Özgür Öztürk

25 Ocak 2013

Depresyon, antidepresanlar ve cinsellik

Depresyon günümüzün en meşhur psikiyatrik hastalığı.. Dünyada halen 350 milyon kişinin depresyon hastalığından muzdarip olduğu biliniyor...

Depresyon günümüzün en meşhur psikiyatrik hastalığı..  Dünyada halen 350 milyon kişinin depresyon hastalığından muzdarip olduğu biliniyor.. Büyük kısmı depresyon hastası olan 20 milyon kişi her yıl  intihara teşebbüs ediyor ve bunların bir  milyonu   hayatını kaybediyor.. Doğum yapan kadınların yaklaşık %10 u ise doğum sonrası depresyon denen ağır bir sendroma yakalanıyorlar.

Dünya üzerinde işgücü kaybının (bunu, iş yerinin kazancından kayıp olarak değil , kişinin iş yapabilme kapasitesinin ortadan kalkması olarak düşününüz)  en büyük sebebinin, doğal olarak fiziki yetersizlik yaratan hastalıklar, örneğin romatizma, ankilozan spondilit , uzuv kaybı gibi durumlar olduğu düşünülse de kazın ayağı  hiç de öyle değil. Depresyon, en fazla işgücü  ve işlevsellik kaybı yapan birinci sebep olarak gösteriliyor Dünya Sağlık Örgütü (WHO) istatistiklerine göre..

Depresyon,  bir psikiyatrist tarafından tanısı kolayca koyulabilen ve tedavi süreci neredeyse evrenselleşmiş, kolaylıkla tedavi edilebilen bir hastalık. Buna rağmen, dünyada tedavi edilebilir durumdaki depresyon hastalarının sadece %10' u tatminkar bir tedaviye ulasabiliyor. Tüm bunlar ruh sağlığı alanında dünyada halen daha gidilmesi gereken çok yol olduğunu gösterir veriler.

Depresyon hastası olan kadın ve erkeklerde cinsel istek ve arzuda belirgin bir azalma oluyor. Hatta depresyonu ağırlaşan kadın hastalarda adetten kesilme de gözlenebiliyor. Aralarında bizim de bulunduğumuz bazı ülkelerde ruhsal sebeplerle direk olarak psikiyatriste gitmek ( yavaş yavaş değişiyor da olsa) halen daha meşakkatli bir konu.. Bu nedenle bir çok hasta aslında depresyon hastası olduğunun farkında olmadan  ama depresyon nedeniyle ortaya çıkmış fiziksel bir rahatsızlıktan ötürü psikiyatri dışı hekimlere yöneliyor. Kronik ağrılar nedeniyle fizik tedavi uzmanlarına, geçmeyen baş ağrıları nedeniyle nörologlara, sertleşme sorunu veya ağrılı cinsel ilişki şikayetiyle ürolog veya kadın doğum uzmanlarına başvuran hasta sayısı belki psikiyatriye başvuranların misliyle fazla olabilir.

Aslında kronik depresyona bağlı olan sertleşme güçlüğü nedeniyle halk arasında 'mutluluk çubuğu ' olarak adlandırılan kalıcı penis implantı ameliyatı olan veya sertleşme sorunu  depresyona bağlı olduğu halde, sertleşme sağlayıcı ilaçlarla bu sorunu çözmüş olduğunu zanneden , ancak depresyonu giderek derinleşen erkek hastaların durumu  için ' trajedi' desek , herhalde yersiz olmaz.

Cinsel isteksizlik ve libido azalması, depresyon hastalığının en önemli bulgularından biridir, bazen depresyonun diğer bulguları  belirgin olmadığı halde ortaya çıkabilir, iyi klinisyenler, cinsel disfonksiyonla karşılaştıklarında, bunun ruhsal nedenleri olup olmadığını mutlaka düşünürler.

Depresyon tedavisinin cinsel işlevler açısından en zorlayıcı taraflarından biri, hastalığn doğasında var olan libido azalmasının, birçok antidepresanın yan etkisi olarak da ortaya çıkabilen cinsel istek azalmasından ayırt edilmesinin güçlüğüdür. Antidepresanlar , giderek çeşitlenen ve yan etkileri azaltılan formlarda,  depresyon tedavisinin ana gövdesini oluşturmaktalar. Hafif ve orta şiddetli depresyonlarda sadece psikoterapi ile düzelme   sağlamak  mümkün olabilse de ortanın üzeri şiddette olan depresyonlarda ilaç tedavisi vazgeçilmez konumdadır. Medyada çok vurgulanan 'antidepresanlar etkisiz mi' gibi tartışmalara ciddi bilimsel çalışmalar ışığında bakıldığında 3 ay antidepresan kullanan hastaların %60 civarında bir kısmının iyileştiği, bu oranın etkisiz ilaç (plasebo) ile %30 olduğu, yani antidepresanların plaseboya göre 2 kat etkili olduğu gözleniyor (hafif depresyonlarda antidepresan kullanmanın gerekli olup olmadığı ayrı bir yazının konusu olabilir)

Dünyada,  yılda 60 -70 milyon kutu civarında antidepresan reçete ediliyor.Bunların en büyük kısmını beyinde serotonin adlı hormonu arttıran, SSRI denen ilaçlar oluşturuyor. 1980 'lerden  beri piyasada bulunan  bu ilaçlar depresyon tedavisinde devrim diye nitelenebilecek bir değişim yaratmış, milyonlarca insana hayat ışığını geri vermiş durumda, aslında genel olarak bakıldığında yan etki profilleri de  hafif baş ağrısı, bulantı gibi önemsenmeyecek derecede...

Maalesef, beyinde,  depresyonu iyişeştiren serotonin hormonunu arttırmak, bir yandan da düzeltmeye çalıştığımız cinsel isteksizliğin daha da artmasına yol açabiliyor. Bu yan etki herkeste eşit şekilde görülmememekle beraber, bazı hastalarda hiç ortaya çıkmayabilir, bazılarında ise şiddetli olabilir.Bir süre kullanılmaya devam edildiğinde cinsel yan etkilerin azalması ve depresyonun da tedavi yoluna girmesiyle, cinsel isteksizliğin düzelmesi nadir değildir ancak  ilaca bağlı ortaya çıkan cinsel isteksizlik ve disfonksiyon eğer sebat ederse, psikiyatristiniz, kullanılmakta olan antidepresan dozunu  azaltılabiliyorsa azaltmalı, eğer azaltmayı  riskli buluyorsa, aynı etkiyi sağlayabilecek fakat cinsel yan etki profili daha az ( şükür ki artık böyle seçenekler de var)  olan bir başka ilaca geçmeyi düşünmelidir.

Her halukarda,  doğru tedavi altındaki bir depresyon hastasında, iyileşme gerçekleştiğinde, hem depresyonun kendinden kaynaklanan cinsel isteksizlik, hem de  antidepresan yan etkisine bağlı cinsel yan etkiler düzelecek, kişi eski cinselliğine sağlıklı bir şekilde devam edebilecektir.