Özdem Sanberk

22 Temmuz 2024

Biden'ın çekilmesi birçok soruyu beraberinde getirdi

Adaylığı altın bir tepside Kamala Harris’e sunmak yerine medyanın ilgisini çeken yeni bir namzet üzerinde mutabakat sağlanmasının zor olduğu anlaşılıyor...

ABD Başkanı Joe Biden’ın adaylıktan çekilmesi, şaşırtıcı olmamakla beraber, sırf ABD’nin değil dünya gündemine de, bir sürpriz gibi oturdu. Amerika’nın her şeye rağmen, uluslararası arenada dün olduğu gibi bugün de siyasi, askeri, ekonomik, parasal, bilimsel ve teknolojik bakımlardan taşıdığı ağırlık, bu ülkedeki başkanlık seçimleri sonuçlarının dünya dengelerini ne denli değiştirme kapasitesine sahip olduğunu açıklamaya yetiyor.

Kaldı ki, Demokrat Başkan Biden’ın sahneden inmesi sonucu, şimdi başkanlık yarışında Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın önünün tamamen açılmış olabileceği düşüncesi, ABD’de ve başka ülkelerde, pek çok çevreye bir korkulu rüyanın gerçekleşmekte olduğunu düşündürüyor olabilir.

Trump herkesi neden korkutuyor?

Bu konuda muhakkak ki pek çok şey söylenebilir. Ama kanımca Cumhuriyetçi Başkan adayı, ülkesinin dünyadaki yerine dair tasavvurları ve uluslararası ilişkilerin niteliğine dair görüşleri hakkında bir önceki başkanlık döneminde tüm dünyaya önemli bazı ipuçları vermişti. 

Bu ipuçları arasında para, güç ve tahakküm eğilimleri açıkça hissedilirken, uluslararası ilişkiler hakkında düşüncelerinde ise, dünyada barış ve refahın, temel hak ve özgürlüklerin, insan haklarının, yeşil gündemin korunması ve yaygınlaştırılması ideali yer almazken Amerikan hegemonyasının üstünlüğünün sağlanması hedefinin ön plana yerleştiği anımsanacaktır.

Biden neden çekildi?

Bu sorunun yanıtını vermek için zaman çok tabi ki çok erken. Ancak bu aşamada, uzaktan göründüğü ve uluslararası basına yansıdığı nispette söylenebilecek bazı noktalar var.

Bunların başında Biden’ın adaylıktan çekilmeye uzun bir süre direnmesi gelmekte. Ancak partinin önde gelen hemen tüm üyeleri - ki buna Barack Obama ve Nancy Pelosi de dahil – Biden’ın kazanamayacağını ve çekilmesi gerektiğini söylediler. Partinin ciddi anlamda bölündüğü ortaya çıktı. Biden aleyhindeki baskı ise artmaya devam etti. Başkan bir noktan sonra çekilmek zorunda kaldı. 

Adaylığı Kamala Harris vermek doğru olur mu?

Bu sorunun yanıtı da muhakkak ki önümüzdeki günlerde çok tartışılacak konular arasında yer alacak. Adaylığı altın bir tepside Kamala Harris’e sunmak yerine medyanın ilgisini çeken yeni bir namzet üzerinde mutabakat sağlanmasının zor olduğu anlaşılıyor. Her yerde olduğu gibi özellikle Amerika’da da ülke çapından isim bilinirliği önemli. Bu nedenle nedenle yeni bir yıldız yaratmaları gerekiyor.  Haliyle buna da pek fazla vakit yok. Demokratlar aslında geçen dört yıllık süre zarfında Kamala Harris’i de parlatmadılar. Kalan süre zarfında bunu başarmaları kolay olmayacaktır. 

Biden çekilmeseydi kazanma şansı olabilir miydi?

Bu sorunun yanıtı tabiatıyla artık gerçek hayatı değil akademik çalışmaları ilgilendiriyor. Ancak yukarıdaki paragraflarda da belirttiğimiz gibi Trump korkusu hiç de hafife alınır seviyede değil. Biden ve Trump’ın TV  tartışması sonrasında Biden'ın olumsuz performansına rağmen bir çok Amerikalının Demokrat Parti'ye bağış yaptığını basından öğreniyoruz . Demokrat seçmenin özellikle kürtaj konusunda Cumhuriyetçi Parti'nin aşırı adımlar atabileceği yönünde endişeler taşıdığı biliniyor. Bu endişeler Demokratlar için muhakkak ki hala bir avantaj. Ancak bu, Demokratların, Trump'a karşı etrafında toplanabilecek bir 'Yeni Yıldız Aday', bulmalarına bağlı olacak. O zaman belki Fransa da yaşananların bir benzerinin, yani aşırı sağın iktidarının önlenmesi için Amerika’da  da kapı aralanabilir. 

Kamala Harris yeni 'Yeni Yıldız Aday' mertebesine erişebilecek mi?