Tıbbi hatalar oluyor mu? Oluyor elbette. Her türlü tedbir ve özene rağmen olabiliyor. Bunların arasında en çarpıcısı da yanlış organın veya yanlış tarafın ameliyat edilmesi.
Tıbbi hatalar İsviçre peynirine benzetilir. Delik delik bir yapısı olan İsviçre peynirinde delikler yan yana gelerek bir tünel oluşturmaz. Deliklerin aynı hizaya gelmesi ihtimali belki de milyonda bir bile değildir ama olacağı varsa olur. Tıbbi hatalarda bazen öyle şeyler olur ki nasıl olduğuna kimse akıl erdiremez, delikler üst üste geliverir.
1995 yılında dünyaca ünlü Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi beyin cerrahisi bölüm başkanı 59 yaşında bir kadını glioma (beyin kanserleri arasında en hızlı ilerleyen tür) nedeni ile ameliyat etmek üzere yatırır. Hindistan’dan ameliyat olmak üzere ABD’ye gelen Hintli hastanın tümörü beynin sol tarafındayken cerrah sağ tarafı ameliyat eder ve sonuçta hastanın tümörü yerinde kalır.
Karışıklığı yaratan tuhaflık ise aynı anda beyninin sağ tarafında tümörü olan başka bir Hintli hastanın ameliyat olmak üzere hastanede yatıyor olmasıdır. Aynı anda beyin tümörü olan iki Hintli hastanın bulunması belli ki cerrahın kafasını karıştırmış.
Hastane cerrahın sözleşmesini sona erdirmiş ve ceza aldığı bir yıl aradan sonra beyin cerrahı daha küçük bir hastanede çalışmaya başlamış. Kaderin garip bir cilvesi olarak bu hastanede de bir hastanın beynini yanlış taraftan açmış ve sonuçta çalışma lisansı iptal edilmiş. Bu kadarına da talihsizlik veya tesadüf denmez herhalde.
Yanlış hasta, yanlış taraf olayları günümüzde artık yok denecek kadar azaldı, zira hastalar hastaneye yattığında koluna bir kimlik bileziği takılıyor ve özellikle de ameliyathanelerde doğru hasta ve doğru taraf olduğu birkaç kez kontrol ediliyor.
Hekim el yazılarının çok kötü olduğu ve hatta okumak için hekim veya eczacı olmak gerektiği, şaka yollu da olsa, söylenir durur. El ile yazılmış reçeteden sorun çıkar mı? Neden olmasın?
Geçmiş yıllardan yine bir ABD örneğinde hekim kalp sorunları olan hastasına günde dört kez almak üzere İsordil yazar. İsordil, kalp hastaları tarafından çok iyi bilinen, koroner damarları genişleterek göğüs ağrılarını geçiren ve tüm dünyada yaygın olarak kullanılan bir ilaç. Reçeteyi alan eczacı bunu Planil olarak okur. Planil ülkemizde de bulunan ve tansiyon yüksekliğinde kullanılan bir ilaç. Planil’in günlük dozu bir tablet iken hastaya günde dört tane alması söylenir. Tansiyonu hızla düşen hasta iki gün içinde kaybedilir ve sonrasında mahkeme 450 bin dolarlık bir tazminata hükmeder.
Yazılan reçete daha sonra 158 hekime gösterilir. Yarısı reçetede Planil yazdığını, üçte biri İsordil olduğunu, geri kalanlar ise başka bir ilaç olan Zestril olduğunu belirtir.
Hekim yazıları hala çok kötü ama neyse ki artık reçetelerin büyük bir çoğunluğu dijital ortamda yazıldığından bu tür hatalara rastlamak neredeyse imkansız.
Bu yazıda anlatılan olaylara artık, iyi ki, çok daha az bir oranda rastlanıyor. Hatalardan ders alındığı için kurallara uyulan hastanelerde sistem şimdi daha düzgün işliyor. Ancak zaman zaman medyada rastlanan ve “hekim hatası” olarak nitelenen durumlar çoğu kez sistemin işlemediği veya kuralların iyi konulmadığı ortamlarda oluyor.
“Saç ektirirken hayatından oldu” veya “güzelleşmek isterken öldü” haberleri sıklıkla gözümüze çarpıyor. Burada olan “olay”, büyük bir olasılıkla, verilen ilaca (ağrı kesici, kan durdurucu veya uyuşturucu) kişinin hiper alerjik olmasından kaynaklanıyor. Bunu da önceden saptamak neredeyse imkansız. Üstelik de, çok küçük bir oranda da olsa, bu gibi alerjik olayların olacağını biliyoruz.
Bu durumlarda sorun olay geliştiğinde hemen müdahale edecek ekipman ve personelin olmamasından kaynaklanıyor çoğu kez. Bu ortamın olmadığını bilerek girişimde bulunan hekim hatalı ama buna izin veren, gerekli yönetmelikleri çıkarmayan/denetlemeyen yönetimlerin hiç mi ihmali yok? Yeterli tıbbi bilgisi olmayan, hatta hekim bile olmayan kişilerin yaptığı işlemlerde sorun çıktığında ise şaşkınlıktan/sinirden insanın dili tutuluyor. Üstelik de bu şekilde denetimsiz çalışan merkezlerin sayısı sandığımızdan çok daha fazla.
İnsan bedenine yapılan her türlü müdahalenin zararlı olabileceğini akıldan çıkarmamak gerek. Hele buna bir de ilaçlar ekleniyorsa dikkati daha da arttırmak gerek. Eksik yapılan işlerin başında hastalara zaman ayırıp yeterli bilgilendirme yapılmaması geliyor. Yapılacak işi basite indirgemek, önemsememek hem yanlış bilgilendirmeye yol açıyor, hem de istenmeyen bir olay olduğunda açıklanamaz bir durum ortaya çıkarıyor. Bir de ortam sorun halletmeye uygun değilse bunun adı “hekim hatası” oluyor.