Dünyayı yaşlanmış bir insanın, heyecanlı bir gencin, dahi bir kadın ya da erkeğin değiştirdiği görülmüştü ancak bir çocuğu bunu başarabileceği düşünülmemişti.
Nasıl bugünlerde 14 yaşındaki bir çocuk Türkiye’yi değiştirmeye yetiyorsa, 1958’de de 17 yaşını henüz doldurmamış siyahi bir Brezilyalı futbolcu İsveç’te dünyaya meydan okuyacaktı.
1958 ile kalmayacak 1962 Dünya Kupası’nı da kaldırarak rüştünü tüm dünyaya ispat eden Pele’den bahsediyoruz. Yanına Garrincha ve bir dönem Fenerbahçe’yi de çalıştıran Didi’yi de alan Siyah İnci, 4 kez katılacağı Dünya Kupalarının ilkine İsveç’te çıkıyor ve sürati, top kontrolü ve eşsiz yeteneğiyle Avrupalı seyircileri kendine hayran bırakmayı başarıyordu.
Avrupa’nın en büyük yıldızı Ferenc Puskas’ın Sovyetler Birliği sebebiyle Macaristan kadrosunda yer almamasıyla kupanın birden en büyük yıldızı haline gelen Pele, 1363 maçta 1282 gol kaydedeceği kariyerinin adımlarını İsveç’te atmıştı.
1958 Dünya Kupası, FIFA’nın artık tam olarak statüyü belirlediği turnuva olma özelliği de taşıyor. Türkiye’nin “Ben İsrail ile maç yapmam” nazı sebebiyle elemelerine katılmadığı 1958’in şampiyonu olan Pele’li Brezilya’ya yoğunlaşmak gerek. Dünyanın hala en iyi çalım atan oyuncuları arasında gösterilen Garrincha, The Guardian tarafından dünyanın 10 serbest vuruş ustasından biri olarak gösterilen Didi, 1970’de teknik direktör olarak da Dünya Kupası’nı kazanacak olan Zagallo, sağ bek pozisyonun da Djalma Santos ve sol bekte Nilton Santos gibi futbolculardan oluşan Sambacılar, 8 yıl öncesinde 200 bin kişi önünde kaybettikleri kupayı kazanmaya ant içmişlerdi.
Gruplarda Sovyetler Birliği, İngiltere ve Avusturya ile karşılaşan Brezilya, tek beraberliğini 0-0’lık skorla İngilizler karşısında alırken Sovyetler ile Avusturya’yı 2-0 ile geçerek adını çeyrek finale yazdırıyordu. Son 8’deyse rakip Galler’di…
Britanya’nın 4 ada ülkesinin 4’nün de katıldığı turnuvada Çekoslovakya ve Arjantin’i geride bırakan Kuzey İrlanda ve Macaristan ile Meksika’yı geçmeyi başaran Galler gruptan çıkma başarısı gösteriyordu. Pele’nin ilk golünü kaydettiği maçta Galler’i 1-0 ile geçen Brezilya, kupanın sonunda gol kralı olacak Just Fontaine’in sırtladığı Fransa ile mücadele edecekti.
Pele’nin 3 gol attığı yarı finalde Fransa’yı 5-2 ile geçen Güney Amerikalılar, finalde ev sahibi İsveç’in rakibi olmayı başarıyor ve finali de aynı skorla kazanarak tarihlerinde ilk kez Dünya Kupası’nın sahibi oluyorlardı.
Uruguay karşısında alınan yenilginin sonrasında yaşanılanlar 8 yıl sonra unutuluyordu.
Bunu başaranların arasında sivrilense bir çocuktu… Ve evet, bir çocuk bir ülkenin kaderini değiştirebiliyordu.
Pele yoksa Garrincha var!
Pele rüzgârı 1962’da Şili’de de esmeye devam etti demeyi çok isterdim ama olmadı. Birçok Güney Amerika takımının kültürlerine ve topraklarına yakışmayacak şekilde sert futbol oynadığı 1962 Dünya Kupası’nda Güney Amerika’nın onuru yine Pele’nin Brezilya’sına kalıyor ve Siyah İnci ile arkadaşları dünyayı yine ayağa kaldırmayı başarıyordu.
Sert futbol da İtalyanlar da methiyeler düzüyordu! Ev sahibi Şili ile oynadıkları maçın hikayeleri hala anlatılırken Şili’nin birçok yerlerine “İtalyanlar Giremez” şeklinde tabelaların asıldığı söylenir…
Tarihe “Battle of Santiago” olarak geçen Şili-İtalya maçının galibi olan Şili, kupada 3.’lüğü kazanacaktı ancak Dünya Kupaları’nda bir sonraki galibiyeti için tam 48 yıl bekleyecekti…
Çöllerin ortasına kurulan statlarda oynanan maçları çarpık bacaklı ve akıllı Garrincha ile bir bir geçen Brezilya, Çekoslovakya’yı Santiago’da oynanan finalde 3-1 yenerek kupanın ikinci kez sahibi oluyordu.
Averaj kuralının ilk kez uygulanmasıyla da dünya futbol tarihinde kendisine yer bulan 1962 Dünya Kupası’nın dikkat çekici olaylarından biri de İngiltere ile Brezilya arasında oynanan çeyrek final maçında sahaya giren köpeğin İngiliz forvet Jimmy Greaves’in üzerine pislemesi olmuştur.
Çarpık bacaklarıyla rakiplerinin kafasını karıştıran ve kendi aklı da hemen hemen her konuda bir o kadar karışık olan Garrincha ve Atletico Madrid ile İspanya’da isim yapan Vava’nın önderliğinde kupaya uzanan Sambacılar, Pele’yi bölümün başında bahsettiğimiz sert futbola kurban verdi. Finalde 3-1 mağlup ettikleri Çekler ile grupta da karşılaşan Brezilya Pele’nın bu maçta sakatlanmasının ardından kupayı kazanmaları bu yüzden önemli…
1958’te bir çocuk ortaya çıkarak kendisini dünyaya kanıtlarken, ulusunu da 8 yıl sonra güldürmeyi başarmıştır. 1962’de Şili’de olan şey ise Brezilya’nın futboldaki krallığını ilan etmesidir. Bugün bile futbol deyince akla ilk gelen ülke olan Brezilya’nın bu macerasına 1996’da İngiltere ara verirken, Sambacılar 30’undaki Siyah İnci ve teknik direktör olan Zagallo önderliğinde krallıklarını kaldıkları yerden sürdüreceklerdi.
1966 ve 1970’de görüşmek üzere…