Oya Baydar

10 Haziran 2015

HDP bu toprakların bağrından doğan güzel bir projedir

AKP sözcülerine sorulması gereken soru 'Siz hangi projenin parçasısınız' sorusudur

Seçimler öncesinde AKP kurmayları ve sağlı sollu şoven milliyetçi kesimler tarafından HDP’yi yıpratmak için kullanılan “HDP bir projedir” tekerlemesi, seçimin mağluplarının ağzına yeniden sakız oldu. Kimilerinin AKP’de değişim için (Siz kirli çamaşırların ortaya dökülmesi için, diye anlayın) bel bağladıkları ağır abi Arınç, AKP’nin yenilgisini yorumlamaya çalışırken aynı çürümüş sakızı çiğneyerek “HDP bir projedir” dedi.

Tamamen katılıyorum, doğrudur; HDP bir projedir. Bu topraklar üzerinde yaşayan halkların, yangın yerine dönmüş bölgenin, barışa, umuda, adalete susamış insanlarımızın, hepimizin geleceğine yönelik bir proje. Üstelik, îma edilmeye çalışıldığı gibi, başka biryerlerde, yabancı mimarlar tarafından sipariş üzerine çizilmiş bir proje değil, bu toprakların tarihinden ve derinliklerinden kaynaklanan, yerli olduğu kadar evrensel, evrensel olduğu kadar çağdaş bir projedir. Tamamlanabilirse, mükemmelleştirilip güçlendirilebilirse, barındırdığı heyecan kadar akıl ve yürekle de donanabilirse geleceğin sağlam binasının projesi olabilecek bir taslak, yüzü ütopyaya dönük cesur bir öneridir.

 

Sizler hangi projenin parçasıydınız beyler! 

 

Bütün siyasal oluşumlar, belli bir amaca yönelik birer projedir. Kötü proje vardır, iyi proje vardır, uygulanabilir proje, uygulanamaz proje vardır; ama amaçsız projesiz siyaset olmaz. Planı projesi, hesabı kitabı olmadan ciddi bir bina kurulmaz. Bazen mimar iyidir ama müteahhit ya da taşeron firma kötü çıkar; projeyi uygulayamaz, değiştirmeye çalışır, malzemeden, kalifiye elemandan, emekten çalar. O zaman bina yıkılır.

HDP projedir diyenlerin kendi siyasal partileri, dernekleri, oluşumları da birer projedir. Ancak HDP’yi proje ilan ederken ve itibarsızlaştırmaya çalışırken güdülen amaç, Kürt siyasî hareketinin “iç ve dış şer mihrakları” tarafından AKP’ye ve/veya Türkiye’ye kötülük yapmak, ülkeyi bölmek, istikrarsızlaştırmak, vb. için kurulduğunu ve desteklendiğini îma etmektir. AKP bu söylemi iktidarını ve kitlesini pekiştirmek, Kürt siyasî hareketini şeytanlaştırmak için kullanırken sağ ve sol ulusalcılar da ideolojik saplantıları ve Kürt düşmanlıkları gereği kullanırlar. Bunlara göre de HDP “emperyalist odaklar”ın bölge politikalarının aracı olan zararlı bir projedir.

HDP’ye proje diyenlere, özellikle de AKP sözcülerine sorulması gereken soru: Siz hangi projenin parçasısınız, sorusudur. Proje avcılarının gözlükleriyle bakarsak AKP Batılı emperyalist güçlerin ve uluslararası sermayenin bölgenin bağımlılığını ve bu anlamda istikrarını sağlamak üzere çizdiği ılımlı İslam projesinin parçasıdır. Bir zamanlar çok gündemde olan komünizme karşı yeşil hilâl projesi; bir yandan komünizmin yıkılması, öte yandan bu stratejinin cihatçı radikal İslam’ı doğurarak bumerang gibi mimarlarını vurması yüzünden 2000’lere doğru terk edildi. Yerine ikame edilen ılımlı İslam projesinin en fazla umut bağlanan ve desteklenen ayağı, Türkiye gibi bir ülkede İslamla demokrasinin Batı’dan kopmadan bağdaşabileceği izlenimi ve umudu veren AKP’ydi. Kısaca AKP, dört dörtlük bir proje, daha doğrusu bir proje taslağıydı. (Projeyi uygulamayı üstlenen taşeronun başarısızlığı, liyakatsizliği ve güvenilmezliği ayan beyan olduktan sonra, proje mimarlarının desteklerini nasıl çektiklerini hep beraber izledik.)  

Başa çıkılamayan, hoşa gitmeyen gelişmeleri, başta Tayyip Erdoğan ve AKP kurmayları gibi ne olduğu belirsiz, anlamsız bir “üst akıl”a, ya da Batı’nın komplosuna, emperyalizmin oyununa bağlamak Türkiye’de eski ve kolaycı bir alışkanlıktır. Oysa hiçbir toplumsal hareket, hiçbir güçlü siyasal oluşum, hiçbir gerçek devrim veya karşıdevrim, içerde, toplumun bağrında karşılığı yoksa (sadece) dışardan, dış güçler tarafından oluşturulamaz. Projeler; toplumda/ülkede güçlü dip dalgalar, projenin kitle tabanı, tarihsel-toplumsal karşılığı ve inanmış uygulayıcıları yoksa kağıt üzerinde kalır. 2002’de iktidara gelen AKP’nin gücü, bu unsurlara sahip olmasından geliyordu. Aldığı dış destek, yani Batı’nın ılımlı İslam projesinin aktörü olması bu yüzdendi. Şimdi rolünü kaybetmesinin nedeni de bu.

 

HDP yarının Türkiye’sinin projesidir

 

HDP’yi kökü dışarda bir yapı olarak göstermeye çalışanların proje dedikleri, Kürt siyasal hareketinin derin kökleri ve gürbüz filizleridir. Kürt halkının yüz yılı aşkın mağduriyetinden, ikinci sınıf insan olarak aşağılanmasından, devlet terörüyle, asimilasyonist baskılarla ezilmesinden, kimliğinin inkârından doğan kitlesel tepkinin siyaset sahnesine çıkmasıdır. Kürt siyasal hareketi, 7 Haziran’da HDP ile vardığı noktada, ülkenin acil ihtiyacı olan barış, uzlaşma, gençleşme, çağdaşlaşma projesinin parçası ve taşıyıcısı olduğu umudunu vermiştir. Çok dinli, çok dilli, çok kültürlü bir toplumda, yangın yerine dönmüş bölgede, sancılı bir geçiş döneminde HDP’nin söyleminde ifadesini bulan yerel olduğu kadar evrensel değerler üzerine kurulu toplum özlemi yarının Türkiye’sinin proje taslağıdır. Taslağı geliştirme ve uygulama işini sadece Kürt siyasal hareketinin omuzlarına yüklemek haksızlık olacaktır. Bu güzel taslak ancak barıştan, demokrasiden, özgürlükten,eşitlik ve adaletten yana tüm kesimlerin katkı ve desteğiyle gelişebilir, kulağa hoş gelen sözler ve uçuk hayaller olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşebilir.

Zor günler yaşanacak, besbelli. Seçim sandıklarının kapanmasının  ardından 48 saat geçmeden Diyarbakır’da yaşanan provokatif olaylar meşum niyetlerin ipuçlarını veriyor. Gelecekte daha vahim gelişmeler de olabilir. HDP’nin ardında, öküz altında buzağı arar gibi proje arayanlar bu vahim gelişmelerin ardındaki meşum güçleri ortaya çıkarıp topluma açıklamakla yükümlüdürler.

Seçim sandığında kazanılan zaferin heyecanı ve sevinci yatıştığında güçlükler daha iyi görülecek. Seçim süreci boyunca topluma yansıyan Demirtaş HDP’si ruhu; törpülenmeden, sapmadan, gerilemeden korunabilirse, çoğulculuk içinde birlik, barış, uzlaşma, dayanışma söylemi dalga dalga kitlelere yayılabilirse, HDP’de sözcüsünü bulan “proje” sadece umut ışığı olarak kalmayıp yarının Türkiye’sinin programı olacak. Olmazsa olmaz koşul Türkiye barış ve demokrasi güçlerinin desteği ve katkısıdır.