Amerikan Cerrahlar Birliği dergisinde ilginç bir araştırma yayımlandı. Bir anket çalışması sonucu birliğe üye cerrahların yüzde 42'sinin evlerinde ateşli silah bulundurduğu ortaya çıktı (1). Bu silahların yaklaşık üçte birinin yarı otomatik tipte olduğu da başka bir bulgu.
ABD'de evde silah bulundurulması alışıldık bir olay. Araştırmalar evde silah bulundurma oranının ABD genelinde yüzde 33 olduğunu gösteriyor. Cerrahlarda bu oran daha yüksek. İşin daha da ilginci, benzer çalışma dahiliyeci hekimler için de yapılmış ve onlarda oranın sadece yüzde 21 olduğu görülmüş.
ABD'de güvenli silah bulundurma kuralları var. Önerilen, silahın boş olması, silah ve kurşunların ayrı yerlerde tutulması ve bunların kilit altında saklanması. Silah bulunduran cerrahların yaklaşık üçte biri silahlarını kilitli bir ortamda saklamıyormuş. Silah bulunduranların çok küçük bir bölümü av için silah edinirken büyük bir çoğunluk kendini emniyette hissetmediği için silah bulundurduğunu belirtmiş. Bu cerrahların çoğunluğu da büyük kentlerde yaşamaktaymış.
Yaşatmaya yeminli bir meslek mensubu olan hekimlerin silah merakını anlamak zor. Hele cerrahların silaha olan bu aşırı ilgisini anlamak daha da zor.
Evde silah bulundurunca kendini emniyette hissediyorsa varsın bulundursun diyebilirsiniz. Ancak, kendisi kullanmasa bile yarattığı birçok sorun arasından en dikkat çekeni çocuklarla ilgili olanı. Kilit altında olmayan silahlar ile çocukların birilerini yaralamaları ve, daha da önemlisi, bu silahları kullanarak intihar eylemlerine girişmeleri ABD'de önemli bir problem olarak göze çarpmış.
ABD elbette ki tuhaf ve ilginç bir ülke ve Türkiye ile karşılaştırılamaz. Önemli farklılıklardan biri, bu silahların kızdıkları doktorlara veya kendilerinden ayrılmak isteyen eş veya sevgililerine doğrultulmaması.
Türkiye'de bu türden araştırma verileri mevcut değil. Zaten herkesin inandığı, ülkede ruhsatlı silahlardan çok daha fazlasının ruhsatsız olarak bulunduruluyor olduğu. Doktorların ve cerrahların silaha ilgisi üzerine yapılmış bir çalışma yok.
Doktor ve silah ilişkisini araştırdığınızda karşınıza hep doktora silah çeken hasta veya hasta yakını haberleri çıkıyor. Gündemimizden hiç eksilmeyen kadına karşı şiddet dendiğinde ise tercih edilen, çoğu kez, ateşli silahlar değil de bıçak oluyor.
25 Kasım tüm dünyada "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" olarak toplumda farkındalık yaratmak amacıyla, BM Genel Kurulu kararı ile ilan edilen gün. 1999 yılından beri de bu gelenek sürdürülüyor.
25 Kasım Türkiye'de de değişik etkinliklerle duyurulmaya çalışıldı ama bu eylemlerde öne çıkan, yürüyüş yapmaya çalışan kadınlara polisin uyguladığı şiddet oldu. Polis şiddetine alışığız ama keşke 25 Kasım'da dayağı protesto için yürüyen kadınlar bir dayak da polisten yemiş olmasalardı.
Eh polis böyle olunca toplumun geri kalanıyla ile ilgili olumlu düşünceler beslemek pek olası değil. Her gün kadına yönelik şiddet haberleri medyada yer alıyor. Devlet büyüklerimiz sürekli olarak bu durumu kınıyor ve devletimizin kadına yönelik şiddeti önlemek için çok sert ve kararlı adımlar attığını belirten cümleler kuruyorlar.
Sonuçta da değişen bir şey olmuyor. Sağlıkta şiddet konusu 2008 yılından beri TTB'nin gündeminde. Baskılar sonucu TBMM'de bir araştırma komisyonu kuruldu ve sonuç bildirgesinde caydırıcı bir yasanın gerektiği vurgulandı ama geldiğimiz noktada kayda değer bir ilerleme yok. Kadına yönelik şiddet için de aynı oyalayıcı yol seçilmiş gibi gözüküyor. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkış da ayrı bir rezalet.
Resmi rakamlar net bir şey söylemese de Türkiye genelinde bulunan silah sayısının ABD'den farklı olmadığını tahmin edebiliriz. En önemli farklılık bu silahların hangi amaçla kullanıldığı. ABD'de hiç kimse düğünlerde ateş edip durmuyordur herhalde. Trafikte yol verme tartışmasının ölümlerle sonuçlanıyor olması da bizim ülkenin özelliklerinden biri galiba. Politikacıların kararlı adımlar atmasını beklemek hayal gibi. Her şey bir yana, bu ülkede bir öfke kontrolüne gereksinim var. Bu da ancak eğitimle sağlanacak.
1) Campbell BT etal. Firearm storage practices of US members of the American College of Surgeons. JACS 233, 331-335, 2021.