Hastalıklar dünya tarihini değiştirebilir mi? Cevap çok net: "evet". Geçmişte örnekleri çok. 1521 yılında yeni keşfedilen Amerika kıtasına ayak basan İspanyol Hernan Cortez küçük ordusu ile koca Aztek İmparatorluğu'nu devirdi. Tarihçilere göre zaferi Cortez'in ordusu değil, beraberlerinde getirip Azteklerde yayılmasını sağladıkları çiçek hastalığı kazandı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğu Bulgar ordusu tarafından İstanbul yakınlarına kadar geriletilmişti. Bulgarların her an İstanbul'a girişi beklenirken onları durduranın Bulgar ordusunu darmadağın eden kolera olduğu söylenir.
Bu tür örnekler çoğaltılabilir ama biz bir de "hemofili" bu listeye eklenebilir mi diye bakalım. Sözlük anlamı "kan sevici" olarak geçiyor. Hemofili kanın pıhtılaşma özelliğinin kaybolması ile seyreden bir hastalık.
Bir yerimiz kesildiğinde ve bir damar kanamaya başladığında bu kanama vücut tarafından iki mekanizma ile durdurulmaya çalışılır: Önce kanımızda bulunan trombositler devreye girer ve bir araya gelerek bir tıkaç oluşturmaya çabalar. Kanayan damar küçükse bu trombosit tıkacı kendi başına kanamayı durdurmakta başarılı olabilir. Kanama sırasında damarın büzülerek küçülmesi de buna yardımcı olur.
Bir diğer mekanizma ise kanın pıhtılaşmasıdır. Bunu sağlayan da kanın protein yapısındaki bazı maddelerdir ve hemofili hastalarında bunlardan biri olan Faktör VIII bulunmamaktadır. Durum böyle olunca da bu hastalarda diş çekimi gibi küçük cerrahi işlemler, basit düşmeler ve kesikler kanama durmayacağı için ölümcül olabilmektedir.
Olayı ilginç hale getiren özelliklerinden birisi de bu hatalı genin X kromozomunda taşınması. Dünyaya gelecek çocuğun cinsiyeti bu seks kromozomları ile belirlenmekte. Erkeklerde XY olan gen yapısı kadınlarda XX olarak bulunur. Bu nedenle de anneden sadece X geleceğinden, yumurtayı dölleyen sperm X kromozomu taşıyorsa çocuk kız, Y kromozomu taşıyorsa erkek olur.
Bu durumda anneden bu geni alan kız çocuk sadece taşıyıcı olurken, XY olan erkek çocuk bu gen nedeni ile hastalanmaktadır. Hemofili hastalarının hemen hepsi erkekler olur. XX olan kadınlarda hastalık hem annenin hem de babanın taşıyıcı olmasını gerektirir ki bu çok ender görülen bir durumdur. Tedavinin olmadığı eski dönemlerde bu durumda adet dönemine giren kız çocukların yaşama şansı olmazdı.
İngiltere kraliçesi Victoria'nın dokuz çocuğu olmuş. Daha sonra kızı Alice de dünyaya yedi çocuk getirmiş. Bu çocuklardan erkek olanlardan bazıları erken yaşta hemofili nedeni ile kaybedilirken sadece taşıyıcı kız çocuk olan Alix, Rusya kraliyet ailesi Romanov Hanedanı'na gelin olmuş ve hatalı geni buraya taşımış.
Aleksandra Feodorovna adını alan Alix ve Çar II. Nikolay 1894 yılında evlenmiş ve 1895-1901 yılları arasında doğan ilk dört çocuk kız olmuş. 1904 yılında ise Aleksey adını verdikleri erkek çocuk dünyaya gelmiş. Hemofili olan çocuk ile ilgili bu bilgi elbette ki saklanmış.
Bu durumdan ruhsal olarak çok etkilenen anne o dönem hakkında kitaplar yazılan, filmler çeviren Rasputin'den medet umar olmuş. Bir rahip olan Rasputin hastalığı tedavi edeceğini söylemiş ve çar ile çariçeyi de ikna ederek ciddi bir politik güce sahip olmuş.
1914 yılında Arşidük Ferdinand ve karısı Sophia'nın Saraybosna'da öldürülmesi Rus Devrimi'nin de bir anlamda başlangıcı olmuş. Çar Nikolay ordusunu Almanya ve Avusturya'ya karşı savaşa göndermiş ve ağır bir yenilgiye uğramış. Söylentiye göre Rasputin çara böyle bir savaşın Rusya'nın sonu olacağını da söylemiş.
Ülkede durum kötüleştikçe başkaldırılar artmış, 1916 yılında Rasputin öldürülmüş. İsyancı grup 1917'de başkent St. Petersburg'u ele geçirip geçici bir hükümet kurmuş. Taleplerinin başında dikta yerine monarşik düzene geçilmesi ve Çar Nikolay'ın yerini oğlu Aleksey'e bırakması gelmektedir.
Nikolay tahttan çekilir ama yerini sağlığı iyi olmayan oğluna değil de kardeşi Grandük Mihael'e bırakır. Karışıklık daha da artınca Mihael çar ilan edildikten bir gün sonra tahttan çekilir ve halka ekmek, toprak ve barış vadeden Bolşevik parti yönetimi ele alır.
1918 yılında da Nikolay, Aleksandra ve beş çocukları Bolşevikler tarafından öldürülür.
Aleksey Kraliçe Viktoria'dan kendisine kadar gelen hatalı geni almasa ve sağlıklı olsa tarih değişik seyreder miydi acaba?
A. Özdemir Aktan kimdir? A. Özdemir Aktan, Ankara'da doğdu. İlkokulu Rize'de bitirdikten sonra ortaokulu Talas Amerikan Kolejinde, liseyi ise Tarsus Amerikan Kolejinde bitirdi. 1971 yılında girdiği Hacettepe Tıp Fakültesini 1977 yılında bitirdi ve aynı yıl Hacettepe Tıp Fakültesi Genel Cerrahi asistanı oldu. !982 yılında genel cerrahi uzmanı olduktan sonra askerlik ve zorunlu hizmet sonrası 1986 yılında Gazi Üniversitesinde yardımcı doçent olarak akademik kariyerine başladı. 1988'de Marmara Üniversitesine geçtikten sonra aynı yıl doçent ve 1994 yılında da profesör oldu. Marmara Üniversitesinde 27 yıl görev yaptıktan sonra 2015 yılında KHK ile üniversiteden uzaklaştırıldı. İstanbul Tabip Odasında değişik görevlerden sonra 2006-2010 yılları arasında İTO başkanı, 2010-2012 yılları arasında TTB Merkez Konseyi ikinci başkanlığı ve 2012-2104 yıllarında ise TTB Merkez Konseyi başkanlığı yaptı. İTO anılarını "Savaş Köprüleri Vurur" ve TTB anılarını "Hekimler Suç İşliyor" isimli kitaplarda yayımladı. Halen hekimlik mesleğine ve TTB aktivistliğine devam ediyor. Evli ve iki çocuk babası. |