Özgün Keleşoğlu

01 Ağustos 2014

Karabük kenti hak etmedi!

Karabük halkı da Avrupa Ligi’nde mücadele eden bir takım hak etmiyor

Tarihinde ilk kez Avrupa sahnesine çıkan Karabükspor, beklendiği gibi sahadan net bir üstünlükle ayrılamadı. 0-0’lık beraberlikle sonuçlanan mücadelenin Norveç’te oynanacak ikinci maçında senaryo kuşkusuz farklı olacaktır.

Rosenborg, kadro yapısı sebebiyle kontrollü oynadı, bu da beklenen bir şeydi ancak Karabükspor’un orta sahada Samba Sow ve Yiğit İncedemir’i aynı anda sahaya sürmesi hatalıydı. Maç boyunca önde yapılacak pres sonrasında rakip yarı sahaya geçip geçemeyeceği bile tartışılabilecek Norveç temsilcisi karşısında “Neden bu kadar kontrol odaklı bir 11 tercih edildi?” sorusunu Tolunay hocaya yönetlmek gerek.

Gaziantepspor’da sadece İstanbul takımlarına karşı futbol oynamayı amaçlayan Razak Traore’ye bu kadar önemli görev verilmesi, Hakan Özmert gibi ligin vasat üstü oyuncularından birini 62 dakika yedek kulübesinde bekletmek gibi tercihler problemlerin temelini oluşturdu. Kuşkusuz en önemli kozu Ahmet İlhan ve Erdem Özgenç ikilisi olan Karabükspor’un, sağ kanatı istediği gibi kullanamamasının altında da yaratıcılık yönünde diplerde gezen orta saha yatıyor.

Sezon başında takıma katılan Kongolu forvet Kumbela’nın sahadaki tek varlığı Duman’ın Kumbela şarkısını hatırlamamıza neden olmasıydı. İlk yarıda Rosenborg kalecisinin Erdem Özgenç’in direkten dönen şutunun ardından kolay geçilebilir olarak görülmesinin ardından gelen ardı ardına şutlardan biri de Kumbela’ya aitti. Bunun dışında Kongolu golcü için sahada gezdi diyebiliriz.

Maddi olanaksızlar sebebiyle Furkan Özçal gibi futbolcuları tekrar takıma kazandıramayan Tolunay Kafkas, Tanju Kayhan, Onur Ayık ve Emre Güngör gibi ligin vasat altı futbolcularına yönelmiş. Yapılacak tek çare olarak gözüken bu yol maalesef Rosenborg’a iç sahada gol atmak için yeterli olmadı ancak deplasmanda atılacak bir gol Karabükspor’a turu getirecektir. Bu konuda şüphem yok.

 

Taraftar nerede?

 

Yazının başında bahsettiğim gibi tarihinde ilk kez Avrupa’da mücadele eden Karabükspor’un taraftarı maalesef yanında değildi. UEFA tarafından güvenlik sebebiyle kapatılan Maraton Üst Tribünü de Karadeniz ekibi için büyük handikap oldu diyemem. Burada bilet fiyatları anitez olarak karşıma çıkacaktır. 250 bini geçmeyen nüfusu ve genelde işçi, emekli ve esnaftan oluşan topluma sahip olan Karabük’te 40-60-80 TL olarak belirlenen bilet fiyatları tam anlamıyla fiyaskodur!

Batı Karadeniz Bölgesi’nin en zengin ailelerinden olan Yolbulan ailesinin yönetimindeki Karabükspor’un bu noktada daha düşünceli olmasını dilerdim.

Başka bir sebep de şudur, Karabük’te saf Karabüksporlu yok denecek kadar azdır. Genel olarak Karabükspor’u İstanbul takımlarıyla birlikte tutan yerel halkı maça itecek yerel basın da etkili olmadığı için böyle önemli maçlarda sadece “Karabük! Karabük!” ya da “Yuhh!” diye tezahürat eden taraftarların maça ya da hakeme etki etmesini beklemek komiktir.

Sonuca bağlamak gerekirse Karabükspor, Rosenborg’u geçebilir ancak iki çapayla oluşturulan orta sahanın önünde Kumbela gibi “talihsiz” bir forvetiniz varsa Avrupa Ligi’nde gruplara kalmak oldukça zor olacaktır. Moral bozmak ya da kötümserlik olarak algılanmasını istemem ancak Karabükspor için Avrupa Ligi maratonu Eylül ayını göreceğe benzemiyor.

Karabük halkı da Avrupa Ligi’nde mücadele eden bir takım hak etmiyor.