Ülkede salgın haline gelmiş bir özel hastane uygulaması da yıllık sağlık taramaları. Hepimiz bunu "check-up" olarak biliyor ve tanımlıyoruz. Bu taramaları yapmayan özel hastane de yok gibi. Özel sağlık sigortaları müşterilerine yılda bir kez ücretsiz tarama imkanı tanıyor ama geriye kalanlar gittikleri hastaneden bir "paket" almak zorunda.
Bu taramalarla ilgili tam yanıt bulamamış birçok soru var. Kime yapılmalı? Hangi yaşta başlanmalı? Taramalarda nelere bakılmalı?
Belki de en önemli soru: "Bir yararı var mı?"
Bu son soruya yanıt arayan en kapsamlı çalışma 2021 yılında yayımlanmış (1). Bu bir derleme ve yüz binlerce hastayı içeren on dokuz randomize çalışma birlikte incelenenerek bu taramaların yaşam süresini de, kalp hastalıkları görülme oranlarını da azaltmadığı sonucuna ulaşılmış.
Hemen kötü sonuçlar çıkarmayalım, zira aynı çalışma taramaların kronik hastalıkların tanı ve tedavisinde, risk faktörlerinin kontrolunda ve koruyucu hekimlik alanında yararlı olduğunu göstermiş.
Kimlere yapılmalı sorusuna ise bu çalışma Türkiye için hiç geçerli olamayacak bir sonuca ulaşmış ve bu taramaların özellikle yüksek riskli kişilere, koruyucu hekimlik hizmeti alamamış olanlara ve birinci basamağa ulaşamayan kişilere yapılmasını önermiş. Bizde ise uygulama tam tersi: Ancak yüksek gelir grubunda olanlar bu taramaları yaptırabiliyor.
Hangi yaşta yapılmalı sorusunun da yanıtı çok net değil. Batı kaynaklı metinler erişkinlere tavsiye ediyor ama on sekiz yaş sonrasını erişkin mi kabul edeceğiz? Önerilen sıklık ise belirgin bir risk faktörü yoksa elli yaşa kadar üç yılda bir, daha sonra ise her yıl.
Taramalarda nelere bakılmalı konusu da bir başka sorun: Elbette en önce bizde neredeyse unutulmuş olan kişinin muayenesi geliyor. Nabız ve tansiyon ölçümü ile başlayarak genel bir vücut muayenesi gerekiyor ama bunu yapan hekim sayısı çok azaldı. Kanda nelere bakılacağı ise her hastanenin paketinde farklı. EKG, idrar tetkiki, kan şekeri ve kan yağları her pakette var ama hastanın yaşına ve hastalıklarına bağlı olarak gerekli olanları hekimin saptaması gerekiyor.
Hekim hastayı sonuçlar geldiğinde görüyor ve ek tetkikler istediğinde bunlar pakette olmadığından hastalara ek bir ödeme hemen çıkıveriyor.
İş görüntülemeye gelince bir akciğer grafisi ve kadınlar için mammografi her pakette ne iyi ki var.
Tarama denilince sık görülen hastalıklar gündeme gelir. Ayrıca tanı için kolay bir tanı yöntemi yanında tanısı konulduğunda tedavi edilecek bir hastalık gerekiyor. Bu nedenle de rutin yapılan taramalar kadınlarda bu tanıma uyan meme ve rahim ağzı kanseri için yapılıyor. Erkekler için prostat kanseri tanısı kan testi ile konulabilirken, bu tanıma uyan kalın bağırsak kanseri için kolonoskopi gerekiyor.
Elbette tüm bunların her yaşta yapılması da gerekmiyor. İşte burada hekim devreye girmeli ki bizde maalesef tam böyle olmuyor. Bazı tetkikler gereksiz yere pakette olduğu için yapılırken bazıları da eksik kalıyor.
Hekimin bu durumda bir yaşam koçu gibi davranması da gerekiyor. Elde edilen tıbbi verilerin değerlendirilmesi yanında hastanın sosyal ve psikolojik durumu ile yaşam tarzının düzenlenmesi de hekimin görevleri arasında olmalı.
Bu alanda yapılan çalışmalarda sıklıkla hastaların ne hissettiği araştırılmış. Genelde hastalar "check-up" yaptırmaktan memnun. Sağlıklı olduğunu profesyonel bir ağızdan duymak hastaların hastaneden mutlu olarak ayrılmasını sağlıyormuş. Eh bu da bir kazanç.
1. David T. Liss et al. General Health Checks in Adult Primary Care: A Review. JAMA. 2021; 325(22): 2294-2306.
A. Özdemir Aktan kimdir? A. Özdemir Aktan, Ankara'da doğdu. İlkokulu Rize'de bitirdikten sonra ortaokulu Talas Amerikan Kolejinde, liseyi ise Tarsus Amerikan Kolejinde bitirdi. 1971 yılında girdiği Hacettepe Tıp Fakültesini 1977 yılında bitirdi ve aynı yıl Hacettepe Tıp Fakültesi Genel Cerrahi asistanı oldu. !982 yılında genel cerrahi uzmanı olduktan sonra askerlik ve zorunlu hizmet sonrası 1986 yılında Gazi Üniversitesinde yardımcı doçent olarak akademik kariyerine başladı. 1988'de Marmara Üniversitesine geçtikten sonra aynı yıl doçent ve 1994 yılında da profesör oldu. Marmara Üniversitesinde 27 yıl görev yaptıktan sonra 2015 yılında KHK ile üniversiteden uzaklaştırıldı. İstanbul Tabip Odasında değişik görevlerden sonra 2006-2010 yılları arasında İTO başkanı, 2010-2012 yılları arasında TTB Merkez Konseyi ikinci başkanlığı ve 2012-2014 yıllarında ise TTB Merkez Konseyi başkanlığı yaptı. İTO anılarını "Savaş Köprüleri Vurur" ve TTB anılarını "Hekimler Suç İşliyor" isimli kitaplarda yayımladı. Halen hekimlik mesleğine ve TTB aktivistliğine devam ediyor. Evli ve iki çocuk babası. |