Özgür Öztürk

29 Mart 2013

Histrionik cinsellik

Histrio, Latince’ de aktör anlamına geliyor, bu etimolojik köken, zaten oyuncu ve oyunculara ait anlamına gelen histrionik kelimesinin psikiyatri’de nasıl kulanıldığna dair ipuçlarını veriyor olsa gerek

Histrionisite, psikiyatride çok kullanılan bir kelime. Genelde histrionik kişilik bozukluğu denilen özel bir durumu tarif ederken kullanılsa da histrionik davranış örüntüsü, histrionik özellikler gösteren kişi gibi, sadece kişilik bozukluğu olan durumlarda değil, belirli bir davranış kalıbını anlatmak için de sık sık kullanılıyor.

Histrio, Latince’de aktör anlamına geliyor, bu etimolojik köken, zaten oyuncu ve oyunculara ait anlamına gelen histrionik kelimesinin psikiyatride nasıl kullanıldığına dair ipuçlarını veriyor olsa gerek.
Histrionisite, ilgi ve dikkat çekmek için aşırı derecede teatral davranmayı tanımlar. Histrionik kişilik bozukluğu, bu davranış özelliğinin, aşırı noktalara varıp, kişinin sosyal ve mesleki hayatını ağır derecede ve negatif yönde etkilemeye başladığı noktadır. Oysa birçok kişide, histrionisite, kişilik bozukluğu olarak tanımlanabilecek ağır düzeylere ulaşmadan, hayatın akışı içinde, belli zaman ve durumlarda kendini göstererek var olur. Ancak kişinin yaşantısına ve sosyal ilişkilerine olan negatif tesiri hiç de azımsanacak düzeyde olmayabilir.

Histrionik kişiler, içinde bulundukları ortamda mutlaka gözükmek isterler. İlgi ve dikkatin üzerlerinde olmadığını hissettiklerinde çok huzursuz olup, dramatik bir davranışla dikkatleri kendi üzerlerine toplamaya çalışırlar. Bu dramatik davranışlar, bazen ani ağlama ve alakasız gülme nöbetleri şeklinde, bazen herhangi bir sağlık sorununu abartarak, çok ağrı çekiyor olduğunu ima ederek veya akla hayale gelmeyecek şaşırtıcı bir davranış göstererek ortaya çıkabilir. Tabii ki, bu tür, dramatik ve uygun olmayan davranışlar, histrionik kişinin, etrafında algılanışını, ciddiye alınmasını bozar. Burada histrionik kişinin farkında olmadan düştüğü tuzak, ilgi çekmeye ve önemsenmeye çabalarken, yalancı çoban durumuna düşerek aslında tam tersi bir algılanışa yol açmasıdır.

Bir süre sonra dramatikliği anlaşılan histrionik kişi, sık sık arkadaş grubu değiştirerek bu sorunu çözmeye çabalar, bu nedenle arkadaşlıkları yüzeysel ve daha çok kendini dinletmeyi amaçlayan arkadaşlıklar olur. Karşısındaki kişiyle empati yapmaz, gerçekten önemsemez, karşılıklı fedakarlık ve özveriye dayalı derinlikli dostluk ilişkileri kuramaz. Etraftaki tüm kişiler, amaca ulaşmaya yarayan araçlardır onun için.

Çok konuşmaya meyilli olduğu için, birisi konuşurken olur olmaz yerde konuya girip, bölebilir. Konuşulan konunun kendi ilgi alanlarında olup olmaması veya o konuda gerçekten kelam edecek bilgiye sahip olup olmamaları o anda akıllarına gelmez, önemli olan orada olduğunu göstermek, kendini belli etmek ve ilgiyi çekmektir.

Histrionik davranış insan ilişkilerinde çok önemli sonuçlar yaratır. Duygusal olarak sınırları belli olmayan histrionikler, insanların ilgisini suistimal edip karşılarındaki kişilerde hayal kırıklıkları yaratırlar. Çok hızlı ve ani gelişen yoğun bir arkadaşlık ya da flörtöz bir ilişki, yine aniden ve hızlı şekilde bitebilir. Çünkü o ilişkide hsitrionik kişiyi tatmin eden ilgi bir noktada tükenmiştir. Ancak karşılarındaki kişinin böylesi bir davranış bozukluğuna sahip olduğunu bilmeyenler için bu durum tabii ki oldukça moral bozucu olur.

Histrionisitenin cinsellik üzerine olan etkileri çok tanıdık gelebilir. Bu kişilerde temel amaç ilgi odağı olmak ve dikkat çekmek olduğundan, ilgi ve dikkat çekmek için kullanılabilecek en güçlü silahı kullanmamaları zaten düşünülemez. Sınırları belli olmayan ve kafa karıştırıcı mesajlar verilen ilişkiler, cinselliğin vurgulandığı kılık kıyafet ve mimiklerle desteklenir. Bazen, bu tarz ve verilen yanlış mesajlar, kadın histrioniklerin zor durumda kalmalarına, tacize uğramalarına neden olur. İş, polise yansıdığında kendileri yanlış anlaşılmalarına sebep olacak hiçbir şey yapmadıklarını, tacizcileri ise davet edildiklerini sonra neden şikâyet edildiklerini anlamadıklarını söylerler. 

Unutulmaması gereken bir şey de histrionik davranışın her kültürde ve her cinste kendine özgü kanallar bulduğudur. Örneğin dekolte kıyafet veya aşırı dikkat çekici abartılı bir makyaj, daha muhafazakar bir çevrede yaşayan bir kadında, ilginç ve dikkat çekici renkte başörtüsüne veya başörtüsünün altından gözüken küçük bir saç tutamına dönüşebilir, erkeklerde ise güç ve kas gibi fiziksel kuvveti çağrıştıran niteliklerin aşırı vurgulanması, maço ve kabadayı aşırı sahiplenici ve ilgili bir erkek kimliğinin ön plana çıkartılması gibi gözlenebilir. 

Oysa histrionisitedeki cinsellik gerçek bir cinsellik değildir. Buna pseudoseksüalite yani ‘yalancı cinsellik’ de denir. Cinsellik burada karşılıklı fiziksel ve duygusal bir tatmin yolu olarak değil, sadece ilgi ve dikkatin devamını sağlayacak bir araçtır. Suistimal edilen cinsellik, örselenen ruhlar ve anlamsızlık hissi giderek bir yabancılaşmaya neden olur.

Histrionik cinsellik, gerçek bir cinselliğin yerine geçmeye başladığı zaman, esasen bir mutsuzluk sarmalına girilir, aynı düzeydeki ilgi ve dikkat çekiciliği sağlamak için, ‘eli yükseltmek’ gerekir. Abartılı davranışlar, inandırıcı olmaktan uzak yalanlar, cinselliğin bir gösteri aracı olarak kullanılması hiçbir zaman gerçek bir ilişkinin getirdiği ilgi, sefkât ve sevginin yerini tutamaz.

Fiziksel olarak cinsellik yaşansa bile, bu ilişki sırasında orgazm sorunları ve ereksiyon problemi yaşanması hiç de nadir değildir. Çünkü, histrionik kişinin aklı, cinsellikte değil, cinsellik sırasında nasıl göründüğünde, partnerinin ilgi ve hayranlığının aynı düzeyde sürüp sürmediğinde olur, bu anlamda, histironisite ile narsisizm ikiz kardeş gibidirler. Seks sırasında makyajı bozulduğu için huzursuz olup hemen makyaj tazeleme arayışına giren kadın (örn. umutsuz evkadınları’ndaki Bree) veya kalkıp aynada kaslarını inceleyen erkek olasılıkla hem narsisistik hem de histrionik özelliklere sahiptir.

Histrionik karakter ve histrionik cinselliğe sahip kişiler, kendisi kronik olarak mutsuz bir insan olmakla kalmaz, ilişkide olduğu kişiyi de aynı tatminsizlik çarkının içine çeker, gösterişli ama yüzeysel, cinsellik kokan ama gerçek bir cinsellik olmayan, mutlu gözüken ama aslında depresif insanlar  yaratır. Cinselliği suistimal ederken, aslında suistimal edildiğini fark etmesini sağlamak, ilgi ve şefkat arayışındaki bu aşırılığın, bir bağımlılık gibi yaşandığını göstermek ve gerçeklerle yüzleşince hissetmeye başladığı kronik depresyonu tedavi etmek, hem hastayı hem de uzun vadede hayatına girerek ruhen darmadağın edeceği birçok insanı koruyacak yegâne yoldur.