ABD Başkanlığı'na yeniden aday olan Donald Trump'ın hedefine iyice yaklaşmış görünmesi, dünyamızın içine sürüklenmiş olduğu çıkmazı daha da derinleştirecek bir gelişme gibi görünüyor. Trump, Cumhuriyetçi Parti'nin 24 Ocak Salı günü yapılacak olan New Hampshire yoklamasında da beklendiği gibi ezici bir zafer kazanırsa Kasım ayında yapılacak olan Başkanlık seçiminin kesin favorisi haline gelecek.
İktidardaki Demokrat Parti'nin Trump'ın karşısına, ABD seçmenine ve dünyaya umut verecek bir başkan adayı çıkartamamış olması Trump'ın kazanma şansını artırıyor ve dünyanın gidişatını kaygıyla izleyen herkesi fazlasıyla tedirgin ediyor.
Dünya Trump'a mı kalacak?
Benim özel bir konumum var bu tedirgin grup içinde. 2017 yılında Trump'ın iktidar koltuğuna oturmasından üç ay sonra Mart ayında yayımlanan kitabımın adı "Dünya Trump'a mı Kalacak" idi. Kitabın alt başlığı ise "Tek Adam Çıkmazı" idi. ABD gibi liberal demokrasinin kökleşmiş olduğu Batı ülkelerinde, eski güzel günleri özleyen kitlenin iktidara taşıdığı Trump gibi popülist liderlerin, seçmenlerin somut taleplerine kalıcı çözümler getiremeyecekleri için uzun süre iktidarda kalmalarının zor olduğunu yazmıştım o kitapta.
Bu beklentime uygun davranan tek lider Trump oldu. Özellikle pandemi döneminde ABD'de yaşanan büyük fiyasko Trump'ın yeniden seçilmesini engelledi.
Trump yenilgiyi kabul etmeyerek Kongre binasına baskın düzenletti, hakkında çoğu henüz sonuçlanmamış bir sürü dava var ama şimdi gelinen noktada gelecek yıl yapılacak seçimin kesin favorisi olarak görünüyor. Salı günü New Hampshire'de kesin bir zafer kazanırsa Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı olacağı kesin görünüyor.
Trump geliyor korkusu
Trump'ın yeniden ABD Başkanı olması halinde bu gelişmenin dünyanın şu an içinde bulunduğu kargaşayı daha da artırmasından korkuluyor. Orta Doğu büyük bir kargaşanın içindeyken, Rusya-Ukrayna savaşı sürerken, demokrasinin beşiği olan ülkelerde bile liberal demokrasiyi küçümseyen siyasi partiler güç kazanırken ABD'nin başına Trump'ın gelmesinin çok daha vahim bir tablo ortaya çıkarmasından kaygı duyuluyor.
Trump'ın yeniden ABD Başkanı olması halinde gündeme gelebilecek gelişmeler arasında ilk olarak Trump'ın Putin'e vermiş olduğu söz geliyor akla. "Ben iktidara gelirsem Rusya-Ukrayna savaşını bir günde bitiririm" demişti Trump.
NATO'ya hayır, korumacılığa evet
Trump'ın NATO'yu aşağılayan sözleri hâlâ hatırlarda. Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarını artırarak kendi başlarının çaresine bakmaları gerektiğini vurgulayan sözleri de unutulmuş değil.
Trump'ın korumacılığa önem veren bir dış ticaret rejimi uygulamaya kararlı olduğu biliniyor. Bunun uzantısında ABD'nin başta Çin olmak üzere yükselen ülkelerle ilişkilerinde sorunlar yaşaması da olası görünüyor.
Başkan Biden'ın Kasım'da yapılacak olan seçimde seçilme şansının çok düşük olduğu ortadayken Demokrat Parti'nin Trump'ın karşısına kazanma şansı olan bir aday çıkartamamasını ise ABD'nin çok farklı bir ülke olmasına bağlamak gerekiyor herhalde.
Osman Ulagay kimdir? İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu. Kitapları - Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi - Küreselleşme Korkusu - Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği - Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap |