Özdemir Aktan

24 Mart 2024

Düzensiz ortam, verimsiz sonuç

Araştırmalar, yeterli dinlenemeyen kişilerin fiziki ve mental çöküntü yaşadıklarını, konsantrasyon eksikliği ile karar vermekte zorlandıklarını ve hata oranlarının yükseldiğini gösteriyor

Hekimliğin olmazsa olmazlarından birisi de nöbetlerdir. Hastaların gecesi gündüzü olmadığı gibi hekimlerin de yoktur. Cerrahi branşlarda tutulan nöbetler daha da yorucu ve stresli olur. Asistanlık yıllarımda üç yıl her 48 saatin 36'sını hastanede geçirmiş biri olarak zorlukları bizzat tattım. Şimdilerde şartlar biraz daha düzeldi ama hala çok yorucu. Nöbet tutanların ertesi gün dinlenmek üzere izinli olmaları gerekiyor ama bunu uygulayan eğitim hastanesi yok denecek kadar az.

Bir de "icapçı" denilen kavram var. Genellikle uzmanlar için uygulanan icapçılıkta hekim evinde oluyor ve gerekirse telefonla, gerekirse de hastaneye giderek acil hastalara müdahalede bulunuyor. Bu şekilde tüm gece boyunca uykusuz kalmanın engellenmesi amaçlanıyor. ABD'de bu şekilde çalışan hekimler arasında bir araştırma yapılmış (1). Altı ay boyunca 224 acil hekimi izlenmiş. Günlük geri bildirimler ve sağlık verilerini izleyen bir cihaz ile fizyolojik veriler de elde edilmiş. Ne kadar uyudukları, dinlendikleri ve tükenmişlik düzeyleri saptanmış.

Yüzde 52 en az bir kez telefonla aranmış, yüzde 38 ise hastaneye gitmek durumunda kalmış. Telefon ile arananlarda ve hastaneye gidenlerde uyku süreleri beklendiği gibi belirgin şekilde azalmış. İlginç olan ise icapçı olup da telefonla aranmayanların icapçı olmadıkları akşamlardan daha az uyumaları. Telefonun her an çalabilecek olması insanda huzur bırakır mı?

Aranan ve aranmayanların hepsinde yeterince dinlenememiş olma duygusu ve tükenmişlik bulguları saptanmış. Uykusuzluk tükenmişliği tetikliyor. Özetle, evde tutulan nöbetler de hekimleri yıpratmaya devam ediyor.

Belirgin çalışma saatleri olmayan meslekler üzerinde çok araştırma yapıldı. Sağlık çalışanları çok incelendi ama, başta askerler ve polisler olmak üzere, düzensiz çalışma saatleri yanı sıra gece de çalışmak zorunda olan onlarca meslek grubu var.

Araştırmalar, yeterli dinlenemeyen kişilerin fiziki ve mental çöküntü yaşadıklarını, konsantrasyon eksikliği ile karar vermekte zorlandıklarını ve hata oranlarının yükseldiğini gösteriyor. Uzun dönemde de bu kişilerin kardiovasküler hastalıklarla ve depresyon, endişe gibi mental sorunlarla karşılaşmalarının çok daha fazla olması da cabası. Bu kişilerde bağışıklık sisteminin zayıfladığı da gösterilmiş.

Fabrikalarda ve ağır işlerde çalışanlarda beklendiği gibi iş kazaları artmış. Bu şekilde çalışanlar arasında boşanma oranları yüksek ve yaşam süreleri de düşük. Daha ne olsun?

Sağlık için tavsiyelerin başında düzgün bir uyku, dengeli bir diyet, düzenli egzersiz ve stresle baş etme geliyor. Bunu hekimlere ve benzer şekilde çalışanlara anlatmak ve uygulatmak çok zor.

Tıp Bayramı olarak kutlanan bir 14 Mart'ı daha geride bıraktık. Sağlık çalışanları 14 Mart'ı uzun yıllardır bayram olarak anmazlar. Çalışma şartlarının gittikçe zorlaştığı, ekonomik olarak kötüye gidildiği bir dönemde ne kutlanır ki? Bozuk olan ve gittikçe de bozulan sağlık sistemimizi gene hiç tartışamadık. Devlet büyüklerimizin kuru bir aferini ile yetinmek zorunda kaldık. Buna da şükür.


1. Coleman, JJ MD, FACS et al. "Home is not always where the sleep is. Effect of home call on sleep, burnout and, surgeon well being." Journal of the American College of Surgeons 238(4), 417-22, April 2024.

A. Özdemir Aktan kimdir?

A. Özdemir Aktan, Ankara'da doğdu. İlkokulu Rize'de bitirdikten sonra ortaokulu Talas Amerikan Kolejinde, liseyi ise Tarsus Amerikan Kolejinde bitirdi.

1971 yılında girdiği Hacettepe Tıp Fakültesini 1977 yılında bitirdi ve aynı yıl Hacettepe Tıp Fakültesi Genel Cerrahi asistanı oldu.

!982 yılında genel cerrahi uzmanı olduktan sonra askerlik ve zorunlu hizmet sonrası 1986 yılında Gazi Üniversitesinde yardımcı doçent olarak akademik kariyerine başladı. 1988'de Marmara Üniversitesine geçtikten sonra aynı yıl doçent ve 1994 yılında da profesör oldu.

Marmara Üniversitesinde 27 yıl görev yaptıktan sonra 2015 yılında KHK ile üniversiteden uzaklaştırıldı.

İstanbul Tabip Odasında değişik görevlerden sonra 2006-2010 yılları arasında İTO başkanı, 2010-2012 yılları arasında TTB Merkez Konseyi ikinci başkanlığı ve 2012-2014 yıllarında ise TTB Merkez Konseyi başkanlığı yaptı. İTO anılarını "Savaş Köprüleri Vurur" ve TTB anılarını "Hekimler Suç İşliyor" isimli kitaplarda yayımladı.

Halen hekimlik mesleğine ve TTB aktivistliğine devam ediyor.

Evli ve iki çocuk babası.