Oya Baydar

04 Temmuz 2020

80’lik Oya’dan mutluluk, mahcubiyet ve teşekkürlerle

Benden 20 yaş, hatta 40 yaş küçük olanlarla aynı duyguları; dünya için, ülke için, insanlar için aynı iyilikleri paylaşmak; durmak yok, yola devam gücü veriyor insana

Dün 80 yılı arkamda bırakıp 81'e girdim. T24 sayesinde duymayan da kalmadı zaten, millî oldum.

Sabah kalktığımda ne ben ne de Korona'ya meydan okuyup taa Marmara Adası'na kadar bizi görmeye gelen arkadaşlarımız böyle bir güne başlayacağımızı biliyorduk. Açık söylemek gerekirse, ben doğum günüm olduğunu unutmuştum, arkadaşlarımız ise zaten bilmiyorlardı. Sonra telefonlar gelmeye başladı. Teşekkür ederim, nereden öğrendiniz diye sorduğumda cevap hep aynıydı: T24'ü görmedin mi? Görmemiştim; misafirlerime kahvaltı hazırlamakla, bahçeyi süpürmekle, kedinin tutup canlı canlı getirdiği fareyi kurtarmaya çabalamakla meşguldüm.

Sonra T24'ü bir açtım ki, ne göreyim! Uzun bir biyografi yetmemiş bir de değerli eşe dosta yazılar yazdırmışlar benim için. Tabii önce her zamanki gibi olağan şüpheli Aydın'a hırladım, neden yaptın bunu diye. O, masum olduğunu iddia edip suçu Doğan Akın'a attı.

Yazıları okudukça, bu sevgiyi, övgüyü hak etmiyorum diye mahcubiyetten yüzüm kızardı, eksiklendim, utandım. Tevazu göstermek için falan değil içtenlikle söylüyorum: Dünyanın ve ülkemizin aydınlık geleceği için; hak, hukuk, adalet, barış, özgürlük için 1960'lardan bu yana on yıllar boyunca çabalamış, kendi kaderini ve yaşamını bu mücadelenin parçası kılmış, bugün 70'ini, 80'ini, 90'ını aşmış olan kuşağın sıra neferlerinden biriyim aslında. Bütün doğruları ve yanlışlarıyla, günahlarımız, sevaplarımızla, hangi kesimden, hangi siyasetten olursa olsun bu kuşağın insanlarının ortak kederlerinin ve kaderlerinin parçasıyım. "Ne kadar güç günler geçirmişsiniz, neler neler yaşamışsınız!" dendiğinde, "Diyarbakır hapishanesinde Köpek Co ile işkenceye maruz kalmadım, işkencede ölmedim, asılmadım, çocuğumun mezarını aramak, toplu mezarlarda kemiklerini teşhis etmek acısını yaşamadım" diye düşünür, hak etmediğim bir paye yüklenmişim duygusuna kapılırım.

T24'teki yazıları, telefonlara düşen iletileri, 80 yaş kutlama mesajlarını okurken (sadece SMS alabildiğim akılsız bir telefonum var, mesajların çoğu Aydın Engin'in whatsApp'ı üzerinden geliyor. Adamcağız yandım Allah diyor, bir de bu yüzden adını "posta tatarı"na çıkardılar) hem ezilip utandım hem de mutlu oldum, duygulandım. Eski arkadaşlarımın yazdıkları, birlikte katettiğimiz bunca yolu, bunca yılı hatırlattı, gözlerim yaşardı kimi zaman. Genç arkadaşlarımdan, genç okurlardan gelenleri okurken sevindim, gençlik aşısı gibi geldi. Benden 20 yaş, hatta 40 yaş küçük olanlarla aynı duyguları; dünya için, ülke için, insanlar için aynı iyilikleri paylaşmak; durmak yok, yola devam gücü veriyor insana.

Bu bir mahcubiyet ve asıl teşekkür yazısı. Başta Doğan Akın, T24'teki genç arkadaşlara, anılarını duygularını paylaşan kadim dostlarıma, nice yıllar dileyen herkese 80'lik Oya'dan teşekkürler. Ömrüm ne kadar kaldıysa, bu kadarını hak etmediğimi düşündüğüm övgülerinize, güzel duygularınıza layık olmak için dik durmaya, daha iyi bir dünya ve Türkiye için mücadeleye devam etmeye çalışacağım.

Kendimden söz ettiğim için özür dilerim ama bunu sizler zorladınız. 80 yaşında olmanın böyle bir getirisi de varmış, sağ olun!

Zorunlu açıklama: Aydın'ın taktığı tektaş yüzüğü gerçek sanan dayı kızım Amerika'dan aradı, yüzüğüm için de kutladı. Kim tektaş kaybetmiş de Aydın bulmuş bilemem ama ne tektaşım ne altın bileziğim var, böylece hırsızdan arsızdan korkum da yok. Neme lazım! Dedikodusu falan olur, açıklayayım dedim.

Çizim: Tan Oral