bir idealizm İstanbul’un hak ettiği.

Ulaşım sistemleri ve araçlarının tasarımından mimarlığa, kentsel planlamadan peyzaj tasarımına, aydınlatmadan sosyal tasarıma, kent mobilyalarından teknolojiye, bu kentte uykuda bekleyen öyle bir deneyim, öyle bir birikim var ki, şaşarsınız.

Dev bir orkestra en iyi parçasını çalmak için maestrosunu bekliyor.